Bir Amasya türküsü böyle başlar: "Tek kapıdan çıktım yüzüm peçeli". Türkünün tamamını ve hikayesini daha önce yazmıştım. Trajik bir öyküsü var bu türkünün. Trajediyi "Neyleyim Dünya Malını?" da anlatmıştım.
.
Sevgili dost Abdulkadir Çapanoğlu aradı. Kendisi küçük yaştan beri bağlama çalar. İyi bir bağlama virtiyözüdür."Neyleyim Dünya Malını?" okumuş. Altmışlı yıllara gitmiş Çapanoğlu. O sıralar babasının görevi icabı Amasya'dadırlar. Bir özel gecede "Tek Kapıdan Çıktım Yüzüm Peçeli" yi çalarlar. Başka bir grup Harput'ta Bir Amerikalı'yı sahneler. Unutulmaz bir gece yaşar, ayatır gençler Amasyalılar'a. Diyor ki aziz dostum:
-"Neyleyim Dünya Malını?"yı okuyunca o yıllara gittim. Tek Kapıdan Çıktım Yüzüm Peçeli'nin bende ayrı bir yeri var. Harput'ta Bir Amerikalı'yı İstanbul'da da izledim. Ama Amasya'daki heyecanı hissedemedim.
İşte böyle bir şey. Yazarsınız. Bir dostunuzun gönül teline dokunursunuz. Aranırsınız. Konuşup görüşürsünüz. Yüz yüze görüşmemiş, tanışmamış olsanız bile kalpten kalbe bir köprü kurarsınız.
Teşekkürler sevgili dostum.
.
Gelelim öykümüze. Neyleyim Dünya Malı'nın geride kalanına.Öykü bitmemişti benim için. Kalan bölümünü yazma sırası geldi. Yanlış anlaşılmasın. Bu türkünün hikayesine dayalı, aynıyle vaki bir başka olayı anlatacağım.
Mersin'de Yenişehir Belediyesi Özgecan Gençlik Merkezi'nde koro çalışmalarımız olur. Haftanın belirli günlerinde bir araya geliriz. Çalar söyleriz. Ağırlıklı olarak halk müziği çalışırız. Sanat müziği, arabesk, fantezi takıldığımız da olur.
.
Geçen yıl "Yaşlılar Haftası"nda Mersin Huzurevi'nde bir konser vereceğiz. Huzurevi Toroslar'da. Hazırlandık. İstiyoruz ki her şey dört dörtlük olsun. Türkülerin seçiminde titizleniyoruz. Öyle ya her türkü her yerde söyenmez. Zamanı, zemini önemli. Bizim türkülerde de hüzün çok işlenen temalardan biri. Dedim ki:
-Arkadaşlar! Aman hüzünlü türküleri unutalım. Yalnızlık ve hasret türküleri orada okunmaz. Kırık hava gaydasında, neşeli türküler söyleyelim.
Akıl için yol bir. Herkes aynı görüşte.
Öyle olmasına öyle de bakalım bu işin sonu ne olacak?
.
Geldik huzurevine. Sahne kurulmuş. Açık alanda konserimiz. Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna huzurevi sakinlerini Mersin turuna çıkarmış. Huzurevinde kimseler yok. Birkaç görevli ve huzurevi sakini dışında.Bu sakinlerden biri tekerlekli sandelyede oturuyor. Şeker rahatsızlığı yüzünden iki bacağı kesilmiş. Konuştuk şurdan burdan. Çay içtik. Bu sırada kızı torunu ve damadı geldiler. Adamcağızı konuklarıyla başbaşa bıraktık.
.
Bir süre sonra turcular döndü. Başkan Hamit Tuna da onlarla beraber. Program başladı. Bizden önce bazı sanatçılar sahne aldı. Herkes mutlu, halinden memnun. Sıra bize geldi. Biz de elimizden geldiğince çaldık çığırdık. Yavuz Özbey'e geldi sıra. Yavuz Hoca nerden aklına estiyse "Tek kapıdan Çıktım Yüzüm Peçeli" türküsünü okudu. Neyse, bitirdik. Sahneden ineceğiz. Bir baktık. Tekerlekli sandelyesini iteleyerek o muhterem sahnenin önüne geldi:
-O türküyü n'olur bir daha söyleyin, dedi.
-Hangi türküyü beyfendi?
Yavuz Bey'i gösterdi:
-Bu beyin söylediği türküyü... Hani, neyleyim dünya malını / Gönül arzediyor eski halini, diyor ya o türküyü..
Bizde jeton düştü:
-Beyfendi, başka türkü söyleyelim senin için?
-O türküyü istiyorum. Ne olur beni kırmayın.
Çaldık, Yavuz Özbey okudu. Adamcağız göz yaşı döküyor sahnenin önünde. Bizm elimiz ayağımıza dolaştı. Sahneden indik. Yavuz Özbey bizden paparayı yedi.
-Yahu nerden esti bu türkü?
O da bin pişman olmuş. İşin sonunu düşünmemiş. Özür diledi ama neye yarar?Olanlar oldu. Huzurevinden hüzünlü ayrıldık.
06.06.2017
.
Sevgili dost Abdulkadir Çapanoğlu aradı. Kendisi küçük yaştan beri bağlama çalar. İyi bir bağlama virtiyözüdür."Neyleyim Dünya Malını?" okumuş. Altmışlı yıllara gitmiş Çapanoğlu. O sıralar babasının görevi icabı Amasya'dadırlar. Bir özel gecede "Tek Kapıdan Çıktım Yüzüm Peçeli" yi çalarlar. Başka bir grup Harput'ta Bir Amerikalı'yı sahneler. Unutulmaz bir gece yaşar, ayatır gençler Amasyalılar'a. Diyor ki aziz dostum:
-"Neyleyim Dünya Malını?"yı okuyunca o yıllara gittim. Tek Kapıdan Çıktım Yüzüm Peçeli'nin bende ayrı bir yeri var. Harput'ta Bir Amerikalı'yı İstanbul'da da izledim. Ama Amasya'daki heyecanı hissedemedim.
