ŞIH’IN KERAMETİ(!)

“Bir Pulsuz Dilekçe”de söz vermiştim. Ömer Güngör’ün şıhlığı nerden geliyor? Müritleri şıhlarını nasıl biliyor? Bunları araştıracaktım. İlhan Taş, on yıldır sürdürdüğü müritlikten niçin azatlığını istedi?
Sordum soruşturdum. Evvela şunu belirteyim. Sayın Şıh:
- İlhan benim müridim değal. O Gubülay (Kubilay)’ın müridi, diyor.
İlhan’ı dinledim. İlhan, Şıh Ömer’i yalancılıkla suçladı. İlhan da diyor ki:
-Şıh da anladı hatasını. Ama bunu söyleyemiyor.
İşte böyle dostlar. Bizim Şıh Ömer’in şıhlığı biraz sisli puslu, gizemli. Bu gizemi çözmek, sisi pusu dağıtmak muradıyla çıktım yola. İşte Ömer Güngör’ün Şıh’lık hikayesi:
Tayfun’un (Şahin) oğlu Murat’ın düğününde Ömer sofraya oturur. Düğün sofrası etlisi, sütlüsü, tatlısıyla açık büfe gibi. Zengin mi zengin. İçkinin her çeşidi...Hele hele aslan südü...
Şıh Ömer’in önüne bir 70’lik rakı konuyor. İzzet ikram...Şıh aç. Ama içki de “İç beni”diyor. Mezedir, rakıdır derken bizim Ömer can bir yetmişliği götürüyor. Götürüyor da “şeşi beş” görüyor. Süzgün bakışlar, kaymış gözler...Kendi anlatımıyla bir kişiyi dört kişi gibi görüyor. Nutku tutulmuş. Konuşamıyor. Yusuf (Ceyhan) da sofrada. Yeğen Ağa, anlıyor vaziyeti:”
-Ömer!.. Ömer!.. diyor. Ömer melül melül bakmada. Yusuf elini Ömer’in yüzünü sıvazlar gibi gezdiriyor. Pel pel bakıyor Ömer. Yusuf:
-Şıh olmuş bu. Uçmuş!..Uçmuş!..
O gündür bu gündür Ömer Güngör, oldu “Şıh Ömer”...
Keramet gösterdi mi peki? Efendim “Şıh uçmaz,müridi uçurur.”derler. İlk tanıyı bizim Yusuf yeğen koydu. Sanki düğün sofrasında “aşk bâdesi” içmiş gibi Ömer’i uçurdu.
Feyaz (Topaloğlu) da Şıh’ın kerametine(!) tanık olmuş. Bir gün Şıh Ömer’in evinde Şıh Ömer’le Yusuf(Ceyhan) oturuyorlar. Ortada bir elektrik süpürgesi. Feyaz geliyor yanlarına. Konuşup monuşurken kenarda duran elektrik süpürgesi kendi kendine çalışmaya başlıyor. Feyaz:
-Vallaha gozlerimle gordüm. İnanılır gibi değal...diyor.
Ben dedim ki:
-Emmoğlu!.. Elektrikler kesikti. Akım gelince süpürge çalıştı herhalde...
Yemin billah ediyor Feyaz. Yok elektrik melektrik kesik değilmiş. Feyaz odaya girdiğinde televizyon açıkmış. Şıh’la Yusuf haberleri izliyormuş. Sebebi hikmetini sordum Şıh’tan. Şıh, önce biraz nazlandı. Söylemek istemedi. Sonra mânâlı mânâlı güldü:
-Yav hocam! Fiyaz gelmeden önce temizlik yapıyordum. Odayı süpürürken süpürge ısındı. Bizim süpürge ısınınca kendiliğinden durur. Süpürgeyi bir kenara bıraktım. O ara Yusuf, ardından Fiyaz geldi. Süpürge soğuyunca kendiliğinden çalışır. Nitekim çalışmaya başladı süpürge. Fiyaz bunu gordü. Keramete yordu.

23.02.2016