DOĞDUĞUM İL MEMLEKETİM MALATYA

Size bugün model oluşturabilecek doğunun güzel mi güzel ve her bakımdan gelişmiş örnek bir ilinden Malatya’dan söz etmek istiyorum... Tohma Havzası ile Malatya Ovası üzerine kurulan yemyeşil meyve bahçeleri, çağıl çağıl akan bol su kaynakları, estetik tarihi ve doğal güzellikleri ile doğunun en güzel ili Malatya...
Doğduğum il, memleketim Malatya...
Malatya Ovası’nın verimli toprakları, çevredeki illere göre daha gelişmiş sanayisi; çalışkan, dürüst ve cesur insanları; bağrında barındırdığı 2. Ordu ve yirmi bin öğrencisi ile ‹nönü Üniversitesi; her şeyden önemlisi tuttuğunu koparan, hizmette yarışan siyasileri ile bugün sürekli çevre illerden göç alan doğunun en büyük ve en zengin illerinden biri olmayı başarmıştır.
Sevgili eşimin memleketi olan Yozgat’a tayin olduğum 1975 yılından beri istisnasız her yaz tatilinde ziyaret ettiğim modern zirai metotlarla yetiştirilen uçsuz bucaksız kayısı bahçelerini, barajlarının oluşturduğu nefis manzaraları estetik çerçeveler içerisinde değerlendirilerek dinlenme ve piknik alanlarına dönüştürülen bol su kaynaklarını, her biri birbirinden güzel çay bahçelerini, parklarını, tarihi ve turistik yerlerini gezmeye doyamadığım bu ildeki tüm güzelliklerin, tüm imkanların, tüm zenginliklerin Yozgat’ta da olmasını yürekten istiyorum. Coğrafi konum ve iklim şartları belki bir takım güzelliklere engel ama muhatabı siyasiler olan bazı imkanları şirin Yozgatımıza, Yozgatımızın güzel insanlarının istifadesine sunmak çok zor olmasa gerek.
Toprak analizleri yapılarak en uygun alternatif ürünlerin Yozgat tarımına kazandırılması da mümkün... Şehre estetik kazandırmak amacıyla yeşil alanların sayısı arttırılabilir. Gayet şık bir havuz kenarında çayımızı yudumlarken kitabımızı okuyabileceğimiz çok nezih parklara sahip olabiliriz.
Bu ilin güzel insanları bunların hepsine layık... Hem de fazlasıyla layık...
Hatırlıyorum yıllarca önce Malatya müstakil üniversite kurulmasını ilk zamanlar Elazığ’a kaptırmasına rağmen, masaya yumruğunu vuran istediğini koparan hangi görüşte olursa olsun yatırım söz konusu olunca tek yürek olan siyasileri sayesinde çok fazla beklemeden yaklaşık 25 yıl önce ‹nönü Üniversitesi’ni kurmayı başarmıştır... Hem de 90 km ötede kurulmuş çiçeği burnunda Elazığ Fırat Üniversitesi’ne rağmen... Bugün bu üniversite de rahmetli Özal’ın yadigarı 1996 yılında tüm servisleri ile faaliyete geçen Avrupa standartlarında Ortadoğu’nun en modern hastanelerinden biri olan ‘Turgut Özal Tıp Merkezi’ yükselmektedir. 13 katlı yöre halkına tüm servisleri ile hizmet veren bu güzide hastane Amerika’da eğitim görmüş uzman doktorları ve son sistem tıbbı cihazları ile kalp ve damar hastalıkları tedavi ve operasyonlarında Türkiye’de otorite olma yolunda... Bir çoğu Malatyalı olan tahsilini tamamlayarak gelmiş uzman kadrosu ile yöre halkının göz bebeği olan bu hastane nedeni ile rahmetli Turgut Özal’a Malatya halkı minnettardır. Turgut Özal’ın Malatya’ya kazandırdıklarını Malatyalılar unutmamış oğlu Ahmet Özal’ı destekledikleri partilerini bir kenara bırakarak bağımsız aday olarak seçtirerek minnet borçlarını ödemeye çalışmışlardır... Malatya ayrıca on tane cumhurbaşkanından ikisini kendi bağrından çıkarmış nadir illerden biridir...
