Son zamanlarda bilmiyorum rahatsız olmayan var mı, ekranlarda defalarca geçen tüyler ürpertici fragmanlardan. Her biri insanı dehşete düşüren cinsten. Hangi haber kanalını açsanız kan, gözyaşı, entrika, sahtekarlık, dolandırıcılık, yolsuzluk, dedikodu, husumet, taciz, intihar haberleri almış başını gidiyor. Evlatlar anne babalarını, anne babalar masum yavrularını gözlerini kırpmadan katlediyor. Masum yavrular çirkin ilişkiler uğruna öz anne babaları tarafından ya katlediliyor ya işkenceye uğruyor. Küçücük çocuklar can ciğer kardeşlerini öldürebiliyor. Üstelik cesetler elma doğrar gibi doğranıyor poşetleniyor. Bazen de maktulle katil aynı mekanı günlerce paylaşıyor. Deliller kurnazca senaryolarla karartılıyor. Bu cinayetler üstelik nefsi müdafaa uğruna da işlenmiyor. Sadistçe ve vahşice yapılıyor yapılanlar. Sonunda pişmanlık yok, üzüntü yok, kahrolmak yok. Metropollerden taşraya yayılan bu kokuşmuşluk maalesef kangren gibi toplumsal dokuyu içten içe kemiriyor
Bazen de insanlar tertemiz, çok saf ve samimi duyguları istismar edilerek, kefil olma uğruna dolandırılıyor. Yıllardır alın teriyle biriktirdikleri bir istismarcının oyununa heba oluyor. Bir anlık öfkenin kurbanı olmuyor ölenler, sinsice dolandırılanlar. Çocuk-genç-erişkin yaşında uyuşturucu kullananlar ve satanlar bu uğurda gasp yapanlar gittikçe çoğalıyor. Ya insanların dini duygularını istismar ederek kurulan şirketlere, halen bu şirketlerden nemalananlara, ortaklarını dolandıranlara, anlaşılmaz bir sebeple yanlış yönetim anlayışında ısrar ederek ortaklarını sürüm süründürenlere ne demeli. Kar-zarar ortaklığı şemsiyesi altına sığınarak milletin parasını çar çur edip, kendi yakınlarını ihya eden, şirketteki hırsızlıklara göz yuman inanç şemsiyesi altında yaşadığını sanan şirket yöneticilerine ne demeli? Allah aşkına siz söyleyin ne demeli? Ya iktidar, güç ve para uğruna feda edilen en yüce değerlere, siyasetteki ayak oyunlarına ne demeli. Yazık, yazık çok yazık.. Anne, baba, kardeş, arkadaş, komşu, dost, dindar, aynı siyasi görüş sahipleri.. Artık kim kime güveneceğini şaşırıyor.
Tüm bunlara; belki de ta derinlerden gelen sebepler yüzünden, belki de manevi boşluktan, kim bilir belki de hastalıklı kompleksli ruhlar, bol para tutkusu, eğitim eksikliği, parçalanmış aileler sebep oluyor.
Ama toplumda sebebi her ne olursa olsun bu hastalıklı ruhlar mutlaka tedavi edilmeli. Bu ülke, bu şehirler zorbaların, çetelerin, sahtekarların, rüşvetçilerin, yolsuzluk yapanların, namus düşmanlarının ellerinden mutlaka kurtarılmalı. Her bir fert, her bir vatandaş bu topluma kazandırılmalı. Islah çalışmalarına bir yerde başlanmalı. Artık bu toplumsal çöküşün tetikleyicisi diziler mi, çeşitli yayın organlarımı olur, eğitim sisteminin eksiklerimi, ekonomik krizler, ailelerin parçalanması mı olur sebepler bulunup, mutlaka bir yerlerden başlanmalı. Ahlaki ve manevi çöküntü, krizle birleşip ülke yangın yerine dönmeden, kitlesel cinnetler daha fazla tahribat yapmadan mutlaka bir seferberlik ilan edilmeli. Sorumlu veya sorumlular her kim ise sigaya çekilmeli. Bu hadiselere lokal hadiseler gözü ile bakılıp asla küçümsenmemeli. Bu hadiselerin veriliş biçiminin bile insanlar üzerinde kanıksamayı ve duyarsızlığı artıracağı unutulmamalı. Üstelik kötülüğe yatkın, psikolojisi bozuk kişilerin zihinlerine “ olabilirliği” kazıması açısından da çok tehlikeli olduğu bilinmeli.
