Oğuzhan KAVAKLI

SIRASI GELDİKÇE

FİLİSTİNDE ÇOCUK OLMAK

       Çocukluk heyecandır,neşedir, mutluluktur. 
       Çocukluk gelecektir, umuttur.   
       Çocukluk bahar dalıdır  
       Çocukluk geleceğe güvendir.  
       Çocukluk, ulu bir ağacın köklerinden çıkan filizlerdir.  
       Çocuklara herşey yakışır, sadece gözyaşı yakışmaz.
Onun için çocuklar hep gülmeli, ağlamamalıdırlar. Onların o saf ve masum halleriyle ağlatmaya çalışanlar ; hatta hayatına kasdedenler insan da olamaz, Tanrı katında da kolay kolay affedilmez.  
       Ancak, maalesef İsrail bunu yapıyor. Her saat 3 Filistin’li çocuk yaralanıyor. Buna karşılık İsrail Ordusu sözcüsü, ‘’Olur böyle şeyler. Savaşta siviller de, çocuklar da ölebilir.Sivillerin ölümü kaçınılmz’’ diyebiliyor.
       Vay, vay, vay !  
       Dünyada bu güne kadarki savaşlarda, İsrail gibi çocukların, kadınların hayatına kasteden; hiç düşünmeden çocukları katleden İsrail gibi bir başka ülke var mı ?
        Yüksek lisans eğitimi alan bir  öğrencim vardı. Filistinli Mohamed  ABOTAQİYA. Şu anda  Filistin İletişimciler ve Medya Derneği (FİMED) Yönetim Kurulu Üyesi ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevlerini yürütüyor. Kendisiyle sık sık iletişim kuruyoruz. Son durumu sordum. Sadece Gazze’ye yapılan saldırıların blançosunu verdi.  Saldırılarda  66’sı çocuk, 39’u kadın, 17’si yaşlı olmak üzere  253 sivil vatandaş şehit olurken ; bin 948  kişi de yaralanmış. Şehit olanların yarısı savunmasız ve desteğe ihtiyaç duyan insanlar.
       Şuna bakın lütfen  Bizde, ‘’Masuma, acize el kalkmaz ‘’ denir, İsrail’inse bu masum insanlar hedefi haline gelmiş durumda. İnsafınız kurusun !  İnsanlıktan nasipsiz pespayeler ; sizin insafınız kurumuş zaten! 
       ÇOCUKLAR, TANRI’NIN MÜJDESİ  
       ‘’ Her doğan çocuk, Tanrının insanlardan hâlâ ümit kesmediğinin işaretidir’’  diye bir söz vardır. Bu açıdan düşünürsek, çocuklar ; insanlık alemine Tanrı’nın müjdesidir.  
       Onun için, gelmesini 9 ay  heyecanla beklediğimiz çocuklarımız, doduğundan itibaren yuvamızın neşesi olur. Işık saçar. Güldüğünde güller açar. Yaramazlıkları bazen sıksa da, bir tebessümle herşeyi unutturur. En zor büyüyen insan yavrusudur. Biraz ateşlendiğini gördüğümüzde  hemen doktora koşarız.. Sabahlara kadar başından ayrılmayız. Yüreğimiz pare pare dualar ederiz.  
       AVM’lerde  farkında olmadığımız  bir seçicilikle dolaşırız . Beynimizden bütün duyu organlarına giden  mesajla  hep arayışımız ‘’Bu giysi yavruma uyar mı ? Bundan hoşlanır mı ?’’ olur.  
       FİLİSTİN’DE ÇOCUK OLMAK   
       Birde Gazze’de,  Beit Hanina’da,Kudüs’te , Batı Şeria’da semt semt, mahalle mahalle Filistin’de yaşayan çocukları düşünün.  Babalarının yaptığı tahta, annelerinin bez bebeklerinden başka  oyncakları yok. 
       Ve  hepsinden ötesi, herbiri ayrı bir korku objesi. Kocaman açılan gözlerinde, gözbebeklerine  korku oturmuş. Kulakları seste. İçlerinde, ne zaman saldıracaklar korkusu…  
       Her saldırdan sonra, ailenin büyük bir kısmı yok oluyor , yaralanıyor. Bundan  en büyük oranda çocuklar da nasibini alıyor.  Sokakta oynamak, bu masumlar için lüks.  Her silah sesinde, doğru evlerine koşuyor, evin en karanlık köşesine saklanıyorlar. Bilmiyorlar ki, karşılarında  ‘’Çocuk katilliği’’ konusunda uzman bir millet var. Kahrolası İsrail !   
       En küçük çıtırtı bile bu yavruların titremesi, endişelenmesi için yetiyor.  ‘’Acaba’’ diyorlar, ‘’Acaba yine mi geliyorlar !’’ Tek dayanakları anne- baba ve büyükleri. Bir kız çocuğu sarılmış annesine  hüngür hüngür ağlıyor. ‘’Gitsinler anne . Ne olur gitsinler ! Bu defa da sizleri öldürecekler ‘’  
       O masum yavruların en büyük korkuları annesiz – babasız kalmak. Saçlarını okşayan o şefkatli eller de giderse, onları kim koruyacak. Kim göğsünü siper edecek ?  Yaralarını kim saracak ?  
       Yaşları küçüktü , ama ölümü erken öğrendiler.  Ölümün o soğuk yüzü, kimbilir kaç defa  geçti karşılarına. Anne ve babalarının ; öpmeye, koklamaya kıyamadığı bu yavrulara İsrail’in hoyrat eli uzandığında, yüreklerinde acımanın, merhametin zerresi yoktu.Hiç acımadan ateş ettiler, vurdular.Hiç kendi çocukları akıllarından geçmedi.  Onların da çocuklarına vursunlar diyeceğim ama dilim varmıyor. Onlar da çocuk, günahsız sabiler.      
       Babasının ölüm haberini alan bir delikanlı, hıçkıra hıçkıra bir Türk şairin dizelerini mırldanıyor. 
       ‘’Allahım işte bugün,
         Şu zavallı ömrümün 
         En  matemli bir günü.  
         Elim böğrümde kaldı  
         Ben bugün haber aldım                                     
         Babamın öldüğünü.     
         Bitti hayatın tadı,  
         Bu elem bırakmadı  
         Kalbim oyuldu yer yer.  
         Aman ya rabbim meğer 
         Ne acıklıymış ölüm.  
         Daha birkaç gün evvel
         Yüzümü okşayan el,  
         Birden toprak oluyor. 
         Kendi vücudum kadar
         Bana yakın olanlar 
         Birden uzak oluyor…‘’       
         Filistin’de çocuklar ağlıyor. Bir gün önce beraber oynadıkları  arkadaşları, bir gün sonra yok olmuş. Gazze’de ATEŞKES ilan ediliyor, Aksa’da saldırılar devam ediyor. İsrail resmen savaş suçu işliyor. Dünya medyası ise katliamlara seyirci kalmanın da ötesinde, içimizi yakan bu olayları normal sayıyor. Hangi dinden olursa olsun, inaqnçlara saygı yok. İnsanları cami çıkışlarında, hatta namazını eda ederken tarıyorlar. Gazetelere yansıyan rakamlar da korkunç.
         Bin 200 hava saldırısı, 4 bin 976 binada hasar,  40 cadde kullanılmaz halde,  41 okul hedef alınmış, 32 medya ofisi vurulmuş, 177 milyon dolar zarar var ve 40 bin kişi evini terketmek zorunluğunda kalmış. 
         Allah, Filisti,n halkını ve çocukları korusun…
       
 
 
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