Ülkemizde iller arasında çeşitli sıralamalar yapılır. İlgili kurumlar, basın yayın organları çeşitli konularda araştırma yaparlar. Anketler düzenlerler. İller kendi aralarında kıyaslanır. Ortaya bir takım kıstaslar konur. Belirli bir amaç için tüm veriler toplanır. İstatistikî sonuçlar yorumlanır. Tablo ve grafiklerle ortaya konur. Ortaya konan rakamlara birde bu sıralamalarda da Yozgat’ın yerine bakılır; O da ne Yozgat hep arkalarda. Kişi başına düşen milli gelirde, eğitim kalitesinde, yaşanabilir il sıralamasında, işsizlik oranlarında, devlet yatırımlarında istifade edebilme sıralamasında hep ne hikmetse gerilerde yer alır. Ama bakarsınız sonlarda yer aldığınız sıralamalara rağmen, bölgesel gelişmişlik sıralamasında belki sonuncu olmanın avantajını tam yakalayacakken ne yazık ki burada durum değişir ve Yozgat 4. bölgede olması gerekirken 3. bölgede yer alır.
Hadi bunları kabullendik. Ya da diyelim bu sıralamaların değişmesi için kıpırdanmaya başladık. Umudumuzu yitirmeden, teşhis ve tedavi de ilerlemeler kaydettik. Hedeflerimizi belirledik. Top yekûn mücadeleye giriştik.
Tabi böylesine bir mücadele sağlıklı bireylerle olur. Sağlığımıza yaşam kalitemize de dikkat etmemiz gerekir. Tam moraller yüksek tutuluyordu ki “Türkiye İstatistik Kurumu” ndan gelen veriler çok hayati bir noktada yine Yozgat’ı diğer illerin en gerisinde bıraktı. Kaldı ki bu sonuç her birimizi birebir ilgilendiriyordu. Yaşanabilir iller sıralamasında sonlarda yer almanın yanı sıra bir de buna Yozgat yaşam süresinin en kısa olduğu iller içerisinde yer almak ekleniyordu. “Türkiye’de ömrü en kısa olan insanlar ne yazık ki Yozgat’ta yaşıyorlar”. Bunu herhangi biri söylemiyor “Devletin İstatistik Kurumu söylüyor”. Buyurun bakalım!
Tabi burada “Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar” ve ekibi devreye giriyor. Bu konuda üç yılda tamamlamayı düşündükleri geniş bir alan taraması ve ömrün kısa oluşunun nedenlerinin araştırılması hedefleniyor. Araştırmalar ile birlikte ilk bulguları açıklayan Dekan Acar, Yozgat halkının ömrünün kısa oluş sebepleri arasında “ hipertansiyon, yanlış beslenme, genetik hastalıklar ve alt yapıdaki sıkıntılar, bazı su şebekelerinde kullanılan asbestli boruların” etkileyici olabileceğini söylüyor.
Çetin kış şartları, kimyasallar, hareketsiz yaşam, hayat mücadelesi, fakirlik, işsizlik, gelecek kaygısı bir de mahallenin baskısı bunlara eklenince acaba kaç kişi sağlıklı kalabilir. Ya birde daha düne kadar ufacık bir tahlil için bile büyük şehirlere gitme zorunluluğu ile ihmal ettiğimiz sağlığımız eklenirse bunlara. En basit bir guatr tahlili yaptırabilmek için bile az mı aşındırdık Tıp Fakültesi Hastanelerini. Kaçımız sağlık taramasından geçiyoruz hiçbir şikâyetimiz olmadan. Ankara’ya, Kayseri’ye az mı hasta gönderildi halende gönderilmeye devam ediyor. Kimi gidebildi kimi gidemedi imkânsızlıktan kaderine razı oldu. Çoğumuz hastanedeki izdihamdan, ezanla sıra almaktan, olumsuz tavırlardan kaçındığımızdan ihmal ettik. Özel muayahanelere gidememek de cabası. Çocuklarımızı sağlık ocaklarının dışında muayene ettireceğimiz yer bulamadık. Çünkü Sağlık Ocağı sevk etmezse hastaneye gidemiyordunuz o zamanlar. Biz bunları yaşadık şimdilerde de kat be kat üstüne katlanan katkı payları, baş döndürücü bir hızla değişen sağlık uygulamaları nedeniyle serseme döndük. İstismarcılar yüzünden tüm çalışanlar, emekliler zaman zaman cezalandırıldık. Yozgat’ta ömür süresinin kısalığından söz ederken nereden nereye geldik. Konuyu dağıttık galiba.