Toplumun düştüğü durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermek için bu denli açık ifadeler kullanmak inanın beni çok rahatsız ediyor. Vicdan, Allah korkusu, öte dünya inancı, doğru davranış kazandıran çevre baskısı, en insanı insan yapan en insani duyguların göz göre göre yok edilmesi karşısındaki çaresizlik, geleceğe dair umutlarımın kararması da boynumu büküyor. İlahi hükümlere, kul hakkına diğer bir ifade ile insan hakkına, Allah korkusuna itibar etmeyen, hukuk tanımayan günübirlik yaşayan, para gelsin de nereden nasıl gelirse gelsin diyen, helal ve haram kavramını hiç duymamış olan, duysa da aldırış etmeyen bu kişilerle nereye kadar gider bu ülke sorarım size nereye kadar.
Geleceğimizin teminatı olan bu çocuklar bu gençler bu denli örf –ananelerinden, kültürlerinden, geleneklerinden kopuk yaşarsa, bu kokuşmuşluk bu çürümüşlük böyle devam ederse, hastalıklı yapıya çözüm üretmeye çalışan kişi ve kurumlar bu denli engellenirse nasıl düzelir bu toplum. Sorarım size nasıl düzelir? Adalet ve hakkaniyet ölçüleri yeniden tesis edilmezse ne zaman diner bu gözyaşları. Ve tüm bunların faturasını ne zamana kadar masum insanlar öder. İnsani zafiyetlerden istifade, izleyicinin talebi paravanası arkasından kan ve gözyaşı ile sunulan haber programları, kadın programları, diziler devam ederse toplumsal travmalar nasıl son bulur. Sorarım size nasıl son bulur.?
Artık siyasilerimizin ince ince politik hesaplar yapmak yerine, kavgayı bırakıp toplumsal cinnetin ve yozlaşmanın önünü alacak, projeleri bir bir ortaya koyma vakitleri gelmedi mi?
¨ ¨ ¨
Ben yeni yıla girerken böylesine bir iç karartıcı tabloyu işlediğim için üzgünüm. Ama artık mızrağın çuvala sığmadığını düşünüyorum. Her birimize bu gidişatın engellenmesi adına çok büyük sorumluluklar düştüğü inancını taşıyorum. Bu düşüncelerle 2009 yılının ülkemize, ülke insanına hayırlar getirmesini diliyor yeni yılınızı en içten duygularımla kutluyorum..
Tarih : 01.01.2009
Bazen de insanlar tertemiz, çok saf ve samimi duyguları istismar edilerek, kefil olma uğruna dolandırılıyor. Yıllardır alın teriyle biriktirdikleri bir istismarcının oyununa heba oluyor. Bir anlık öfkenin kurbanı olmuyor ölenler, sinsice dolandırılanlar. Çocuk-genç-erişkin yaşında uyuşturucu kullananlar ve satanlar bu uğurda gasp yapanlar gittikçe çoğalıyor. Ya insanların dini duygularını istismar ederek kurulan şirketlere, halen bu şirketlerden nemalananlara, ortaklarını dolandıranlara, anlaşılmaz bir sebeple yanlış yönetim anlayışında ısrar ederek ortaklarını sürüm süründürenlere ne demeli. Kar-zarar ortaklığı şemsiyesi altına sığınarak milletin parasını çar çur edip, kendi yakınlarını ihya eden, şirketteki hırsızlıklara göz yuman inanç şemsiyesi altında yaşadığını sanan şirket yöneticilerine ne demeli? Allah aşkına siz söyleyin ne demeli? Ya iktidar, güç ve para uğruna feda edilen en yüce değerlere, siyasetteki ayak oyunlarına ne demeli. Yazık, yazık çok yazık.. Anne, baba, kardeş, arkadaş, komşu, dost, dindar, aynı siyasi görüş sahipleri.. Artık kim kime güveneceğini şaşırıyor.
Tüm bunlara; belki de ta derinlerden gelen sebepler yüzünden, belki de manevi boşluktan, kim bilir belki de hastalıklı kompleksli ruhlar, bol para tutkusu, eğitim eksikliği, parçalanmış aileler sebep oluyor.
Ama toplumda sebebi her ne olursa olsun bu hastalıklı ruhlar mutlaka tedavi edilmeli. Bu ülke, bu şehirler zorbaların, çetelerin, sahtekarların, rüşvetçilerin, yolsuzluk yapanların, namus düşmanlarının ellerinden mutlaka kurtarılmalı. Her bir fert, her bir vatandaş bu topluma kazandırılmalı. Islah çalışmalarına bir yerde başlanmalı. Artık bu toplumsal çöküşün tetikleyicisi diziler mi, çeşitli yayın organlarımı olur, eğitim sisteminin eksiklerimi, ekonomik krizler, ailelerin parçalanması mı olur sebepler bulunup, mutlaka bir yerlerden başlanmalı. Ahlaki ve manevi çöküntü, krizle birleşip ülke yangın yerine dönmeden, kitlesel cinnetler daha fazla tahribat yapmadan mutlaka bir seferberlik ilan edilmeli. Sorumlu veya sorumlular her kim ise sigaya çekilmeli. Bu hadiselere lokal hadiseler gözü ile bakılıp asla küçümsenmemeli. Bu hadiselerin veriliş biçiminin bile insanlar üzerinde kanıksamayı ve duyarsızlığı artıracağı unutulmamalı. Üstelik kötülüğe yatkın, psikolojisi bozuk kişilerin zihinlerine “ olabilirliği” kazıması açısından da çok tehlikeli olduğu bilinmeli.
