Kanser… Son yıllarda ölüm nedenlerinin en başında gelen, tedavi süresince hem hasta sahiplerine hem de sağlık güvence sistemlerine altından kalkılmayacak kadar büyük yük getiren amansız hastalık. Uğruna toprağa verdiğimiz onlarca fidan gibi gencecik gelinler, evlatlar, anneler ve babalar..Yine bir dolu öksüz, yetim kimsesiz ve sevgisiz kalan mini mini yavrular..Bir ömür boyu içlerinde köz gibi yanan evlat acısı ile yaşamaya çalışan anne babalar. En çok sevdiği ciğer paresini kaybetmiş ağabeyler, bacılar ve kardeşler. Ya dayanılmaz acılarla kıvranan sevdiklerinin gözü önünde her gün eriyen daha yaşamının en güzel en verimli çağında dünya değiştirmeyi bekleyen hastalara ne demeli. Günümüzde bilmiyorum benim ailemde hiç kanser vakası görülmedi diyecek var mı? Ya da her bir ailede bir değil birçok vakamı var diyebiliyoruz günümüzde. Patlayan Çernobiller gözümüzün içine baka baka zararsızdır diye içilen çaylar mı artırdı bu dermansız hastalığı..Yoksa yoksa sorumsuzca katlettiğimiz çevre mi! Ne olacak bizim halimiz diyesi geliyor insanın..Çok kazanmak daha çok kazanmak, gözümüzü bürüyen hırs uğruna sorumsuzca serptiğimiz gübreler, zirai ilaçlar, daha çok büyüsün daha çok verim alalım diye kontrolsüzce zerk ettiğimiz hormonların sonucu mu insanlar yaşıyor bu dayanılmaz acıları..
Buyurun 1970’li yıllarda ölüm sebebi olarak 4. sıralarda yer alan kanser vakaları son yıllarda 1. sırada yer alan kalp krizlerinin de önüne geçti. Artık ölüm nedeni olarak kanser günümüzde ilk sıralarda. Kanser sadece görüldüğü evlerde dayanılmaz acılara yeise ve psikolojik bunalımlara sebebiyet vermekle kalmıyor, verimliliği düşürüyor ülke ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Düşünün ki bu hastalığa yakalan insanlarımız ne çok zaman para ve güç kaybediyor. Ayrıca hayatının en verimli dönemi, birikimlerini aktarabilecek çağı hastane köşelerinde hastalıkla mücadele ile geçiyor. Çoğu zamanda maalesef sonu hüsranla bitiyor.
Ve bizler bu ülkede sadece kılıçların çekildiği, güç çatışmalarının sergilendiği, kurgulanmış senaryolarla günü birlik yaşayıp gidiyoruz. Gündeme ısıtılıp ısıtılıp sürülen sorunların getiriliş biçimi ve sunumu gerçekten samimiyetin ve hassasiyetin sonucu olsa her birimiz anlayabileceğiz. Ülke de yaşanan acılar kimin umurunda herkes pastadan oldukça büyük pay kapma yarışında. Kimin umurunda çevresel faktörlerin nesillere yaşanmaz dünya bıraktığı. Kimin umurunda “koruyucu hekimliği” ön plana çıkarmadığımız için insanları hastalıklardan korumanın yerini tedavinin aldığını. Şimdi sormak istiyorum insanların hastalanmasını beklemek yerine niye ama niye insanları hastalıktan korumak için tüm kurumlar güç birliği oluşturup tedbirlerimizi almıyoruz. Sağlık kuruluşlarının ve hekimlerin görevi sadece tedavi mi. Hastalıkları önleme gibi çok önemli fonksiyonlarını niye hep göz ardı ediyoruz. Ben bunu anlayamıyorum siz anlaya biliyor musunuz? Biz bu çok hayati konularla uğraşacağımız, bizler şu anda devletin imkânlarını sorumsuzca tüketen, istismar eden insanları cezalandıracağımız yerde yoksa yoksa namuslu vatandaşlarımızın tedavi giderlerini ödememek için bin dereden su mu getiriyoruz? Şu kurum bu kurum diye insanlarımızı sağlık konusunda kategorizemi ediyoruz?
Çok sevindik özel sağlık kuruluşlarının kapıları ardına kadar açıldı. Tüm vücut taraması cazip paketlerle hizmetimize sunuldu. Hayat kurtaran “erken teşhis” artık her birimiz için çok kolay diye az mı sevindik. Ama birileri bunu istismar etti hepimiz cezalandırıldık. Bu uygulamaya güvenen onlarca insan özel hastane açtı veya açmak için bir sürü masrafa girdi ki çok hızlı bir şekilde uygulamalardan dönüş başladı. Deneme-yanılma ile yapılan uygulamalar birçok insanın ekmek kapısı olan bu özel müesseslerinin sonunu mu getirecek diye endişe duyuyor insan.