İşte böyle bir şey. Yazarsınız. Bir dostunuzun gönül teline dokunursunuz. Aranırsınız. Konuşup görüşürsünüz. Yüz yüze görüşmemiş, tanışmamış olsanız bile kalpten kalbe bir köprü kurarsınız.
Teşekkürler sevgili dostum.
.
Gelelim öykümüze. Neyleyim Dünya Malı'nın geride kalanına.Öykü bitmemişti benim için. Kalan bölümünü yazma sırası geldi. Yanlış anlaşılmasın. Bu türkünün hikayesine dayalı, aynıyle vaki bir başka olayı anlatacağım.
Mersin'de Yenişehir Belediyesi Özgecan Gençlik Merkezi'nde koro çalışmalarımız olur. Haftanın belirli günlerinde bir araya geliriz. Çalar söyleriz. Ağırlıklı olarak halk müziği çalışırız. Sanat müziği, arabesk, fantezi takıldığımız da olur.
.
Geçen yıl "Yaşlılar Haftası"nda Mersin Huzurevi'nde bir konser vereceğiz. Huzurevi Toroslar'da. Hazırlandık. İstiyoruz ki her şey dört dörtlük olsun. Türkülerin seçiminde titizleniyoruz. Öyle ya her türkü her yerde söyenmez. Zamanı, zemini önemli. Bizim türkülerde de hüzün çok işlenen temalardan biri. Dedim ki:
-Arkadaşlar! Aman hüzünlü türküleri unutalım. Yalnızlık ve hasret türküleri orada okunmaz. Kırık hava gaydasında, neşeli türküler söyleyelim.
Akıl için yol bir. Herkes aynı görüşte.
Öyle olmasına öyle de bakalım bu işin sonu ne olacak?
.
Geldik huzurevine. Sahne kurulmuş. Açık alanda konserimiz. Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna huzurevi sakinlerini Mersin turuna çıkarmış. Huzurevinde kimseler yok. Birkaç görevli ve huzurevi sakini dışında.Bu sakinlerden biri tekerlekli sandelyede oturuyor. Şeker rahatsızlığı yüzünden iki bacağı kesilmiş. Konuştuk şurdan burdan. Çay içtik. Bu sırada kızı torunu ve damadı geldiler. Adamcağızı konuklarıyla başbaşa bıraktık.
.
Bir süre sonra turcular döndü. Başkan Hamit Tuna da onlarla beraber. Program başladı. Bizden önce bazı sanatçılar sahne aldı. Herkes mutlu, halinden memnun. Sıra bize geldi. Biz de elimizden geldiğince çaldık çığırdık. Yavuz Özbey'e geldi sıra. Yavuz Hoca nerden aklına estiyse "Tek kapıdan Çıktım Yüzüm Peçeli" türküsünü okudu. Neyse, bitirdik. Sahneden ineceğiz. Bir baktık. Tekerlekli sandelyesini iteleyerek o muhterem sahnenin önüne geldi:
-O türküyü n'olur bir daha söyleyin, dedi.
-Hangi türküyü beyfendi?
Yavuz Bey'i gösterdi:
-Bu beyin söylediği türküyü... Hani, neyleyim dünya malını / Gönül arzediyor eski halini, diyor ya o türküyü..
Bizde jeton düştü:
-Beyfendi, başka türkü söyleyelim senin için?
-O türküyü istiyorum. Ne olur beni kırmayın.
Çaldık, Yavuz Özbey okudu. Adamcağız göz yaşı döküyor sahnenin önünde. Bizm elimiz ayağımıza dolaştı. Sahneden indik. Yavuz Özbey bizden paparayı yedi.
-Yahu nerden esti bu türkü?
O da bin pişman olmuş. İşin sonunu düşünmemiş. Özür diledi ama neye yarar?Olanlar oldu. Huzurevinden hüzünlü ayrıldık.
06.06.2017
06.06.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
07.06.2017 10:38:00Sevgili dostum,
Türkülerimizin hepsi güzeldir ama bazıları daha güzeldir. Amasya türküsü Tek kapıdan çıktım yüzüm peçeli de gerek sözleri, gerek müziği açısından bir başka güzeldir bizim Yozgat Sürmelileri gibi. Yılını tam hatırlamıyorum 1960 lı yılların başı olabilir. Daha televizyon evlerimize girmemişti. Hafta sonları Ankara radyosunda istek programları vardı. Her istek programında rahmetli Nida Tüfekçinin sesinden, Sabahınan esen seher yeli mi. Benim gönlüm divane mi deli mi diye başlayan Sürmeli Türkümüz istek yapılır ve çalınırdı. Tek kapıdan çıktım yüzüm peçeli türküsü de bana yoğun duygular yaşatır. Eminim o tekerlekli sandalyeli hassas insanda bu türkü çalınıp söylenirken böyle yoğun duygular içinde dinlemiştir. Ben bu türküyü korodan dinlemeyi tercih ederim. Koro halinde söylendiğinde başka bir tad verir. Ayrıca Neyleyim dünya da dünya malını. Gönül arzu ediyor eski halini nakarat kısmı da müzik olarak fevkalade güzel ve duygulu. Şimdi size bu mesajımı yazarken Emel Taşçıoğlundan da türküyü dinliyorum. Sevgiler, selamlar.