Her sabah penceremden meraklı gözlerle Yozgatı seyrediyorum.
Ne kar,ne sağanak yağmur,ne de gök gürültüsü var.
Sanki; kış ortasında değiliz.
Sanki ; ilkbahar öncesinin günlerini yaşıyoruz.
Çünkü; ağaçlar çiçek açmak üzere.
Güneş,gülümseyen yüzünü hiç eksiltmiyor gün boyu tepemizden..
Bugünlerde sıkça gökyüzüne bakıyoruz bin bir umutla..
Gökyüzünün rengi esmerleştiğinde ya da bulutların kümelendiğini görünce..
Birden umutlanıyoruz,”Herhalde yağmur geliyor”diye seviniyoruz.
Bir-iki kez yağmur çiselediğinde ‘oh nihayet’ diyoruz.
Ancak o çiseleyen yağmurlar sadece toprağı ıslatıyor. O kadar..
Medyanın hava raporlarında bazen gözümüze çarpan ‘İç Anadoluda sağanak yağmur bekleniyor” müjdeleriyle umutlanıyoruz.
Ama ne gam !
Gökyüzü, Yozgat’ın susuzluktan kuruyan ve çatlayan toprağına beklendiği gibi rahmetini bırakmıyor günlerden,haftalardan,hatta aylardanberi..
** **
Evet,tüm toplum olarak birlikte yaşadığımız derdimiz ne yazık ki; 1 iken 2 olacak gibi.
Koronavirüs salgını musibetinin ardından şimdilerde kapımıza dayanan ‘Susuzluk tehlikesi ‘ stresiyle başbaşayız.
Aslında Doğanın hunharca katledilmesi ,kentlerin ve kasabaların betonlaştırılması ve oluşturulan ekolojik tahribatın doğal sonucudur kuraklık tehlikesi.
Ama ne hazindir ki ; bu sorunun Koronavirüs sürecinde başgöstermesi oldukca çok tehlikeli bir senaryo gibi duruyor gözümüzün önünde..
** **
Şimdi dilerseniz,Yozgat’ın kuraklık tehlikesinin son durumuna bir bakalım.
Bildiğiniz gibi,Yozgat kent merkezinin su ihtiyacı bir baraj ile bir göletten sağlanıyor.
Edindiğim reel bilgilere göre, her 2 su rezervindeki potansiyelin yaklaşık % 80’i tükenmiş durumda..
Geride kalan % 20-22 oranındaki suyun şebekeye akıtılabilir miktarı hesaplandığında Yozgat’ın ancak 3-4 aylık su ihtiyacını karşılayabileceği gerçeği ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Eğer,2-3 ay içerisinde Yozgatımızda yeteri kadar kar ve sağanak yağmur yağmazsa..
Kentimizin su sorunu tek kelimeyle :
VAHİM!
Tabii ,bu arada Tarım sektörümüz ve çiftçilerimiz için de durum daha da VAHİM !
** **
Peki,susuzluk tehlikesi kapıya dayandığına göre ,bu süreçte ne yapmalıyız ?
Su sorununun çözümü öncelikle Belediyenin görev ve sorumluluğundadır.
Yozgat Belediyesi ,susuzluk günlerinde B.Cevdet Dündar göletinin az da olsa rezervindeki suyu Fatih mahallesine mi akıtacaktır.
Topçu göleti ile Divanlıdaki kaynaklarını Yozgat’a nasıl aktarabilecektir.
Geçmiş yıllarda Yozgat’ın su ihtiyacını karşılayan Çalatlı ve Arapseyfi bölgesindeki yeraltı suları ne durumdadır.
Bu iki yeraltı kaynaklarını içme suyu şebekesine ne zaman ve nasıl pompalayacaktır.
Belediye ve DSİ Yozgat’ta olası su sıkıntına karşı kaynak arayışı için bugüne kadar ne gibi hazırlıklar yapmıştır.
İşte ,bu sorular Yozgat kamuoyunda merakla tartışılan konulardır.
** **
Belediye Başkanı Sn.Celal Köse,kentimizdeki su uzmanlarıyla birlikte acilen bir basın toplantısı düzenleyerek yukarıda sıraladığım soruların yanıtlarını ve sürdürülmekte olan çalışmaları ,daha doğrusu Yozgat’ın sorununa ilişkin tüm bilgileri detaylarıyla Yozgat kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Ve hemen ardından 34 500 su abonesini kapsayacak etkili bir SU TASARRUFU uyarı kampanyasını ve çalışmalarını başlatmalıdır.
Yozgat Valiliği ise kent merkezinde, ilçelerimizde ve kasabalarımızda yaşanacak olası bir su krizine karşı şimdiden teyakkuz halinde olmalıdır.Oluşturacağı kriz masası ile susuzluk tehlikesinin aşılması konusunda İdare olarak şimdiden üzerine düşen alternatif çözümleri üretmelidir.
** **
Eğer,önümüzdeki süreçte gökten rahmet yağmazsa işimiz çok zor.
Korona salgınının yanı sıra kentte meydana gelecek susuzluğun yaratacağı facianın nasıl sonuçlar doğurabileceğini düşünmek bile insanın aklını oynatıyor.
Cenab-ı Mevlamız, inşaallah rahmetini hem Yozgatımızdan ve hem de ülkemizden esirgemez.
** **
Ama rahmet yağmaz ,susuzluk sorunu Belediyece çözülmez ve ya çözülemezse halimiz nice olur ?
Mesela suyun yokluğunda elimizi ne ile yıkayıp kendimizi Koronavirüsten nasıl koruyabiliriz ?
Demek istiyorum ki; olası su sorununun çözümüyle ilgili alınabilecek bütün tedbirlere yönelik çalışmalar ihmale gelmez.
Kimsenin ve daha doğrusu bu kenti yönetenlerin kentimizde susuzluğa çare bulamamak,alternatif çözümler üretememek ve bu yaz döneminde halkımızı susuz bırakmak gibi lüksleri yoktur.
Çünki ; Susuz bir hayat sıkıntıdır,ızdıraptır,hastalıktır,çiledir ve dertlerin en belalısıdır.
Yani, demem o ki ;susuz hayat gerçekten çekilemez.