-Çocuklar müfettiş gelecek. İyi çalışın. Müfettiş size soru sorduğunda beni mahcup etmeyin. Göreyim sizi, derdi. Bizi alırdı bir telaş:
-Muvaddiş gelecağamiş la… Aman iyi çalışak da bize gızmasın.
. Bir de Müfettişler Müfettişi. Bu bir kitap. Orhan Kemal’in ölümsüz eseri. Anadolu’da bir kasabaya kerli ferli bir adam gelir. Ense kulak yerinde. Galaklı gulaklı…İri yarı, çam yarması gibi. Giyim kuşam o biçim, grand tuvalet… Bakışları derin, mânâlı. Bu olsa olsa müfetiştir. Öyle algılanır. Ve ilginç olaylar yaşanır. Müfettişler müfettişi, safderun kasaba halkının bu aymazlığını öyle bir kullanır ki!
Bu kitabı okumalı. “Güleriz ağlanacak halimize.” sözünün somutlaşmış bir örneği bu kitap. Bu arada İstanbul’da Cihangir’de Orhan Kemal Müzesi’ni gezdim. Raflarda Müfettişler Müfettişi’ni görünce de gayri ihtiyari gülümsedim. Bunu da belirteyim.
. Şimdi seksenli yıllara gidelim. K.Maraş’a… O yıllarda Cumhuriyet Ortaokulundayız. Her yıl sonu sınav yapılıyor. Bir de yeni eğitim-öğretim yılı başında eylül sınavları var. Bütünleme… Hatta bir şarkı hatırlıyorum. Alpay söylerdi. Adı: “Eylülde gel…”
Yanlış anımsamıyorsam haziran sınavlarıydı. Türkçe Dersi Zümre Başkanı Hayrullah Yılmaz sınav görevi olduğunda günlük tıraşını olur, grand tuvalet giyinir, öyle gelir okula. Öyle ki ceketinin önünü düğmelemiş. Ayakkabılar yeni boyanmış. Ayna gibi parlıyor. Hayrullah Hocanın elinde bond çantası. Tek tek basaraktan, bade süzerekten bir gelişi var ki görenin yüreği ağzına gelir. Niye ki? Müfettiş geliyor korkusundan. Biz zaman zaman takılırız başkanımıza:
-Hayrullah Bey. Bu ne ciddiyet? Tam müfettiş olacak adamsın.
Bu çok hoşuna gider Hayrullah Beyin. Gülümser. Şöyle bir kaykılır oturduğu sandalyede:
-Arkadaş, işini ciddiye alacaksın. Biz büyüklerimizden böyle gördük, der. Gülüşürüz.
. Yine sınav görevimiz var.Türkçe Sınavı. Sınav Kurulu toplandı. Soruları hazırladık. Sınav evrakını Okul Müdürümüz Salih Çalıksoy’a onaylatıp soruları teksir makinesinde çoğaltacağız. Girdik müdür beyin odasına. Yine bizim Hayrullah Hoca elinde bond çanta, pürciddiyet… Okul Müdürü Salih Çalıksoy sınav evrakını imzaladıktan sonra Hayrullah Hocaya baktı:
-Yav hemşerim. Böyle grand tuvalet giyinip, elinde bond çantayla geliyorsun. Müfettiş geldi diye bizi telaşa düşürüyorsun, dedi. Hayrullah Yılmaz ve Salih Çalıksoy Kayserili’ydiler. Hemşerilikleri buradan geliyordu.
Hayrullah Hoca hiç ciddiyetini bozmadı:
-Yok müdürüm, olmaz. Biz büyüklerimizden böyle gördük,dedi.
Biz makaraları koyverdik… Hey gidi günler!