GÜNDEM
Söylesem tesiri yok/ Sussam gönül razı değil/ Fuzuli
YOZGATIMIZIN MESLEK ERBABI TATARLARI
Kentimizde uzun yıllar yaşayan hemşehrilerimiz Develik mahallesinin eski sakinleri olan Tatarları yakından tanırlar.
93 harbinden önce Balkanlar üzerinden Türkiyeye gelen azınlık bir grubu da Yozgat’ta iskan edilen Tatarlar,birlikte yaşadığı hemşehrilerimizin belleklerinde genellikle olumlu izlenimler bırakmışlardır.
Tatarlar ,benim tanıdığım kadarıyla öncelikle meslek erbabı,çalışkan ,işlerine düşkün,zeki ,iddia sahibi,üretken,dürüst,güvenilir,saygılı ve toplumuna yararlı insanlardır.Törelerine sıkı sıkıya bağlı oldukları da herkesce bilinir.Dostlukları ise kadimdir.
Tatarlar,geçmişten bugüne bağrından yetiştirdikleri usta ve sanatkarlarıyla Yozgat ekonomisine,sanatına,ticaretine ve üretimine katma değerler sağlamışlardır.
Ama zaman gelmiş yeni nesil tatarlar malum sebeplerden dolayı göç kervanına katıldıkları için kentimizdeki tatarlar da tıpkı Yozgat eşrafı gibi azınlığa düşmüşlerdir.
**
Şimdi,bu yazıyı okurken bazı okurlarımız bu ‘Tatar’ meselesi de nereden çıktı diyebilir.
Yozgat’ta Tatarlar azınlıkta olsalar da bence yadedilmesi gereken insanlardır.
Benim ilkokul öğretmenlerimden biri olan Hasan Batur tatardı ve liyakatlı bir hocaydı.
Boyacı Şahin namıyla maruf ‘ Şahin Özkol’ kadim dostumdu. Ağbeyi Faruk Özkol Hoca ağırbaşlı ve iş alanında maharetli bir ustaydı.Hocam dahil her üçü de yıllar önce aramızdan ayrıldı.Allah rahmet eylesin..Şimdilerde ise Yozgatta dostuluğumuzu sürdürdüğümüz bir Tatar arkadaşımız kaldı aramızda.
O da merhum Faruk Hoca’nın oğlu İsmail Hakkı Özkol’dur.
İsmail bey,okuyan ve yazan kültürlü bir hemşehrimizdir.
Geçenlerde büromuza uğradığında bir sitemini dile getirdi.
Ve dedi ki ;
“ Gazetenizde Yozgatımızın eski tüccar,usta ve sanatkarlarını yazmışsınız.İyi de etmişsiniz ama bizim Tatarların sanatkarlarını ve usta yetiştiren ustalarımızı unutmuşsunuz.”
Şöyle bir düşündüm. İsmail bey,siteminde yerden göre kadar haklıydı.Yozgatımızın bu liyakatli akil ustaların unutulmaması gerekirdi.
Ben de ona dedim ki;
“Geçmişten bugüne kentimizdeki Tatarları en iyi bilenlerdensin.Yozgatın ‘ Tatar’ patentli sanatkarlarını,ustalarını,akil insanlarını,mesleklerinin duayenleri sen yaz,ben tümünü yayımlayayım “
“Bizimkilerin tarihsel geçmişini de yazayım mı ? “diye sorduğunda “ İstediğini yazabilirsin”dedim.
Yazıyı kısa sürede hazırlayıp getirdi İsmail Hakkı Özkol..
Araştırmış,özenle hazırlamıştı.Bir bakıma sanatkar Tatarların nüfus kütüğünü çıkarmıştı.Yazısı aynı zamanda Yozgatın iş ve sanat hayatına ışık tutacak ve tarihe not düşecek türden bir yazı olmuştu..
Sözü daha fazla uzatmadan sn.İsmail Hakkı Özkol’un Tatarlar kavmini her yönüyle anlattığı ve tanıttığı bu kayda geçirilmesi gereken yazısını teşekkürlerimle ve emeğine sağlık dileklerimle aynen yayımlıyorum.
