Her ne kadar sıcaklığını iliklerimize kadar hissetmemiş olsak da, ruhların neşe kaynağı, dirilişin, hayat buluşun en güzel ifadesi olan bu bahar mevsiminde; suyun nasılda toprağı, toprağın belki de kurumuş yok olmuş gözüyle baktığımız bitkiyi güneş ile sarmalayarak nasıl da canlandırdığına hepimiz şahit oluyoruz. Aynı toprak, aynı hava ve aynı su, birbirine çok benzeşen tohum ve yumurtalar nasılda farklı farklı canlılara dönüşüyorlar bu mevsimde. Eğer çok iyi gözlemciyseniz boynunu bükerek yaratıcısına adeta hamd eden minicik kır çiçeği; kır çiçeğinin özü ile dünyanın en gelişmiş teknolojileri ile bile bir zerresini daha elde edemeyeceğimiz kimyasalı “bal”ı üretmek için etrafında raks eden, kanatlarında en muhteşem desenlerin resmedildiği kelebeği seyrederken bunların hiç biri kendiliğinde olamaz. Mutlaka ama mutlaka bunların bir yaratıcısı var diyorsunuz. İşte o an tam bir teslimiyet içinde Rabbinizin büyüklüğü karşısında ezilip kendi iç dünyanızda adeta küçülüp kayboluyorsunuz. Günde beş vakit onun huzurunda secde etmenin; yarattığı tüm nimetlerin, size bahşedilen tüm güzelliklerin hakkını bile veremediğini düşünüyor ve üzülüyorsunuz. Ah Allah’ım verdiğin tüm nimetlere şükür ve hamd olsun.
İşte böyle coşkulu insanı derin tefekkürlere salıveren bir bahar sabahı; açık penceremden giren kuş cıvıltıları ve mis gibi “Esentepe”nin tertemiz havasını soluyarak yazıyorum bu satırları. Bahar mevsiminin onca sevimliliğinin yansıdığı tüm çevreyi seyrederken çevredeki çarpık yapılaşmayı adeta görmüyorsunuz. Dağlar ve taşlar yemyeşil görüntüsüyle size öyle candan gülümsüyor ki, ne çamurlu ve kaldırımsız sokaklarınız ne de çevredeki kirliliği görmek sizi sinirlendiriyor. Dağ mı, taş mı, toprak mı, kum mu belli olmayan sokağınızda kocaman taşlara, kayalara meydan okurcasına baş kaldıran bitkileri, çiçekleri görünce işte diyorsunuz imkânsızlıklara meydan okumak bu olsa gerek. Hele hele incecik, çelimsiz gövdelerine rağmen taşlar arasından fışkırmaya güneş ve hava ile buluşmaya çalışan bitkileri gördükçe “Azmin zaferi” bu olsa gerek diyorsunuz. Nice insanların azıcık bir problem karşısında nasıl da her şeyden vaz geçtiklerini düşündükçe onlar adına üzülüyorsunuz.
Güzel mi güzel bir bahar sabahı her yıl bir önceki yıldan daha coşkulu kutlanan “Kutlu Doğum Haftası” nın akabinde, o sevgiliyi şanı na yakışır etkinliklerle yad etmenin, onun o örnek güzel ahlakını model almanın ne kadar da elzem olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Geldiği günden bu yana göz dolduran çalışmaları, Müftülüğün fiziki imkânlarını modern anlamda takdire şayan çalışmaları ile daha da artıran “İl müftümüzün” şahsında tüm emeği geçenleri ayrıca yürekten kutluyorsunuz.
“Kutlu doğum Haftası” etkinliklerini her ne kadar Malatya’da olmam nedeniyle takip edememiş olsam da etkinliklerin insanlar üzerinde ne denli etkili olduğunun yakın şahidi olmak, yapılan tüm programların amacına ulaştığını öğrenmek beni ziyadesiyle mutlu etti.
“Allah” ve “Peygamber” sevgisiyle haşrolarak, ibadetlerin yanı sıra kul hakkına riayet etmenin, yalana ve harama hiç tevessül etmede “vatan-millet-bayrak” sevgisiyle yaşamanın gerekliliğine kendimizi tam anlamıyla inandırarak nice Baharlara ulaşmak umuduyla…
Tarih : 02.05.2006
İşte böyle coşkulu insanı derin tefekkürlere salıveren bir bahar sabahı; açık penceremden giren kuş cıvıltıları ve mis gibi “Esentepe”nin tertemiz havasını soluyarak yazıyorum bu satırları. Bahar mevsiminin onca sevimliliğinin yansıdığı tüm çevreyi seyrederken çevredeki çarpık yapılaşmayı adeta görmüyorsunuz. Dağlar ve taşlar yemyeşil görüntüsüyle size öyle candan gülümsüyor ki, ne çamurlu ve kaldırımsız sokaklarınız ne de çevredeki kirliliği görmek sizi sinirlendiriyor. Dağ mı, taş mı, toprak mı, kum mu belli olmayan sokağınızda kocaman taşlara, kayalara meydan okurcasına baş kaldıran bitkileri, çiçekleri görünce işte diyorsunuz imkânsızlıklara meydan okumak bu olsa gerek. Hele hele incecik, çelimsiz gövdelerine rağmen taşlar arasından fışkırmaya güneş ve hava ile buluşmaya çalışan bitkileri gördükçe “Azmin zaferi” bu olsa gerek diyorsunuz. Nice insanların azıcık bir problem karşısında nasıl da her şeyden vaz geçtiklerini düşündükçe onlar adına üzülüyorsunuz.
Güzel mi güzel bir bahar sabahı her yıl bir önceki yıldan daha coşkulu kutlanan “Kutlu Doğum Haftası” nın akabinde, o sevgiliyi şanı na yakışır etkinliklerle yad etmenin, onun o örnek güzel ahlakını model almanın ne kadar da elzem olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Geldiği günden bu yana göz dolduran çalışmaları, Müftülüğün fiziki imkânlarını modern anlamda takdire şayan çalışmaları ile daha da artıran “İl müftümüzün” şahsında tüm emeği geçenleri ayrıca yürekten kutluyorsunuz.
“Kutlu doğum Haftası” etkinliklerini her ne kadar Malatya’da olmam nedeniyle takip edememiş olsam da etkinliklerin insanlar üzerinde ne denli etkili olduğunun yakın şahidi olmak, yapılan tüm programların amacına ulaştığını öğrenmek beni ziyadesiyle mutlu etti.
“Allah” ve “Peygamber” sevgisiyle haşrolarak, ibadetlerin yanı sıra kul hakkına riayet etmenin, yalana ve harama hiç tevessül etmede “vatan-millet-bayrak” sevgisiyle yaşamanın gerekliliğine kendimizi tam anlamıyla inandırarak nice Baharlara ulaşmak umuduyla…
Tarih : 02.05.2006
02.05.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