Ateş düştüğü yeri yakıyor benimde Malatya’da yüreğim yanıyor. Bu amansız hastalığın elinde canım babam şu anda müthiş bir hayat mücadelesi veriyor. Tükenmiş bedeniyle hayata tutunmaya çalışıyor. Savaşı ne yazık ki kaybetmek üzere. Bizler çaresizlik içinde onun yanı başında dua ederken işte ben sağlık konusunda büyük bir acı içinde sorguladıklarımı sizlerle paylaşmak istedim. Ben buradan tüm hastalar için şifa bulmaları konusunda her birimiz duacı olalım diyorum.
Tarih : 09.11.2006
Buyurun 1970’li yıllarda ölüm sebebi olarak 4. sıralarda yer alan kanser vakaları son yıllarda 1. sırada yer alan kalp krizlerinin de önüne geçti. Artık ölüm nedeni olarak kanser günümüzde ilk sıralarda. Kanser sadece görüldüğü evlerde dayanılmaz acılara yeise ve psikolojik bunalımlara sebebiyet vermekle kalmıyor, verimliliği düşürüyor ülke ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Düşünün ki bu hastalığa yakalan insanlarımız ne çok zaman para ve güç kaybediyor. Ayrıca hayatının en verimli dönemi, birikimlerini aktarabilecek çağı hastane köşelerinde hastalıkla mücadele ile geçiyor. Çoğu zamanda maalesef sonu hüsranla bitiyor.
Ve bizler bu ülkede sadece kılıçların çekildiği, güç çatışmalarının sergilendiği, kurgulanmış senaryolarla günü birlik yaşayıp gidiyoruz. Gündeme ısıtılıp ısıtılıp sürülen sorunların getiriliş biçimi ve sunumu gerçekten samimiyetin ve hassasiyetin sonucu olsa her birimiz anlayabileceğiz. Ülke de yaşanan acılar kimin umurunda herkes pastadan oldukça büyük pay kapma yarışında. Kimin umurunda çevresel faktörlerin nesillere yaşanmaz dünya bıraktığı. Kimin umurunda “koruyucu hekimliği” ön plana çıkarmadığımız için insanları hastalıklardan korumanın yerini tedavinin aldığını. Şimdi sormak istiyorum insanların hastalanmasını beklemek yerine niye ama niye insanları hastalıktan korumak için tüm kurumlar güç birliği oluşturup tedbirlerimizi almıyoruz. Sağlık kuruluşlarının ve hekimlerin görevi sadece tedavi mi. Hastalıkları önleme gibi çok önemli fonksiyonlarını niye hep göz ardı ediyoruz. Ben bunu anlayamıyorum siz anlaya biliyor musunuz? Biz bu çok hayati konularla uğraşacağımız, bizler şu anda devletin imkânlarını sorumsuzca tüketen, istismar eden insanları cezalandıracağımız yerde yoksa yoksa namuslu vatandaşlarımızın tedavi giderlerini ödememek için bin dereden su mu getiriyoruz? Şu kurum bu kurum diye insanlarımızı sağlık konusunda kategorizemi ediyoruz?
Çok sevindik özel sağlık kuruluşlarının kapıları ardına kadar açıldı. Tüm vücut taraması cazip paketlerle hizmetimize sunuldu. Hayat kurtaran “erken teşhis” artık her birimiz için çok kolay diye az mı sevindik. Ama birileri bunu istismar etti hepimiz cezalandırıldık. Bu uygulamaya güvenen onlarca insan özel hastane açtı veya açmak için bir sürü masrafa girdi ki çok hızlı bir şekilde uygulamalardan dönüş başladı. Deneme-yanılma ile yapılan uygulamalar birçok insanın ekmek kapısı olan bu özel müesseslerinin sonunu mu getirecek diye endişe duyuyor insan.
Ateş düştüğü yeri yakıyor benimde Malatya’da yüreğim yanıyor. Bu amansız hastalığın elinde canım babam şu anda müthiş bir hayat mücadelesi veriyor. Tükenmiş bedeniyle hayata tutunmaya çalışıyor. Savaşı ne yazık ki kaybetmek üzere. Bizler çaresizlik içinde onun yanı başında dua ederken işte ben sağlık konusunda büyük bir acı içinde sorguladıklarımı sizlerle paylaşmak istedim. Ben buradan tüm hastalar için şifa bulmaları konusunda her birimiz duacı olalım diyorum.
Tarih : 09.11.2006
09.11.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