**
“KIRIM TATARLARI
Kırım Tatarları’nın anayurdu Karadeniz'in kuzeyinde yer alan Kırım yarımadasıdır . Bugün tarihi yarımadada yaşayanlar Cengiz Han'ın torunlarından Batuhan'ın kurduğu Altınorda Devleti’nin mirasçılarındandır. İmparatorluk parçalanınca Kırım-Nogay-Kazan-Kiev-Moskova knezliği kuruldu.Kırım hanlığını Hacı Geray 1441 yılında kurmuştur. Daha sonra hanlık Nogay ve Kazanları da içine alarak genişlemiştir .Tatar dili Kıpçak-Oğuz lehçesinden teşekkül bir Türk dilidir. Hanlık üç asır kadar varlığını sürdürebilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu ile sıkı bir ittifak içerisinde yer alan hanlık 1475 yılında Osmanlı İmparatorluğu himayesine girmiş ve tarihi Küçük Kaynarca anlaşmasına kadar Osmanlı İmparatorluğu himayesinde varlığını idame ettirmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu süvari birliklerini Tatarlar arasından seçer ve savaşa Osmanlı sancağı altında katılırlardı . Batuhan'ın kurduğu Altınorda İmparatorluğu hakimiyetinde iki asır kalan Ruslar , kin ve intikam duygularını Kırım Tatarlarını yurtlarından etmek için kullanmışlardır. Aynı kin ve intikam duyguları maalesef günümüzde de devam etmektedir. Rusların 1783'te başlayan ilhak ilanı ile tatar soykırımı ve göçü başlamıştır . Özellikle 1853-1856 Osmanlı Rus savaşında Osmanlı İmparatorluğu'nun Kırım'a asker çıkarması ile birlikte Rusların Tatarlara olan baskısı çok daha artmıştır. Yaşanan bunca sancı arasına bir de göç dalgası girmiştir. Açlık , yokluk ve sefalet içerisinde canlarından olan Tatarların en yıkıcı olan göç dalgası ise 1860-1861 yılları arasında gerçekleşmiştir. Göç karşısında hazırlıksız olan Osmanlı idaresi ne yapacağını şaşırırken muhacir duruma düşen Tatarların önemli kısmı Karadeniz’den ilkel deniz taşıtları ile Anadolu’ya geçmek ister ancak Karadeniz izin vermez , Rus mezaliminden kaçmaya çalışanların bir kısmı Karadeniz’in serin sularında can verirken , göç dalgalarında bilmedikleri topraklarda ölümün ara vermeden can aldığı salgınlarla mücadele etmişlerdir. Bu devir bizler için kara yüzyıl olarak tarihte yerini almıştır. Ak topraklar dediğimiz Anadolu’ya ulaşamadan can verenleri , ulaşıp da ak toprakların kurtuluşu için şehadete erenleri rahmetle minnetle anıyorum . Tatar tarihinde istibdat , acı ve zulüm vardır . Ruslara direnen bir milletin tarihidir Tatar tarihi …
Tatar demek halis Türk demektir .Fiziksel olarak Tatarlar kendilerini belirgin kılan baskın yüz hatlarına sahiptirler .Çekik gözlü ve iri elmacık kemikli Tatar erkekleri tarihte savaşçı yapıları ile bilinirdi. Kadınlarımızı ise ince , zarif hatlı , elmacık kemikleri belirgin , bakışlarında masumiyet bulunmakla birlikte soğuk ve ciddi görünümlü olarak tanımlayabilirim. Kadınlarımız kendi ayakları üzerinde durmayı önemsediklerinden her konuda ustalığa ulaşabilmişlerdir. . Şimdilerde ise sakin ruh haline sahip , iletişim dili kuvvetli , çalışkan , neşeli , ailesine ve devletine bağlı insanlar olarak tanımlayabilirim .
YOZGAT’A SEVKEDİLEN TATARLAR
Büyüklerimiz İstanbul’a 93 harbi öncesi Köstence , Romanya , Tuna Nehri , ve Bulgaristan ikametleri sonrasında gelmiştir. İstanbul’da hükümet yetkililerinin belirledikleri yerlerde 3 yıl kadar kalan büyüklerimiz Anadolu’nun değişik yerleşim yerlerine dağıtılarak ikametleri sağlanmıştır . Büyüklerimiz tarafından gelen anlatılara göre, dönemin hükümet yetkilileri Yozgat’ın kalkınmasına katkı sunması açısından zanaat sahipleri isimleri Yozgat’a yerleştirmiştir. Yozgat halkı , Tatarların şehre geleceğini haber aldıklarında “Tatarlar geliyor , yaylı araba geliyor ” sevinç ifadelerini dilden dile dolaştırmışlardır. Yozgat içinde yer vermede tereddütte kalan halk , şehir merkezi dışında yerler göstererek şehrin dışında yerleşim yerleri kurmalarına neden olmuşlardır .