Toplumun düştüğü durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermek için bu denli açık ifadeler kullanmak inanın beni çok rahatsız ediyor. Vicdan, Allah korkusu, öte dünya inancı, doğru davranış kazandıran çevre baskısı, en insanı insan yapan en insani duyguların göz göre göre yok edilmesi karşısındaki çaresizlik, geleceğe dair umutlarımın kararması da boynumu büküyor. İlahi hükümlere, kul hakkına diğer bir ifade ile insan hakkına, Allah korkusuna itibar etmeyen, hukuk tanımayan günübirlik yaşayan, para gelsin de nereden nasıl gelirse gelsin diyen, helal ve haram kavramını hiç duymamış olan, duysa da aldırış etmeyen bu kişilerle nereye kadar gider bu ülke sorarım size nereye kadar.
Geleceğimizin teminatı olan bu çocuklar bu gençler bu denli örf –ananelerinden, kültürlerinden, geleneklerinden kopuk yaşarsa, bu kokuşmuşluk bu çürümüşlük böyle devam ederse, hastalıklı yapıya çözüm üretmeye çalışan kişi ve kurumlar bu denli engellenirse nasıl düzelir bu toplum. Sorarım size nasıl düzelir? Adalet ve hakkaniyet ölçüleri yeniden tesis edilmezse ne zaman diner bu gözyaşları. Ve tüm bunların faturasını ne zamana kadar masum insanlar öder. İnsani zafiyetlerden istifade, izleyicinin talebi paravanası arkasından kan ve gözyaşı ile sunulan haber programları, kadın programları, diziler devam ederse toplumsal travmalar nasıl son bulur. Sorarım size nasıl son bulur.?
Artık siyasilerimizin ince ince politik hesaplar yapmak yerine, kavgayı bırakıp toplumsal cinnetin ve yozlaşmanın önünü alacak, projeleri bir bir ortaya koyma vakitleri gelmedi mi?
¨ ¨ ¨
Ben yeni yıla girerken böylesine bir iç karartıcı tabloyu işlediğim için üzgünüm. Ama artık mızrağın çuvala sığmadığını düşünüyorum. Her birimize bu gidişatın engellenmesi adına çok büyük sorumluluklar düştüğü inancını taşıyorum. Bu düşüncelerle 2009 yılının ülkemize, ülke insanına hayırlar getirmesini diliyor yeni yılınızı en içten duygularımla kutluyorum..
Tarih : 01.01.2009
01.01.2009
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Tuba ÖZEL
13.01.2009 13:37:00Hocam bu yazdıklarınızda gerçekten çok haklısınız.Bunların hepsi dinimizi çarpıtılmadan öğrenecek ve yaşayacak nesiller sayesinde düzelecek bir gün.
NECATİ AKBULUT
07.01.2009 13:33:00yıl 1989 da matamatik ögretmenimdin sizi burda görmek beni sevindirdi önce hakkınız helal edin öğretmenlerin hakkı ödenmez belki hatırlarsın ben necati akbulut köşe yazınızı okdum çok güzel yazmışşsın düşüncelrimize tercuman olmuşşunuz bende birşeylr eklemek istedim sizin yazılarınıza doğruluğu ninemden öğrendim beni o büyüttü ama şimdi düşünüyırumda ninemden ve çevremden öğrendiklerim aslında dtamda doğru değilmiş nefsi tatmin eden doğrularmış örnek vercek olursak dinimizi öğretirken ibadetlerden haktan hukuktan dersler verirlerdi ama yüce kitabımıza göre değil kendi fikirlerine göre egittiklerini anladım neden ? büyüklerimiz hak hukuktan bahseder 1-öz kızlarını kendi malalrından mahrum eder ve derki kzım eger gelirde kerdeşlerinden mal alep edersen südümü haram ederim 2-ibadetden bahseder ve öz oğlu gurbetde sıkıntı içersindeyken oğlunu sıkıştırarak para biriktirir ve çocuklarının ve torunlarının durumu kötü olmasına rağman hacca gider masraf edip 3-komşularımızın başına belalar gelir sıkıntı içersindedir 3 kuruş nakde ihtiyaıcı vardır borç ister döviz yada alına çevirip verir bunuda sık sık hatırlatarak kişi rencide eder. Gelellim metropollaere ve şehirlere inançlı diye seçtiğimiz insanlar halktan para toplar o paraları ve yerdımları ihtiyaç sahiplerine veriliş şekli bir tv kanal aracılı ile köyüne ve