Ezel katipleri tahrir edince
Benim ikbalimi kara yazmışlar
Aşığı ma'şuğa taksim edince
Beni bir vefasız yare yazmışlar
Âşık olup Rah-ı aşkı gezenler
Defter-i uşşaka derdi yazanlar
Arsa-yı tekye üzre namım kazanlar
Hub namımız cevher-bare yazmışlar
Kuranlar bu bezm-i aşkın dolabın
Çekmişler dilberin cevrin itabın
Yazanlar Leyla vü Mecnun kitabın
Emrahı da bir kenara yazmışlar
Erzurumlu Emrahın bir deyişi. Aynı deyişin bir başka benzeri (varyant) Sümmani imzasını taşıyor. Sümmaninin Yazmışlarında mahlasın geçtiği dörtlük ikilik olmuş. Araştırdım. İkiliğin ilk iki dizesini bulamadım. Sözünü ettiğim ikilik şöyle:
Yazanlar Leyla vü Mecnun kitabın
Sümmaniyi bir kenara yazmışlar
Gerçi bu dizeleri dillendirenler çalıp söylerken ilk dizeyi Yazanlar Leylanın Mecnun kitabın biçiminde söylüyorlar. Yanlış. Bu yanlış çok yapılıyor. Bilindiği gibi Leyla ve Mecnun, edebiyatımızda aşıkla maşuğun ölümsüz kahramanları. Dizede iki ismi birleştiren vü sözcüğü ve anlamındadır. Bunu görmezden gelemezsiniz. Leylanın Mecnun kitabı derseniz bu tamlama, Leyla vü Mecnun bağlama grubunu ortadan kaldırır. Olmaz.
Her iki deyiş de usta işi. Bağrı yanık âşıklarımız sevgilinin vefasızlığından yakınmakta. Ahı eninleri arşı alayı tutmaktadır. Müsaadenizle Sümmaninin ilk dörtlüğünü de alıp bir bakalım:
Ervahı ezelde levhi kalemde
Bu benim bahtımı kare yazmışlar
Bilirim güldürmez devri alemde
Bir günümü yüz bin zare yazmışlar
Eyvah ki eyvah! Kara yazılı Sümmani bir günde yüz bin ah çekiyor. Ahu zar edip inliyor. Kim elinden? Yar elinden elbet. Çünkü dörtlüğün birinin son dizesi şöyle: Beni bir vefasız yâre yazmışlar. Dad elinden ey vefasız!..
İki usta ozanımız mektep medrese görmüş. O kültürü almış. Bunu deyişlerdeki sözcüklerden ve tamlamalardan anlıyoruz. Her ikisi de Erzurumlu.
Biz şimdi Yozgata gelelim. Yozgatlı Hüzni Babanın da Yazmışlar üstüne bir yaşanmışlığı var. Ben anlatıyı Abdülkadir Çapanoğlunun Yozgat Gazetesindeki köşesinden aldım. Sayın Çapanoğlu, Gurbet Yazılarında Hüzni Babanın nam-ı diğer Kurt İmamın bir hikayesini anlatıyor. Ben burada en iyisi Çapanoğluna bırakayım sözü:Formun Üstü
Şair Hüzni Baba, Ankaranın ilçesi Haymanada bir ağanın evinde misafirdir. Dinlemeye gelenlere vaaz ve nasihatte bulunmaktadır. Konuşmalarından çok etkilenen çobanın karısı, Hüzni Babayı evine davet eder. Yenilip içildikten sonra da dizinin dibine oturarak aklına takılan şeyleri sorup öğrenmeye çalışır.
Hüzni Baba, kadının bu çabasından çok etkilenir. Bir kadına bakar, bir her şeyden bihaber ilgisiz çobana ve kendi kendine hayıflanır. İçinden:
--Allahın işine bak, böyle bir kadını böyle bir oduna yazmış. Benim gibi bir âlime de benim odunu yazmış, diye geçirir.
Bu düşünce kadına malum olur. (Kadın) Hüzni Babaya dönerek:
--Fakı, Fakı (imam, imam) kendine gel. Allahın yazgısı yerinde. Sen senin odunu adam edeceksin, ben de bu (benim) odunu, der.
Velhasılı dostlar yazgı işine pek akıl sır ermez. Akıl sır erdirmeye çalışanlar da bu ağırlığın altından kalkamaz. Zira Bu terazi bu sıkleti çekmez. Vesselam!
09.12.2014
Benim ikbalimi kara yazmışlar
Aşığı ma'şuğa taksim edince
Beni bir vefasız yare yazmışlar
Âşık olup Rah-ı aşkı gezenler
Defter-i uşşaka derdi yazanlar
Arsa-yı tekye üzre namım kazanlar
Hub namımız cevher-bare yazmışlar
Kuranlar bu bezm-i aşkın dolabın
Çekmişler dilberin cevrin itabın
Yazanlar Leyla vü Mecnun kitabın
Emrahı da bir kenara yazmışlar
Erzurumlu Emrahın bir deyişi. Aynı deyişin bir başka benzeri (varyant) Sümmani imzasını taşıyor. Sümmaninin Yazmışlarında mahlasın geçtiği dörtlük ikilik olmuş. Araştırdım. İkiliğin ilk iki dizesini bulamadım. Sözünü ettiğim ikilik şöyle:
Yazanlar Leyla vü Mecnun kitabın
Sümmaniyi bir kenara yazmışlar
Gerçi bu dizeleri dillendirenler çalıp söylerken ilk dizeyi Yazanlar Leylanın Mecnun kitabın biçiminde söylüyorlar. Yanlış. Bu yanlış çok yapılıyor. Bilindiği gibi Leyla ve Mecnun, edebiyatımızda aşıkla maşuğun ölümsüz kahramanları. Dizede iki ismi birleştiren vü sözcüğü ve anlamındadır. Bunu görmezden gelemezsiniz. Leylanın Mecnun kitabı derseniz bu tamlama, Leyla vü Mecnun bağlama grubunu ortadan kaldırır. Olmaz.