Ermeni ve Rumların baskılarından mıdır bilinmez o dönem gelen ailelerden 40-45 hanesini Kırım köyüne diğer kısmını da şimdiki Kızıltepe köyünün olduğu araziye yerleştirmişlerdir. Zanaatkar olarak tanınan Tatarlar üç sene kadar tarımla uğraşsalar da tarımda başarılı olamamışlardır. Yozgat’ın muhtelif yerlerine yerleştirilen Tatarların ileri gelenleri dönemin mülki amirine tarımda yaşanan zorluklardan bahsetmişlerdir . Büyüklerimizin ağaç ve demir işlerinde mahir olduklarından bahsetmesi neticesinde merkezi yerleşim talepleri müspet olarak karşılık bulmuştur . Maddi olarak herhangi bir destek almaksızın sadece yer tahsisi ile zanaat sahiplerinin mücadelesi başlamıştır. Tatar erkekleri , ağaç işleri ve demir işleri ile nakliye işlerine atılmışlar. Kadınlar da yorgan telkari , çulhalık , nakış işleri ile Yozgat halkına hizmet etmişler.
Şimdiki vali konağının arka tarafları , Aşağınohutlu mevkii yerleşke olarak sunulmuştur. Yaşanan yabancılık ve beraberinde oluşan ürkeklik ile sunulan yeri kabul etmekte tereddütte kalmışlardır. Aile yapılarının bozulmasına ve kültürel asimilasyona maruz kalmamak için çamlığın alt tarafını Develik mahallesini yerleşke olarak istemişlerdir. Bu bölge arazi bakımından dik ve taşlı bir bölgedir. Önceleri dik olan araziyi oda şeklinde oyup üzerine ağaç üstü yaprak ve toprak ile beraber ilkel haneler yapsalar da zamanla anayurtları Kırım'dakine benzer Tatar evleri inşa etmişlerdir. Develik mahallesine yerleşen Tatarlar 100 haneye kadar ulaşmışlardır.
Tatar evlerinin çoğu iki katlı , içinde ve bahçesinde ocağı olan yapılardan oluşmaktadır. Dış cephesi ve içi söndürülmüş kireç , yerden bir metre yüksekliğe kadar sarı toprakla siyeç, ev tabanı da sarı topraktan siyeç dediğimiz ince çamurla boya şeklinde özendirilmiştir. Evlerinin çoğunda kuyusu , asması ve binbir çeşit çiçekleri ile kendilerine yeni bir hayat kurmuşlarıdır. Develik’e şehir merkezinden bakıldığında sakız beyazı görüntüsü ile soranlara Tatar mahallesi olduğunu söyletmişlerdir.Tarihte dört tekerlekli arabanın Kırım’da kullanıldığını , at arabasının Türkler tarafından icat edildiği Çin kaynaklarında geçmektedir . Araba hayvan gücüne dayalı olduğu için savaşta ve barışta taşımacılıkta kullanılmıştır.At, Türk’ün kanadı olmuştur.
Kır ata nal mı dayanır ?
Dağlar uykudan uyanır ,
Yer gök kızıla boyanır ,
Bu dağlardan geçmediysen ,
Bu sulardan içmediysen ,
Yaşadım deme be ahbap ,
El dayanmaz , diş dayanmaz başlarında
Kavaklar yatar boylu boyunca
Ovaya kereste indiren arabalardan
Ses gelir inceden ince // Orhan Veli
At araba sanatkarlarının ortak özellikleri ağaç , sıcak demir ve boya işlerinden anlamasının ifadesidir. Araba boyamadan Yozgat tatarlarından Nuri Usta’nın ( Özkan ) ablası Selime Hanım tuvalin konusunda doğanın binbir güzelliği çiçekleri, dağları ve ovaları boyamada en zevkli resimleyenlerdendir.
