Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

MUSKA

Oğulcuk ağzında “mısga” denir. Evvela bunu belirtelim. Peki nedir muska? Arapça kökenli bir sözcüktür. Kelime anlamı “yazılı kağıt”tır. Eski yazıyla yazılır tabii ki. Bu yazılı kağıt üçgen biçiminde dürülüp bükülür. Katlanır. Sonra bir muşambanın içine sıkıca sarılıp iyice dikilir. Boyuna asılır. Çocuklarda omuza takılır. Hatta ceketinin iç tarafına görünmeyen yerine takanlar bile vardır.
Niçin taşınır muska? Büyüden, efsundan, gözden, nazardan, kem bakıştan korunmak için. Hastalıklardan kurtulmak maksadıyle. Vee kazayı, belayı, şeri uzaklaştırmak gayesiyle.
Bir faydası olur mu? Bilmem. Olur belki. Halk arasında derler ki: “Allah’tan sıska. Ne yapsın mıska mısga (muska).”
Öyle ya, fiziki bir rahatsızlığı olana muskanın yapacağı bir şey yok. O hasta doktorluk. Psikolojik sorunları olana da bir nebze faydası olur gibi geliyor bana.
Dedem Hacı Mustafa Efendi (Hacı Mısdağafendi) muska yazardı. Oğulcukluların yanı sıra çevre köylerden Devecipınar, Yazıçepni, Gürden, Belören… muska yazdırmaya gelirlerdi. Hastaları için isterlerdi muskayı. Dedem de bir kağıda nazar duası yazıp verirdi. Felak ve Nas surelerinden ayetler yazardı. Vesvesecilerin şerrinden, gerek insan gerek cinden… Hasetçilerin hasedinden Allah’a sığınırım mealinde.
Hasta sahibini de uyarırdı:
-Allah şifa virsin. Sen gine de hasdayı doktura bi gotür, derdi.
Büyü maksadıyla muska yazmazdı rahmetli. Buna inananlara da kızardı. Büyü maksadıyla muska yazanları lanetlerdi.
.
Bir söz daha geldi hatırıma: “Sıtma! Bu iti tutma…” Bir hoca bu ibareyi , sıtmadan muzdarip birine muska diye yazıp verir. Çünkü bu adamın elinden kurtulamaz. Hoca sıtma için doktor tavsiye etse de adamcağız:
-İlle de mısga, demektedir.
Hoca yazar, verir. Adamcağız muskayı muşambaya sarıp sarmalar, asar boynuna hamaylı gibi. Olacak ya, sıtmadan kurtulur. Aynı dertten muzdarip bir başka arkadaşına verir. O da şifa bulur. Bir hoca bu muskayı alır. Açar muşambaya sarılı kağıdı. Okur: “Sıtma! Bu iti tutma…” Hayrette kalır hoca.
.
Söz uzayacak ama Sivas’ta yaşanan aynıyle vaki bir muska hadisesini anlatmalıyım. Bir Bektaşi dedesi muska yazmaktadır isteyene. Yörede nam salmıştır. Bir ağanın çoban köpeği hastalanır. Ağa çobana der ki:
-Dedeye git. Selamımı söyle. Bizim ite bi mısga yazsın.
Çoban bir koç seçer sürüden. Alır götürür dedeye. Selamını tebliğ eder ağanın. Vaziyeti anlatır. Dede bir çobana bakar, bir koça…
-Peki, der. Bir muska yazıp verir çobana. Çoban muskayı alıp döner sürüsünün başına. Muskayı da köpeğin boynuna asar. Birkaç gün sonra köpek iyileşir. Duyulur bu. Derler ki:
-Yav, dede ite mısga yazmış…İte mısga yazılır mı?
Söylenti kadının kulağına gitmiş. Kadı, dedenin derdest huzura getirilmesini buyurur. Alıp getirirler dedeyi. Kadı kükrer:
-Bre kendini bilmez. Bir kelpe, bir köpeğe muska yazılır mı? Allah kelamı köpeğin boynuna takılır mı?
Dede gülümser:
-Kadı efendi! Ben muska yazdım, ama muskaya Allah kelamı yazmadım. Yazdığım muskayı getirsinler. Açıp okuyun. Ne yazdığımı görün.
Kadı emreder. Köpeğin boynundaki muskayı alıp getirirler. Kadı muşambayı kesip muskayı çıkarır. İçinden okur. Bir gülmedir tutturur kadı efendi. Gülme krizine girer. Muskada şöyle yazmaktadır:
.
“Tamah ettim etine
Muska yazdım itine
Tutarsa da s.kime
Tutmazsa da s.kime”