komşusuna rezil ettirdiği gibi tüm türkiye ve dünayaya gösteriş yaparak kanal kendi reklamınıda yaparak yardım eder peki yüce Allahımız ve Peygambaerimiz S.A.V.böylemi buyuruyor sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerekir birde o okulalrımıdaki öğrencilerin şimdiki durumu kitap bedava denilir ama çocuktan sürekli para istenilir öğretmenlerimiz olmuş birer veznedar o çocuk nasıl gelişecek minik yaşta başlamış ekonomik sıkıntıya öğretmen ister kızar çocukta yok çocuk babadan ister baba işssiz koskoca bakan açıkalr kesinlikle okullarda para işi olmayacak çocuklar kime inanacak öğretmeninemi bakanınamı babasınamı neye inancak sonuç ne o çocuk para hısrslı parayı düşünen bir hala gelip menfaatçi olacak eğitim bu şekilde çözümde burda ben kendimeden örnek verdim çocuğum bana diyorki 8 yaşında baba ben kime nasıl inanacağı ve doğru nedir doğruyu söylesem çocuk psikojisi bozulacak doğru şumu desem kızım ülke teşeronların eline teslim ediliyor asgari ücrtele herkes boğuşacak biz kuru ekmek peşlind eugraşırken dış güçler bizi teslim alacak filistinin başına geldiği gibi bir gün gelip ülkemizde bizi kana bulayacaklar bendim doğrum bu neden ülke ekonomisi bitik halk bitik çocuklar perişan öyle kömürler gıdayla inanları rencide ederek bir yere varamayız diyemiyorum bunu biyince kendi görecek ozamana kadar menfatçi çıkarcı olarak kendini yetiştircek hani peygamberimiz tüm müslümanlar kardeştir bana bırak dışarıyı filistini ve filistine yardım eli uzatmayan çıkarcı arapları bana bir müslüman kardeşı ıspatlasınlar çoçuğuma ve bana ben çevereme diorumki komşun açken sen hacca gidemezssin daha doğrusu türkiyede bu kadar perişan insan varken hiç kimse hacca gidemez farz değil sadece ziyaret etmiş olur hac yerine geçmez bunu deiğimde bana diyorlarki seni yeşitiren okul din düşmanı yetiştirmiş beni siz değerli öğretmenlerimiz yetiştiridi haccın kuralalları var örnek filistinde müslüman kan ağlarken ıraktan bacılarımıza tecevüz edilirken arabistanda işimiz ne doğrumudur bu diyanet gerçekçi olup buna değnmeli demeliki ey müslüman komşuyun sıkıntısı varken ülkeden aç inan çokken hacca gitme ona yardım etki müslüman refaha ulaşşsın ki kafirlere muhtaç olmayalım şuan inanıyorum o İMF yarın ülkeye hac kredside verir ve mülümanlar hacla ugraşşsın meşgul olsun okrediyide ödeyemessin bana temelli mahkum olsunda istediğim gibi yönlendireyim der mantıklı onlar için bizde bunları görecek yönledirek inanç lazım çook uzattım hocam kussura bakma içim kan ağlıyor gözlerimideki menfaatöi perdeye kan ağlıyor bizim müslümanlğimız göstermelik Allah yardımcımız olsun diyorum ama çevremizde insanlar kan ağlarken yardanın bize acıyacağını zannetmiyorum çünkü biz yaradanı sedece camide ve hacda anıyoruz asıl gerçekleri üzerinde değil müslümanların çok akıllı ve gerçekçi olması lazım ben çevremdeklere akıl yetiremiyorum beni yanlış anlayıp okuduğum okula laf söylüyorlar benim okulum bana ninam gibi köydekiler gibi öğretsydi iyiydi desemki bak arkadaş falanca hacca gitmiş sen daha uyu nasıl alalhın kulusun git çabuk borç harç bul git gurbetdeki çocukalrına baskı yap sana hac parası toplasınlar sende git birde bak bir müslümana yardım edeceksen herkese haber verek yappı senin reklamın olsun allahın görmesi yeterli değil kullarda görsün desem benden iyisi yok side demeyinki benim köşe yazımla bunların ne alakası var demeyin var çünkü eğitim demelden başlar siz daha iyi biliyorsunuz benim çocuğum şimdi öretmeni ile kavgalı nedenide aidat ödememesi devletin okulu gelde o çocuk ilerde ne olur ??????? saygılar elelrinizden öperim