Elleriyle çalışan insan işçidir , elleri ve kafasıyla çalışan insan ustadır. Elleri kafası ve yüreği ile çalışan insan sanatkardır.
Şimdi gelelim Yozgat’ın Tatar kökenli esnaf,usta ve Sanatkarların kimliklerine
Yozgat'ın ilk motor ustası : Nurettin Nida
Araba sanatkarları :
Nuri Özkan
Boyada tuvalde Selime Özkan
Yakup , Veli ERUZ
Emir Salih , Süleyman Yaşar Batur
Kahraman Şorabatur
Adıgüzel Bahçeli
Veli , Mahmut Kabayel,Şaban Kabayel
Hacı Çetişkol
Ali , Şükrü , Hayrettin , Şemsettin ÖCEK
Lutfi , Hamza OKTAZE
Muharrem , Turgut Kardeşler
Elektrik ustası : İlyas Şorabatur
Yozgat’ın İlk Dondurmacıları :
Yakup ERUZ’un babası Sarı Hüseyin , amcası Zengin Ali
Hızarcı : Ahmet DURAK
Kuyumcu : Nazım OZMAN - Edip Bey
Kunduracılar : Tırtığın Yusuf,oğlu Ömer KAYA,Ahmet OK Sadık,Saim Kardeşler,Zabit Gençkol
Tenekeci ( Sobacı ) : Gülmez Ali’nin oğlu Turgut Akgül
Sebzeci : Çalmıyın İsmail EBEM
Kasaplar : İsmail,Hasan,Recep ARUV
Berberler : Durak , Şahin MİRZA
Hancı ( Otelci ) :Murat ( Tunusluoğlu hanını çalıştırmış Çerkez Ethem’in konakladığı yer )
Nakliyeciler :Namaz Ali , İsmail , Halil , Ahmet ÖZKOL( Yozgat Ankara postasını çekenler)Sıdıy İÇÖZ,Gülmez Ali ve Kardeşi Ömer
Tüccarlar : Ayı Musa ( Karagöz ) Asım BEKTAŞ
Çerçiciler : Köseler Mehmet ( OK ) Cımbırlardan Hasan
Terziler : Mehmet Usta
Su kuyucusu : Fettah Semerci,Latif Kunduracı,Şerafettin Aksüyeç
Muallimler : Hasan BATUR , Bahriye BATUR,İbrahim BAHÇELİ
Tapu Müdürü : Şaban ARUV
Katipler : İsmail EŞİT
Postacı : ( Cin ) Yusuf Mirza
Hocalar : Molla Mustafa ( İlkdoğan )
Kırımdan geldiğinde Yozgat Demirli Medrese’de baş imamlık yapmış, Köseyusuflu Medresesi’nde dersler vermiştir.Develik Mahallesi mezarlığının ilk sahibidir.Ölmeden önce arsasını mezarlığı vakfetmiştir.( Şimdiki Hüzni Babanın bulunduğu mezarlık )
Hayrullah Hoca ( İlkdoğan )
Önce Arabacılardı,sonra oto ustaları oldular :
Otomobiller kamyonlar piyasada yerlerini almaya başlayınca araba ustaları ve yanlarında yetişen ustalar maharetlerini bu taşıtlar üzerinde kullanmaya başlayarak yeni meslek dalları oluşturmayı başarmışlardı.
Karisörcüler :
Yozgat’ta ilk karasör Nuri ÖZKAN , Yakup ERUZ , Adıgüzel BAHÇELİ üçlüsü tarafından Asım KILIÇARSLAN’a yapılmıştır. Sonrasında Veli KABAYEL ve ÖCEK KARDEŞLER ile meslek kolu Yozgat’ta faaliyetlerini devam ettirmişlerdir.
Faruk Hoca ( ÖZKOL ) otobüs karasörü , kamyon şöför mahalini yeniden yapması ( kaportacılık ) .. Kaza sonrası araba düzeltmelerde duayen ustalardandır. Eskiden otobüs ve kamyon iskeletleri demir şase üzerine gürgen ağacından montajlanır, dış kısmı sac, iç kısmı ise formika pandizot kumaş ile döşemesi yapılır. Dışı boyanıp imalat sonlandırılırdı .
