Tunceli’den Ay’a bir kitap adı. İhsan Şahin’in anıları, otobiyografik bir eser. Berikan Yayınları arasında çıkmış. Yayın yılı 2019. 221 sayfa.
Bir kitabın kapağı çok önemli. Okuyucuyla ilk temas kitabın kapağıyla başlar. Göz teması. Tunceli’den Ay’a kitabının kapağında yükseklerde bir dolunay ve bir çift kara lastik ayakkabı resmi var. Bu kara lastiğe aşinayım. Biz buna “soğukkuyu” deriz. Neden soğukkuyu? Yazın yakar. Terin suyun içinde bırakır. Kışın ayağı dondurur. Ondandır zahir.
Dikkatimi çekti. Kitabı Kitapyurdu’ndan istedim. Hemen geldi. Okumaya başladım. Tunceli’nin Pertek ilçesi Sağman köyünde başlayan bir hayat hikayesi. Ben de köylüyüm. O gök engininde geceleri samanyoluna bakıp çok hayaller kurmuşum. Sağman’da evin damında yatarken ayı seyreden, bir gün oraya gidebileceğini hayalleyen bir çocuğun yaşam öyküsü…Bu çocukla benzerliklerimiz mevcut.
Ön sözde şöyle diyor İhsan Şahin:”Bu kitap o çocuğun nerelerden nerelere geldiğini, azim ve göz yaşı ile verdiği hayat mücadelesini, bir hüznün ve başarının hikayesini anlatıyor. Bu hikaye benim hikayem.”
İhsan Şahin çocukluğunu çocuk masumiyetinde anlatıyor. Dedesi Dabanca Ehsan, Berberey Aşireti’nden. İhsan Şahin dedesinin adını almış. Evde dedesi tek otorite. Eee… Boşuna”Tabanca” lakabı takılmamış İhsan dedeye. Hayvanların ismini o koyuyor. Mesela iki öküzünden birinin adı Cemo, diğerinin adı Bore’dir. Eşeğin adı ise Gıre Küvra’dır.
Bir tek keçileri var. Dedesi Dabanca Ehsan’la Hıdır emmisi ortak. Sütünü bir gün Sultan nenesi sağıyor, ertesi gün Emine Eze’si. Bir gün Emine Eze keçiyi ahırda ölü bulmuş. Basmış çığlığı. İhsan Şahin şöyle anlatıyor gerisini: “Emine Eze avaz avaz bağırarak nenemi çağırmış:
-Sultan, kız Sultan! diye seslenmiş neneme. Kör olasın kız Sultan. Nerelerdesin? Kalk kalk keçimiz telef olmuş.
Nenem kucağına babamı (İhsan Şahin’in babası daha o sıralar küçük bir çocuk) da alarak harmana koşmuş. Olup biteni anlayınca dizlerinin bağı çözülmüş. Elleri kolları tutmaz olmuş ve babam nenemin kucağından kayıp yere düşerek yuvarlanmış. Nenem Emine Eze’ye:
-Kız Emoş, sen verem olasın Emoş. Keşke şu çocuk öleydi de o keçi ölmeyeydi, diye ağlamaya başlamış.”
İhsan Şahin’in annesi Elazığ’da hemşire, babası Ankara’da öğretmendir. Elazığ’da oturuyorlar. Yazları köye geliyor.
Davar güderken spor ayakkabısı yırtılmış. Şart koşmuş Sultan nenesine İhsan. Ayakkabı alınırsa davara gidecek. Dedesi gitmiş köyün tek dükkanı Ekspres Hüsen’e. Oradan “esem spor” ayakkabı alacak. İhsan öyle düşünüyor. Akşam davardan geldiğinde nenesi avluda müjdeyi vermiş:
“-Gadasını aldığım, deden sana çok güzel bir iskarpin almış.” Hemen içeri girmiş İhsan. Yatağının üstünde bir çift kara lastik “cızlavıt” ayakkabı. Giymiş. En az iki numara büyük ayağına. Seslenmiş nenesine:
“-Nene kız, ben bunları nasıl geyim? Bu ayakkabılar çok büyük. Emmime bile olur.”
Nenesi hiç şaşırmamış:
“-Oğlum dedenin işleri. Seneye de giyersin diye böyük almıştır.”