25.11.2017
OKUR YORUMLARI
SAYHA
28.11.2017 01:52:00

Sayın Topaloğlu;Allah kimseye dert verip derman aratmasın. Doktoruna, hocasına, ocağına, bucağına muhtaç etmesin. Bazı dertler de var ki doktor çare olamıyor.Ellerimde siğiller vardı. Ankara Numune hastanesinde bir doktor hem yaktı, hemde dedi ki, "elindeki yaralar iyi olmadan bunlar daha büyük çıkar. Okut. okutmaz isen bunlar geçmiyor. Tıp çaresini bulamadı" dedi. Ben o zamanlar okumaya üflemeye inanmıyordum. Doktorada aynısını söyledim. Hatta siz nasıl doktorsunuz. Bu devirde böyle şeyler tavsiye ediyorsunuz dedim. Çünkü sizin anlattığınız hikayeler bize zamanında çok anlatılmıştı. Aynen dediği gibi bir ay ben yanık acıları çektim. Yaralar iyi olmadan siğiller mantar gibi patladı. Ellerimi kimseye gösteremiyor, kimse elimden bir şey yemiyordu. Ta ki, ikna olup mahallede yaşlı bir emmi yazıp, okuyana kadar. Bir haftada dökülüp kayboldular. Bakın bu gün kansere çare bulunamıyorsa başka yönlerden de araştırılmalı. Sorgunda bir kadın, diliyle gözde ne var ne yok temizliyor, göz ağrısından kurtarıyordu. Doktorların on amaliyatda yapamayacağı temizliği yapıyordu.Bizzat babamda, kardeşimde bunu yaşadım. Rüyasında öğretildiğini kendi ağzından dinledim.

Muska bir ayet taşımaktır. İtikat ettiğin sürece pisikolojik faydası görülür. En azından, Allahı, Ayeti, dua etmeyi hatırlarsın. Allah yeri göğü dua ile ayakta tutarmış.Bizim kültürümüzde olan çok şey hurafe sayıldı. Gözle görülene inanıldı. Bu gün bilim adamları, Müslümanlar böyle tedavi oluyordu diye araştırmıyor. Rus, çin, Avrupa tıp dışında farklı tedavilerin faydasını keşfettikleri için araştırıyor. Biz bizim olana asla sahip çıkmıyor,eski gelenek göreneklerimizi de gericilik yaftasıyla kapatıyoruz. Kapattığımız içinde araştırmıyoruz.Eski gelenekleri atıp, yenileri kabullenir isek yenilikçi oluruz sanıyoruz. Bu Yolda hala savaş veriyoruz. Bizim attıklarımızı başkaları alıyor, araştırıyor, sebebini sunuyor. Sonra biz kabul ediyoruz adımız yenilikçi, aydın oluyor. Mushaf, muska ayetlerin yazıldığı taşındığı nesnelerdir. İçinde ne yazarsa yazsın. Günahı yazanın boynuna. Ayet niyetine taşıdım, Allah'ın kelamına, Rahmetine sığındım demektir.Bacağı kırılanı, böbreği çürüyen muska, mushaf iyileştirecek, uçurumdan atlayanı tutacak hali yok. Şifa gönderecek Allah, insanı bir birine vesile kılar

İnsan elbette ki kitab-ı Rab dır. Fakat kitabı (insanlığı- var oluşu) okumasını biliyor, düşünüyor, itikat ediyor, kabulleniyor, iman ediyor, yaradılanı Yaradandan ötürü seviyor koruyorsa Kitab-ı Rab olur. Tabiatı okumayan, insanı anlamayan, Yaradanı aramayan kitap olamaz ki Kitab-ı Rab olsun.

Zahmet buyurup cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Kaleminiz var olsun.

Mustafa Topaloğlu
27.11.2017 14:29:00

Sayın Sayha,
İlginize teşekkür ederim. Değer verip yorumlamışsınız. Mutlu oldum. Evet. Muskanın ve hamaylının psikolojik yönden faydaları olabilir. Bunu kabul ediyorum. Nitekim dedem de muska yazardı. Ama doktor tavsiyesinde de bulunurdu hasta yakınına. Anam tıvga keserdi. Ocaklıydı. Daha önce yazdım. Elbette bir müşfik bakış, derdine derman arayana pozitif enerji verir. Ancak diyorsunuz ki:
“Binlerce yıllar öncesi kültürümüzü elin Rus'u, japonu, Hindistanı kabullenmiş, bilimsel yollardan inandırmaya çalışıyor. Biz, onların arkasından gitmeyi, elin gavuru söylerse inanmayı marifet, ilericilik, çağdaşlık sanıyoruz.” Burda bir muğlaklık var. Rusu,Japonu, Hindlisi bizim binlerce yıllık kültürümüzü kabullenmiş mi? Kabullendilerse onlar bizim peşimizden geliyordur. Biz mi onların arkasından gidiyoruz? Onların her söylediğine inananları ilerici, çağdaş diye vasıflandırmak da ne oluyor?
Çok doğru söylüyorsunuz:” İnsanın kendisi Ayet dir.” Hatta insan ” Kitab-ı Rab”tır. Mukaddestir.
Benim duam şudur: “Allah kimselere dert verip de derman aratmaya.” Tabip olmayana yaramızı sardırırsak belki o yaramızı azdırırız. Temkinli olmakta fayda vardır.
Selam ve saygılarımla.