Her iki deyiş de usta işi. Bağrı yanık âşıklarımız sevgilinin vefasızlığından yakınmakta. Ahı eninleri arşı alayı tutmaktadır. Müsaadenizle Sümmaninin ilk dörtlüğünü de alıp bir bakalım:
Ervahı ezelde levhi kalemde
Bu benim bahtımı kare yazmışlar
Bilirim güldürmez devri alemde
Bir günümü yüz bin zare yazmışlar
Eyvah ki eyvah! Kara yazılı Sümmani bir günde yüz bin ah çekiyor. Ahu zar edip inliyor. Kim elinden? Yar elinden elbet. Çünkü dörtlüğün birinin son dizesi şöyle: Beni bir vefasız yâre yazmışlar. Dad elinden ey vefasız!..
İki usta ozanımız mektep medrese görmüş. O kültürü almış. Bunu deyişlerdeki sözcüklerden ve tamlamalardan anlıyoruz. Her ikisi de Erzurumlu.
Biz şimdi Yozgata gelelim. Yozgatlı Hüzni Babanın da Yazmışlar üstüne bir yaşanmışlığı var. Ben anlatıyı Abdülkadir Çapanoğlunun Yozgat Gazetesindeki köşesinden aldım. Sayın Çapanoğlu, Gurbet Yazılarında Hüzni Babanın nam-ı diğer Kurt İmamın bir hikayesini anlatıyor. Ben burada en iyisi Çapanoğluna bırakayım sözü:Formun Üstü
Şair Hüzni Baba, Ankaranın ilçesi Haymanada bir ağanın evinde misafirdir. Dinlemeye gelenlere vaaz ve nasihatte bulunmaktadır. Konuşmalarından çok etkilenen çobanın karısı, Hüzni Babayı evine davet eder. Yenilip içildikten sonra da dizinin dibine oturarak aklına takılan şeyleri sorup öğrenmeye çalışır.
Hüzni Baba, kadının bu çabasından çok etkilenir. Bir kadına bakar, bir her şeyden bihaber ilgisiz çobana ve kendi kendine hayıflanır. İçinden:
--Allahın işine bak, böyle bir kadını böyle bir oduna yazmış. Benim gibi bir âlime de benim odunu yazmış, diye geçirir.
Bu düşünce kadına malum olur. (Kadın) Hüzni Babaya dönerek:
--Fakı, Fakı (imam, imam) kendine gel. Allahın yazgısı yerinde. Sen senin odunu adam edeceksin, ben de bu (benim) odunu, der.
Velhasılı dostlar yazgı işine pek akıl sır ermez. Akıl sır erdirmeye çalışanlar da bu ağırlığın altından kalkamaz. Zira Bu terazi bu sıkleti çekmez. Vesselam!
09.12.2014
09.12.2014
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
10.12.2014 18:22:00Değerli Mustafa Beyciğim, Yazmışlar başlıklı yazınız beni çok eski yıllara götürdü. 40 yıllık kadim arkadaşım, kardeşim rahmetli Erdoğan Sezgin ile Sümmaninin bu deyişini karşılıklı çalar söylerdik Sözler ikimizi de çok etkilerdi. Deyişi hüzünle bitirir rahmetle anardık. Çünkü Sümmaninin dediği gibi sevdiğimiz bazı tanıdıklarımızın defterine alın yazılarını yazan kalem, daha ruhlar yaratılmadan onların kaderlerini kötü yazmıştı. Ömürleri de böyle geçti.
Ervah-ı Ezelde Levh-i Kalemde
Şu Benim Bahtımı Kara Yazmışlar
Bilirim Güldürmez Devr-i Alemde
Birgünümü Yüz Bin Zara Yazmışlar
Arif Bilir Aşk Ehlinin Halini
Kaldırır Gönlünden Kil-ü Kalini
Herkes Dosta Vermiş Arzuhalini
Benimkini Ürüzgara Yazmışlar
Olaydı Dünyada İkbalim Yaver
El Etsem Sevdiğim Acep El Ne Der
Bilmem Tecelli Mi Yoksa Ki Kader
Beni Bir Vefasız Yare Yazmışlar
Yazanlar Leyla'nın Mecnun Kitabın
Sümmani'yi Bir Kenara Yazmışlar
Sizinde buyurduğunuz gibi son iki mısraın öncesi var mıydı diye bende araştırmıştım bir şey bulamadım. Şiir daha uzunca ama çalınıp söylenen kısım genelde bu kadar. Âşık Sümmaninin bütün şiirleri, deyişleri birbirinden güzelse de bunun yeri elbette başka. Selam ve saygılarımla.
Okuyucu için: (Affınıza sığınarak)
Ervah-ı Ezel: Ruhlar yaratılmadan önce
Levh-i Kalem: Kader defterini(levhasını) yazan kalem
Kil-ü Kal: Dedikodu