Hele bir piskülüt-bisiklet hikayesi var. İnsanı alıp götürüyor çocukluğuna. Okumak lazım. Bir gün bu hikayeyi ben size özel anlatayım.
İlkokula başladığı yıllarda K.Maraş’a taşınırlar. Akçakoyunlu İlkokulu’nu bitirdikten sonra Cumhuriyet Ortaokulu’na başlar. Evleri Karamanlı’dadır. Okula yakındır. Annesi de Ortaseki Sağlık Ocağı’nda çalışmaktadır.
Ben özetliyorum. Bu bahis kitabın 76.sayfasında anlatılmış. Bakınız ne diyor İhsan Şahin?”İlk iki sınıfı Cumhuriyet Ortaokulu’nda okuduktan sonra babam K.Maraş Milli Eğitim Müdürü olmuştu…’Sürgün’ diye geldiğimiz K.Maraş, tüm ailemiz için yaşadığımız cehennemden sonra cennet olmuştu. Tam dokuz yıl geçirdik Maraş’ta. Dolu dolu, güle eğlene dokuz yıl. Hayatımın en güzel yıllarıydı bu yıllar.”
Bu satırları okudum. Aydım. Bende jeton düştü. Benim jeton köşeli midir, nedir? O yıllarda ben Cumhuriyet Ortaokulu’nda çalışıyorum. İhsan Şahin öğrencilerimden biri. Bu İhsan, bizim İhsan!
Ne kadar mutlu oldum bilemezsiniz.
K.Maraş Lisesi yılları. İhsan’ın platonik aşkı. Lise bitince Elazığ’a dönüş . Dersane günleri, Ankara Gazi Tıp öğrenciliği. Ülkü Ocaklarındaki aktif çalışmaları. Okul sonrası doktorluk hizmeti, Elazığ Sağlık Müdürü oluşu. Tunceli’den 2003’te MHP Milletvekili adayı olması ve memuriyetten ayrılıp serbest çalışmaya başlaması… Bunlar konu başlığı kısa kısa. Birkaç şiirine yer vermiş İhsan Şahin. Bu şiirlerden biri de kitapla aynı adı taşıyor. Tunceli’den Ay’a şiiriyle kitap sonlanmış.
Şiirden söz etmişken İhsan Şahin’in “Kırkbir” adında yayınlanmış bir de şiir kitabı var.
Özeleştiri yapıyor İhsan Şahin. Bir iç hesaplaşma. Tespitlerde bulunuyor. Şöyle yazıyor: “Dünyayı kurtaran adam hevesimden yıllar sonra nefsini, ahretini, kendisini kurtaran adam olma noktasına gelmiş oldum. Geldiğim bu noktada aktif siyasetten uzak, ama dostlarıma yakın bir hayat sürdüm. Tüm insanlara gönlümü ve kucağımı sonuna kadar açtım. İnsanlara verdiğim değerde siyaseti, dini, dili ortadan kaldırdım… Bir insanın iyi bir…’Ne’ olacaksa olsun, öncelikle ve kesinlikle ‘adam’ olması gerektiğini gördüm ve anladım.”
İhsan Şahin bu kitabında bir çift lastik ayakkabıyla Ay’a gitmek için Tunceli’den başladığı yolculuğunun ilk dönemini anlatmış. Çocukluk ve öğrencilik yıllarını ağırlıklı olarak işlemiş. İş ve meslek hayatının başladığı yıllara şöyle bir değinip gerisini bundan sonraki kitaba bırakmış. Diyor ki İhsan Şahin:”1999 yılından yani İl Sağlık Müdürü olduğum zamandan sonra yaşadıklarım, bence farklı bir süreç, başka bir serüvendir. Bu süreçte kamu yönetimine, siyasete, ticarete, camia ve cemaatlere, adalete olmak üzere, kendi penceremden bakarak çektiğim yüzlerce hatıra ve fotoğrafım oldu. Okuyucularımı daha fazla sıkmamak için, bu hatıra ve tespitlerimi başka bir kitapta derleyerek bu kitabın devamı olması gerektiğine inandım.”
Ben bu kitabı dikkatle okudum. Notlar aldım. Özellikle gençlerin okuması gerektiğini belirtmeliyim. Tüm samimiyetimle “Bu kitabın devamı olmalıdır.” diyorum.