Kaportacılar : Faruk – Yılmaz ÖZKOL ve Şaban OK
Oto boyacılar : Şahin ÖZKOL, Ali MİRZA
Kaynakçılar : Yüksel BAHÇELİ ( Aynı zamanda Oymacı,işlemeci ve demir ustasıydı )
Şoförler : Turgut - Ali Bektaş, Hasan Hüseyin Koşar (DOKTOR )Sarı Yaşar ( EBEM ) Nuri – ABC Mustafa ( YÜKSEKKOL ) Batbat İhsan ( NAZLIGÜL ) Ünal – Şaban ALPASLAN, Doğan BATUR,Musa ERUZ, Şükrü GENÇKOL
KADIN Sanatkarlar :
Yorgancılar : Pembe ŞORABATUR,Zarife – Cemile – Esma – Rakiye – Fakiye BATUR Canana , Kamile ÖCEK,Şahibe BAHÇELİ,Hüsne ÇETİŞKOL,Mürüvvet NAZLIGÜL,Fetiye KABAYEL Zöhre – Sevil KARAGÖZ, Yorgancı Fadime,Saniye CEDSAN
Telkari : ( Bez üzerine palak tel ile boncuk işleme )
Hamide ÖZKOL,Sebahat NİDA,Şahibe BAHÇELİ,Canana ÖCEK
Kilim – Halı dokuyanlar ; Latife ÖZKOL ,Mükerrem ÖZKOL
Kuaförler : Kara İbrahim’in karısı Fadime ( Ahlıkçı )
Hocalarımız : Selime Hoca ,Feride Hoca ( İlkdoğan )
Tatarlıktan Tatar hiç utanır mı ?
İnsan kendi adını inkar eder mi ?
Tatarlık da Tatar oğlu Tatar’ım
Tatar değil deme – kafanı kırarım
( Muhammed Zakir REMİYEV )
Derleyen : İsmail Hakkı ÖZKOL
Rafet Eşit
30.01.2023 18:09:58Sevgili İsmail biz Tatarlarla ilgili yazını okuduğumda mesaj göndermiştim ama gördüm ki mesajım ulaşmamış.Yazını ilgiyle okudum ben kimliklerle çok ilgilenmediğim için bu konuyu da doğrusu araştırmamıştım ama senin sayende geçmişimiz hakkında bilgi sahibi oldum.Senin bir gazeteci titizliğiyle bu konuyu araştırman hoşuma gitti,Yozgat gazetesinde çıkan diger yazılarını da gönderirsen zevkle okuyacağımdan emin olabilirsin.Uğraşın için tekrar teşekkür eder gazeteye yazacağın yazılarını beklerim,sevgiyle selamlar.
Celal LEKESİZ
28.01.2023 14:44:03Yozgat'ın yüzakı kalemlerinden usta duayen gazeteci; OsmanHakan Kiracı önemli bir kültür yolculuğuna sörf yapmıştır.Şehir dokusunu güclendiren mozaik yapının önemine işaret etmiştir.Gençlere yol açmış ,geçmiş değerlerimizin önemini ısrarla altını çizerek ,geçmişin güzelliklerini ve o güzel insanlarla Yozgat'ın ayrı bir güzellikte olduğunu anlatmıştır.Saygın gazetecimize çok teşekkür ederiz. İsmail Hakkı Bey'le güzel diolag kurarak bu yazıyı kaleme almaya davet çıkarmıştır. İsmail Bey, titizlikle tatarların tarihsel gelişimini araştırmış düzgün şekilde kaleme almıştır.Atalarının ecdatının izlerini sürmüş ,acılı yaşamlarını ve mücadeleci yapılarının hakkını vermiştir.Yozgat'a yerleşen Tatarlar, Atatürk'ün şu sözlerine uygun düşmektedir. "SANATSIZ KALAN BİR MİLLETİN HAYAT DAMARLARINDAN BİRİ KOPMUŞ DEMEKTİR. " Yozgat'ın sanatsal gelişiminde çevreye örnek olmuşlardır.Toprakları yoktur ama,kimseye el açmadan alınterinin ekmeklerini yemişlerdir.Onurlu duruşları ile Yozgat'a katmadeğer kazandırmıştır.Hele hele rahmetli olmuş bu güzel ustaları hatırlatmaları takdire şayan,her türlü övgüye mazhardır.Onları saygıyla,rahmetle anıyor,saygılar sunuyoruz.Mesleğin inceliklerini bilen dürüst çalışan bu ustalarımızı alkışlıyoruz. İsmail Bey Tatarların " MR " nı çekmiş iyi bir iş başarmıştır. Güzel bir sofrada ki leziz yemekler tadında sunmuştur.