SAYHA
25.11.2017 20:41:00

Sayın Topaloğlu; Muska ve hamaylı ile yazmış olduğunuz makaleleri okudum ve bilgilendim. kaleminiz var olsun.

Ancak; Sizde biliyorsunuz ki bu günün bilim insanları derinlemesine araştırma yapıyorlar. Bu araştırmaları, zamanında Türkler in ve Müslümanların hastalık tedavisinde kullandıkları ( Ocak, nefes,muska, nazarlık) yöntemler zerinde ne yazık ki yapmıyorlar. Çünkü biz değerlerimize sahip çıkmayıp her şeyi hurafeleştirdik, sadece gözümüzün gördüğüne inanır hale geldik.

Ruslar biyo enerji ile hasta tedavi ediyor. Japonlar akapuntur yöntemiyle tedaviye başladılar. Hindistanlılar taşlar kullanarak tedavi yöntemlerini korkusuzca kabullendiler, açıkladılar, ispatladılar. İşte bunlar bu yola çıktıkları için bilim araştırıyor. Ve diyor ki, bir bardak suya hoş şeyler söyleyip içerseniz zaman su size şifa olur. Çünkü sizden yansıyan olumlu enerji suyun moleküler yapısını ayrıştırıyor. Eğer suya kutsal bir söz söyleyip üflerseniz suyun enerji kimyası ve enerji rengi anında değişiyor. Demek ki dinimiz bize besmele çekerek yeyip içmeyi boşuna emretmemiş. Günümüzdeki aygıtlar okunmuş veya güzel sözler, temenniler söylenen suyun ve normal suyun hal ve düzenini, arasındaki farkı (rengini, moleküler yapıdaki enerji farkını) resmede biliyor.

Diğer taraftan. Bazı insanların enerjileri bazı insanlardan daha yüksektir. İnsanları hasta edende bedeninde biriken kötü enerjinin bedende oluşturduğu tahribattır. Bu tahribat doktorla, tıp bilimiyle tamir edilmeye çalışılıyor. En doğal olanıda elbette budur. Asıl tedavi; bu enerjiyi kaldıra bilmek, hastayı toparlayıp tedavisini kolaylaştırmaktır. Asık suratlı, sürekli azarlayan,Sevmediğiniz bir doktordan tedavi alsanız ne kadar sürede iyileşirsiniz? Elbette ki daha kötü olursunuz. Çünkü olumlu enerji veremiyor. Öncelikle ruhunuzu etkileyemiyor.

Bizim "ocak" diye adlandırdığımız, muska diye taşıdığımız ayetler bu enerjinin zararlı halden yararlı hale dönüşmesine yarayan unsurlardır. Bir kağıda, bir suya, bir eve bir şekilde ne yazarsanız yazın, ne söylerseniz söyleyin, okuyun; karşıdakinin beklentisi hangi doğrultuda ise o doğrultuda hal değiştirir. Beklentisi doğrultusunda o an mutlu olduğu için olumsuz enerjiisi olumlu enerjiye dönüşür. Enerjisi güçlü insanlar, zayıf insanlara niyetleri doğrultusunda her daim şifa olmuşlardır. Mesele olumlu enerjiyi kabullenmektir.der bilim adamları.

Demem odur ki, bilim insanları bizim hurafe sayıp, kültürümüzden çıkardığımız göreneklerimizi araştırıp, aydınlatıp kabullenmeye çalışırken, biz hala yozlaşmak için dediğim dedik çaldığım düdük değil hödük demeye devam ediyoruz. Binlerce yıllar öncesi kültürümüzü elin Rus'u, japonu, Hindistanı kabullenmiş, bilimsel yollardan inandırmaya çalışıyor. Biz, onların arkasından gitmeyi, elin gavuru söylerse inanmayı marifet, ilericilik, çağdaşlık sanıyoruz. İnsanın kendisi Ayet dir. Olumlu düşünürse Rahmet dir. kağıda yazılan sadece zahmet dir.

Rabbime duam şudur ki; İlerdeyken geriye düşmüş, düşürmeye, düşmeye çalışan Müslümanları bu halden kurtar. "Göz yanılır, akıl kandırır" bu kadarını kendini aydın sanıp, karanlık da kalmışlara kavrat Allah'ım.

Not: Hastalanan doktora gitmesin demiyorum. sakın yanlış anlaşılmaya. İşin bu tarafını da göz ardı etmemeli, bilim bu gün açıklamışsa araştırıp öğrenmeli.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