Farsça kökenli bir sözcük nevruz. Güneşin Koç (Hamel) burcuna girdiği, gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart günüdür. Bir bayramdır. Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramıdır nevruz.
Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk günüdür. Zaten kelimenin mânâsı da nev yeni, rûz gün; yeni gün demektir. Kürtlerde, Nevruz bayramının Fars mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi'ne dayandığına inanılır. Anadolu ve Orta Asya da Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışı ve baharın gelişi olarak kutlanır.
21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar. Ağaçların secde ettiği, doğanın canlanmaya başladığı gündür Nevruz. Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilir. Bir dörtlükte şöyle anlatılır bu olgu:
Bugün mevcudata gulgule düştü
Çemenzar zeminden taşraya göçtü
Bülbüller şevk ile güllere üştü
Nevruz bayramını kutlamak için
.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan İran kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir 2010da.
Alevi inanışında Nevruz günü Hz. Alinin doğum günüdür. Hz. Fatmayla evlendiği gündür. Niyazi Baba bir deyişinde şöyle anlatır nevruzu:
.
Gelin ey kardeşler seyran edelim
Alinin doğduğu eyyam bu demdir
Bu zevkle münkiri hayran edelim
Alinin doğduğu eyyam bu demdir
Çerağlar uyansın, kurulsun Cemler
Gülbanklar çekilsin, sürülsün demler
Cümbüşe gelsinler cümle Erenler
Alinin doğduğu eyyam bu demdir
Hüsnü Baba eyler candan niyazı
Dem sunsun sâkiler, kılsınlar bâzı
Okunsun nefesler, çalsınlar sazı
Alinin doğduğu eyyam bu demdir
.
Divan şiirinde teşbib bölümünde nevruzdan bahseden kasidelere nevruziye denir. Bu kasidelerde kişi övülüp nevruzu kutlanır ve bahar betimlemeleri yapılır. Biz Nefinin yazdığı bir nevruziyenin ilk beyitini alıntılayalım:
.
Erişdi bahar oldu yine hemdem-i nevruz
Şad edse nola dilleri câm-ı Cem-i nevruz
.
Klasik müziğimizde en eski makamlardan biri de nevruzdur. Nevruz-sabâ, nevruz-nevâ...gibi. Eski İstanbulda eczanelerde üretilip özel hokkalarda müşterilere gönderilen nevruziye macunlarının şifalı olduğuna inanılırdı. Nevruziye macunu yiyenleri bir yıl boyunca yılan ve akrep sokmazmış. Öyle düşünülürdü.
Ha bir de navrız var. Bizim Oğulcukta baharın müjdecisi. Çocukluğumuzda çıkardık navrız toplamaya, tam da bu günlerde. Gar çiçaği (kar çiçeği)nden sonra navrız. Kar çiçeği beyaz renkli olurdu. Navrız sarıydı. Tatil günleri arkadaşlar birbirimize derdik ki:
Hadi navrıza gidek...
Gidek mi gidek... Ucu gazgıçlı deynekler elde çıkardık Pırçalık tepesine, Kermeyolundan, Golsuza, taa Damlacıka kadar giderdik. Birer ikişer deste navrız toplar dönerdik. Bir güzel kokusu vardı ki...Pürüşüp kurumaya başladığında ya şurubunu yapardık. Ya da yerdik.
Aziz dostlar! Nevruzunuzu kutluyorum. Yüzünüzdeki gülücükler eksilmesin. Her gününüz nevruz tazeliğinde ve canlılığında olsun.