Velhasıl sağlık konusunda sosyal projelere fazlasıyla ihtiyaç var. Önemli olan teşhis ve tedavi değil önemli olan hastalığı önleyici tedbirleri artırmak böylece ne iş gücü kaybımız olur ne de devlete fazla külfet oluruz. Aksi halde uygulamalar değiştikçe, insanlar cezalandırıldıkça çok ömürler törpüleriz çok. “Sayın Kiracı” demişti ”Tıp Fakültesi” en büyük hizmettir “Yozgat” için. Aynen katılıyorum. Bir ili kalkındırmaktan önce bireyin sağlıklı ve huzurlu olmasını sağlamak lazım. “Sayın Acar” sizi kutluyorum iyi ki siz varsınız, iyi ki Sayın “Rektör Varinli” var. İyi ki “Tıp Fakültesi” açıldı bu ilde. Böylesine bir sosyal projeyi sonuçlandırır gerekli tedbirleri aldırabilirseniz anneler evlatsız, evlatlar yetim ve öksüz kalmaz. İnsanlarımız en verimli çağlarında sağlık problemleri ile uğraşmazlar. İş kaybı olmaz. Yüreklere kor ateşi düşmez. Yozgat halkı size minnettar kalır.
Belki bayram için iç açıcı bir yazı olmadı ama sağlığımız çok önemli. Öncelikli bir konu. Ben en iyi dileklerimle bayramınızı kutlar nice bayramlara sağlık ve afiyetle ulaşmanızı dilerim. Allah’a emanet olunuz…
Hoş Geldin aramıza Tarık Mesud Masarifoğlu
Eğitim nedeniyle yurt dışında bulunan oğlum Melik ile sevgili gelinim Sümeyra Masarifoğlu’nun oğulları benimde torunum “Tarık Mesud Masarifoğlu”nun 2 Ağustos’da dünyaya gelmesi biz Masarifoğlu ailesini sevince boğdu. fiu anda dünya tatlısı torunum görev nedeniyle yine yurt dışında bulunan değerli dünürlerim Mehmet Arslan ile Sevgi Arslan ile birlikte. Tarık onların ilk torunları benimde ikinci torunum. Rabbime hamdolsun iki kere torun sevgisini tattırdı. Rabbim bu anlatılamayan anca yaşanan bu sevgiyi herkese tattırsın.
Gelinim okulda iken anneannesi ona sevgi ile bakıyor. Allah’ın izniyle o emin ellerde. Ben buradan sevgili dünürlerime teşekkürlerimi iletiyorum. Çocuklarımızın en fazla ihtiyaç duydukları bir dönemde onların yanında oldukları için. Allah onlardan razı olsun.
Henüz göremediğim ama ekrandan ve resimlerinden anca sevebildiğim dünya tatlısı torunuma kavuşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Bu Kurban Bayramı onun ilk Bayramı. O yüzden Arslan ailesi ile birlikte Masarifoğlu ailesinin bayramını kutlar, Rabbim nice bayramlara sağlıkla, mutlulukla ulaştırsın derim.
Minicik Tarık Mesud’umada anneli, babalı sağlıklı ve mutlu, yaratılış gayesine uygun bir ömür diliyor onu hasretle öpüyorum.
fırat
22.12.2009 01:04:00nesrin hanım,makaleleriniz şiir gibi akıcı ve akılcı.istifade ediyor ve her yeni yazınızı dört gözle bekliyorum.saygılarımla.
Aynur saygı
19.12.2009 00:56:00sevgili nesrin hanım fırsat buldukça yazılarınızı büyük bir zevkle okuyorumçok güzel konularadeğiniyorsunuz ,kalbinizin güzelliğini yazılarınızda bulabiliyoruz gönlünüze,elinize sağlıko torununuza Allah tansağlıklı hayırlı ömürler diliyorum sağlıcakla kalınrumunuz
Nesrin Masarifoülu
13.12.2009 23:47:00Ben bu güne kadar teveccüh gösterek yazılarımı okuyan akabinde yorum yazan tüm okuyucularıma teşekkürü bir borç biliyorum..Aslında en kısa zamanda yorum yazan okuyucularımı konu edeceğim bir yazı kaleme alacağım köşemde..Sağlıcakla kalın...
zeynep
13.12.2009 08:46:00yazılarınızın müdavimi sadık bir okurunuz olarak yeni torununuz tarık mesuda analı babalı uzun ömürler dilerim...
Semra
29.11.2009 03:58:00Nesrin hanım bayılıyorum sizin akıcı üslubunuza..Olayları öyle güzel ele alıyorsunuz ki. Yozgat sorunları ile öylesine hemhal olmuşsunuz ki. Yazınızın ilk cümlelerini okumakla başlıyorum kendimi yazınızın sonunda buluyorum. Alıp götürüyorsunuz beni..Teşekkür ediyorum Nesrin Hanım..Yozgat sorunları sizinle de çözüm bulacak..
MEHMET ŞAŞMAZ
27.11.2009 15:59:00DEĞERLİ BÜYÜĞÜM VE ABİM SAYIN MELİK MASARİFOĞLU BANA MAİL ATARSA SEVİNİRİM. UZUN SÜREDİR GÖRÜŞEMEDİK...msasmaz1981@mynet.com