Şamanlık çağı Türk mitolojisi, yazla kışın gelişini iki tanrının mücadelesi olarak öyküleştirmiştir. Birine Yaz Tanrısı ötekine Kış Tanrısı denilen iki Tanrı varmış. Bunlar birbirleriyle sürekli mücadele edermiş. Bir müddet biri kazanırmış savaşı bir müddet diğeri. Yaz Tanrısı kazanınca yaz gelirmiş yeryüzüne, Kış Tanrısı kazanınca kış.
O çağın inancına göre, Cemrelerin düştüğü, karların eridiği, kardelen, öksüzoğlan, çiğdem, nevruz gibi çiçeklerin çıktığı, turna, leylek gibi göçmen kuşların döndüğü bu günler Yaz Tanrısı’nın savaşı kazandığını gösteriyormuş. İnsanoğlu göçmen kuşlara, ilk açan çiçeklere bunun için ilgi duymuş, onları törenlerinin, inançlarının baş köşelerine yerleştirmiştir.
Yozgat’ta Yaz Tanrısı- Kış Tanrısı mitolojisi anlatılmaz ama ilk baharın gelişi, Mart Dokuzu’ndan sonra sarı çiğdemlerin tarlaları kaplamasından anlaşılır ve bu belirleme, çocukların düzenleyip yönettikleri bir törene dönüşür: Çiğdem Pilavı.
Köyün/ mahallenin henüz delikanlılık çağına gelmemiş, bıyıkları terlememiş çocukları ellerine kösküç dedikleri değnekleri, omuzlarında topladıkları çiğdemleri dolduracakları bez çantaları ile kırlara çıkarlar. Bu işin adı çiğdem sökmektir.
Köye/mahalleye dönünce sökülen çiğdemler kızların da katıldığı bir ortamda özenle bir araya getirilir. Büyük bir iğde dalına aynı özenle yerleştirilir. İğde dalları dikenli olduğu için çiğdemleri soğanlarından dallara tutturmak için uygundur. Çocukların ellerinde dolaştırdıkları kuru iğde dalları adeta sarı sarı çiçekler açmış canlanmış, meyveye durmuştur. Güçlü kuvvetli sözlü sohbetli çocuklar bu iğde dallarını alırlar ve ev ev sokak sokak dolaşarak, bulgur, yağ ve ekmek isterler. Çocuklar, ellerinde çiğdem dalları, dillerinde çiğdem tekerlemeleri ve koro halindeki haykırışları, sevinç çığlıkları ile tam bir seyirlik oyun yaratırlar köylü/mahalleli için.
Çiğdem çigdem çiçecik
Emmim oğlu küçecik
Yağ verenin oğlu olsun
Bulgur verinin kızı olsun
Hiç vermeyen çatlasın ölsün
Şeklindeki tekerlemeler söylenerek ev ev dolaşılır. Oğlan isteyen yağ verir, kız isteyen bulgur. Böylece bütün köy/mahalle dolaşılır. Elde edilen bulgur ve yağdan pilav yapılır. Pilavın soğanları çiğdem soğanlarıdır, çiğdem çiçekleri de pilava katılır. Çocukların başlattığı, yönettiği ve sonuçlandırdığı bu güne büyükler de katılır, çiğdem pilavı yerler.
Baharın gelişinin, baharla birlikte yeni yılın gelişinin çocuklar tarafından kutlanması ve bunun çiğdem pilavı şeklinde bolluk, bereket ve ortak sevince dönüştürülmesi son derece önemli ve yorumlanması gereken bir kültür olayı.
Öğrencilerimizle yaptığımız derlemelere dayalı olarak hazırladığımız 2005 Yılında Türkiye’de Yaşayan Geleneksel Kutlamalar kitabında Yozgat’ta hala bu geleneğin sürdüğü köyler bulunduğunu öğrendik. Çorum, Samsun gibi şehirlerde de yaşadığını biliyorum.
Dünya kültürüne katacak ne kadar otantik, özgün kültür konularımız var ve biz bunları bilmiyoruz, unutuyoruz, geleceğe aktarma yol ve yöntemlerini öğrenemiyoruz. Kültür, bilim ve sanat oluşturucular bu değerlerin elinden tutmuyor. Yazık! Fakirliğin parayla ölçüldüğü bir çağdayız, kültür fakirliğinden kimse söz etmiyor.