Mehmet Ali Çakır
27.01.2023 08:30:51İsmail Hakkı Bey, Yozgat’ın geçmişine ışık tutacak bir pencere açmış. Çoğumuzun bilmediği, niçin Develik, niçin Tatar Mahallesi denildiğini bilmediğimiz mahalle ve insanları hakkında bilgi sahibi olduk. Tatar adetleri ile ilgili yeni bilgiler de paylaşılırsa faydalı olur kanaatindeyim. Konuyu gazetesinde gündeme taşıyan Osman Hakan Kiracı Bey’e de teşekkür ederim.
İsmail Hakkı ÖZKOL
22.01.2023 17:32:47Saygıdeğer OSMAN Bey ; Geçmişte emek ve özveri ile sanatını icra eden TATAR sanatkarları sizin aracılığınızla anarken, onların şimdilerde yaşayan çocuklarını, torunlarını heyecanla gururlandırdınız. Bizleri bayram havası ile yakınlaştırıp ve yaşattığınız için size Yozgatlı Tatarlar adına teşekkür ederim.Ettiğimiz teşekkürün bir teşekkürden kat kat fazlası olduğunu bilmeniz dileğiyle
Murat Akyol
21.01.2023 18:23:11Bu güzel çalışma için çok teşekkür ediyorum. Ne kadar değerli bilgiler.Emeğinize sağlık.
Yurdanur
21.01.2023 13:33:47Yozgat’a yerleşen Tatarlar halkında çok öğreticiye güzel kaleme alınmış yazı. İsmail Hakkı Özkök’ün ellerine sağlık Tebrikler
Şükrü Öcek
21.01.2023 05:51:09Bu bilgilerin çogunu cocuklugumda dedemden dinleyen biri olarak yaşayan biri olarak tatar mahallesinin ilk Türk gelini babaannem rahmetli Sebahat Öcek ve karisörcü dedem Şükrü Öcek ve Babam rahmetli Ali Öcek ruhları şad olsun... Ama ha bide has Akay olarak etle rakı tatarın hakkı dır ama erkekler erken gitti beya😢
Şükrü OKTAZE
20.01.2023 20:29:07Harika bir düzenleme ve tanıtım olmuş emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım
Alp Giray BAHÇELİ
20.01.2023 16:32:27Adıgüzel ustanın asıl adı Ali BAHÇELİ'dir. En küçük oğlu İbrahim BAHÇELİ, 42 yıl Yozgat'ın bazı köylerinde ve merkezinde sınıf öğretmenliği yapmış ve birçok nesilin yetişmesine katkı sağlayarak emekli olmuştur. Yazıda da adı geçen en büyük oğlu Yüksel BAHÇELİ sadece kaynakçı değil aynı zamanda oymacı, işlemeci ve demir ustasıdır. Büyük atalarımızın bize aktardıklarına göre; 20 küsür yıl kadar Köstence'de ikamet etmişlerdir. Daha sonra şehr-i mineye ulaşmışlar ve ana yurdun 4 bir yanına dağılmışlardır. Tatarlığımızla gurur duymakla beraber; çok da eski olmayan 18 mayıs 1944'deki rus soykırımını maalesef acı hatıralarla anıyoruz ve şehitlerimize rahmet diliyoruz. Göç eden bir tatar ferdi olarak bu yazının yayımlanmasında emeği geçenlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum. 20 Ocak 2023, İZMİR
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
19.01.2023 08:38:48Ben de bu güzel yazıya biraz renk katmak için İstanbul Ataköy de komşumuz ve dostumuz olan Tatar bir ağabeyimiz den aldığım bir dörtlüğü ilave etmek istedim. Ay başında maaşını alan Tatar eve dönerken kasaba ve tekel bayiine uğrar "Etle rakı Tatarın hakkı" dermiş. Aysonuna doğru maaş tükenince de kuru yemişçiye uğrar "Leblebi şarap Tatarın hali harap" dermiş. Tüm Tatar hemşerilerimize Kuşadasından selamlar saygılar.