Malatya ayrıca ekolojik ve toprak özellikleri nedeni ile kayısı tarımına son derece elverişlidir. Malatya’da yetişen kayısılar tat, aroma ve dayanıklılık bakımından diğer bölgelerdeki kayısılara oranla üstün kalite özelliği göstermektedir.
Dünya yaş kayısı üretiminin ๾-15’ini, dünya kuru kayısı üretiminin yaklaşık ີ-80’ini Malatya oluşturmaktadır. Malatya halkının ະ’ının geçim kaynağı olan kayısının ໓’i ihraç edilerek ülke ekonomisine döviz girdisi sağlanır. Ayrıca son yıllarda toprak analizi sonucu keşfedilen ceviz büyüklüğünde dalbastı kirazı da yurt dışına ihraç edilen Malatya’da yetiştirilen 2. üründür... Şeker pancarı ve kaliteli tütün de başlıca geçim kaynaklarından sayılır. Bu bereketli il hem tarım hem eğitimde hem de sanayide oldukça mesafe kat etmiştir.
Ülkemiz insanı arasında insan sağlığı ve beslenmesi üzerinde çok olumlu yararları olan kayısının, ne yazık ki değeri yeteri kadar bilinmemektedir. Son yıllarda bu meyvenin yararları başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, ABD ve dış ülkelerce keşfedilmiştir.
Kayısı beynin yorulmasını önleyip daha düzenli çalışmasını sağlar. Stresi azaltır. Vücudun en önemli depo ve laboratuarı sayılan karaciğerin tahrip olan kısımlarının tamirini sağlar. Dişlerin daha sağlam ve kuvvetli olmasında çok önemli etkisi vardır. Kan yapımını arttırarak kansızlığı önler. Mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin meydana gelmesine engel olur ve bu arada meydana gelmiş ülserin iyileşmesinde de rol oynar. Böbreklerde taş oluşmasını önler. Kansere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Kalp kaslarını kuvvetlendirir daha düzenli olarak çalışmasını sağlar. Kayısı suyu içen çocuklarda derslerde performanslarının arttığı, orta yaşlılarda gün boyu zindeliklerini koruyabildiği bilim adamlarınca yapılan deney ve araştırmalar sonucu ortaya konulmuştur.
Dış ülkelere ihraç edilen bu meyvenin yukarıda saydığım olumlu özelliklerinden yararlanmak için ülkemiz insanın da tüketmesini yürekten dilerken, Malatya insanının hemen hepsinin istifade ettiği, tüm evlerde gayet ekonomik maliyeti sıfır olan güneş enerjileri sayesinde 24 saat sıcak sudan yararlandıklarını da ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim...
Doğuda bir kayısı ülkesinden, memleketimden ifade edebildiğim kadar izlenimlerimi sunmaya çalıştım... Ama yine de sizler Malatya’ya yolunuz düşerse bir önceki Belediye Başkanı mimar ve mühendis A. Münür Erkal’ın her biri bizzat kendi projesi olan şehre bir kat daha estetik, güzellik katan her biri birbirinden güzel suların çeşitli eksantrelerle havuzlara döküldüğü adım başı görebileceğimiz parkları, şelaleyi, müzik ve fıskiyelerin birlikte dans ettiği rengarenk havuzları modern olması açısından hava alanını aratmayan otogarı, mesire yerlerini, Nemrut’u, Gölbaşını, Tarihi Eski Malatya’yı, Gürpınar Şelalesini daha ismini sayamayacağım onlarca güzellikleri gezip görmeden sakın ayrılmayın Malatya’dan..


Tarih : 11.07.2007