Tarih : 28.03.2006
O çağın inancına göre, Cemrelerin düştüğü, karların eridiği, kardelen, öksüzoğlan, çiğdem, nevruz gibi çiçeklerin çıktığı, turna, leylek gibi göçmen kuşların döndüğü bu günler Yaz Tanrısı’nın savaşı kazandığını gösteriyormuş. İnsanoğlu göçmen kuşlara, ilk açan çiçeklere bunun için ilgi duymuş, onları törenlerinin, inançlarının baş köşelerine yerleştirmiştir.
Yozgat’ta Yaz Tanrısı- Kış Tanrısı mitolojisi anlatılmaz ama ilk baharın gelişi, Mart Dokuzu’ndan sonra sarı çiğdemlerin tarlaları kaplamasından anlaşılır ve bu belirleme, çocukların düzenleyip yönettikleri bir törene dönüşür: Çiğdem Pilavı.
Köyün/ mahallenin henüz delikanlılık çağına gelmemiş, bıyıkları terlememiş çocukları ellerine kösküç dedikleri değnekleri, omuzlarında topladıkları çiğdemleri dolduracakları bez çantaları ile kırlara çıkarlar. Bu işin adı çiğdem sökmektir.
Köye/mahalleye dönünce sökülen çiğdemler kızların da katıldığı bir ortamda özenle bir araya getirilir. Büyük bir iğde dalına aynı özenle yerleştirilir. İğde dalları dikenli olduğu için çiğdemleri soğanlarından dallara tutturmak için uygundur. Çocukların ellerinde dolaştırdıkları kuru iğde dalları adeta sarı sarı çiçekler açmış canlanmış, meyveye durmuştur. Güçlü kuvvetli sözlü sohbetli çocuklar bu iğde dallarını alırlar ve ev ev sokak sokak dolaşarak, bulgur, yağ ve ekmek isterler. Çocuklar, ellerinde çiğdem dalları, dillerinde çiğdem tekerlemeleri ve koro halindeki haykırışları, sevinç çığlıkları ile tam bir seyirlik oyun yaratırlar köylü/mahalleli için.
Çiğdem çigdem çiçecik
Emmim oğlu küçecik
Yağ verenin oğlu olsun
Bulgur verinin kızı olsun
Hiç vermeyen çatlasın ölsün
Şeklindeki tekerlemeler söylenerek ev ev dolaşılır. Oğlan isteyen yağ verir, kız isteyen bulgur. Böylece bütün köy/mahalle dolaşılır. Elde edilen bulgur ve yağdan pilav yapılır. Pilavın soğanları çiğdem soğanlarıdır, çiğdem çiçekleri de pilava katılır. Çocukların başlattığı, yönettiği ve sonuçlandırdığı bu güne büyükler de katılır, çiğdem pilavı yerler.
Baharın gelişinin, baharla birlikte yeni yılın gelişinin çocuklar tarafından kutlanması ve bunun çiğdem pilavı şeklinde bolluk, bereket ve ortak sevince dönüştürülmesi son derece önemli ve yorumlanması gereken bir kültür olayı.
Öğrencilerimizle yaptığımız derlemelere dayalı olarak hazırladığımız 2005 Yılında Türkiye’de Yaşayan Geleneksel Kutlamalar kitabında Yozgat’ta hala bu geleneğin sürdüğü köyler bulunduğunu öğrendik. Çorum, Samsun gibi şehirlerde de yaşadığını biliyorum.
Dünya kültürüne katacak ne kadar otantik, özgün kültür konularımız var ve biz bunları bilmiyoruz, unutuyoruz, geleceğe aktarma yol ve yöntemlerini öğrenemiyoruz. Kültür, bilim ve sanat oluşturucular bu değerlerin elinden tutmuyor. Yazık! Fakirliğin parayla ölçüldüğü bir çağdayız, kültür fakirliğinden kimse söz etmiyor.
Tarih : 28.03.2006
28.03.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