Yozgat, toprağın bir araç yardımıyla kazıldığı ve içine tahıl tohumlarının atıldığı ilk tarım devriminin “ekinci” insanlarının yerleştiği, ilk dünya köylerinin kurulduğu yerlerden biridir. Dünyanın köy haritası aynı zamanda düzenli tarım haritasıdır ve bu bölge sanıldığı kadar geniş değildir. Dünya köyleri, Ortadoğu, Avrupa, Orta ve Uzak Asya, Kuzey ve Orta Afrika bir de Orta ve Güney Amerika bölgelerinde yer almaktadır. Bu köyler bölgesi dünyanın belki dörtte belki de beşte birini oluşturmaktadır. Bu bölge aynı zamanda dünya uygarlık tarihinin bugün bilinen hikayesini de yaratmıştır. Belli başlı dinler, mitolojiler, buluşlar, keşifler ve dolayısıyla büyük savaşlar ve buna bağlı büyük yıkımlar bu bölgede ortaya çıkmıştır. Yozgat’ın tarihi bu dünya köyler bölgesinin tarihi ile koşut ve yaşıttır.
Yozgat’ın toprak altı kat kat uygarlıklarla doludur: Sümer, Hitit, Selçuklu, Osmanlı... ve bunların arasında veya öncesinde ortaya çıkmış, bölgeyi etkisi altına almış, uygarlıklar bırakmış daha nice bilinen-bilinmeyen topluluk. Yozgat’ın daha kazılmayı bekleyen onlarca höyüğü, dünya köyler bölgesinin bu önemli yerel alanının esrarını koruduğunu göstermektedir.
Yaygın kabul ve teorilere göre Malazgirt savaşı sonrasında bu eksi “ekinci” köyleri ve köylüleri ötekileştirerek bölgeyi bir “bozkır” gibi algılayarak “Sefa istersen kon göç, cefa istersen ek biç” diyen Türkmenler, kısa sürede bu coğrafyanın on bin yıllık köy deneyimine teslim olmuş, yerleşmiş, Çandır’da, Çayıralan’da, başta Emirçi Sultan olmak üzere tekkelerin etrafında tarıma başlamıştır.
On bin yıl önce toprakla tohumu bir uygarlık başlangıcı olarak buluşturanların tarım devrimi, son bin yıl içinde Anadolu’ya gelen Türkleri de köylüleştirmiştir. Dünya tarım devriminin ikincisi Anadolu tamamen Türklerin elinde iken gerçekleşmiştir. Bu yeni devrimi, tarımsal üretim alanında insanın veya bir hayvanın gücüne dayanan tarım tekniklerinin yerini motor gücüne bırakması olarak özetleyebiliriz. Tarımdaki bu inanılmaz devrimin kuşkusuz kendine özgü sorunları ve sonuçları olacaktır ama, bir öngörü olarak üzerinde durulması gereken herhalde “üretim patlaması” olmalıdır. Yani, son bin yılında Türklerin elinde olan on bin yıllık Anadolu tarım birikiminin endüstri devriminin yarattığı imkanlarla yeni ve güçlü bir döneme girmesi doğal bir beklentidir.
Ancak Yozgat köyleri ile ilgili istatistikler ve alana dayalı gözlemler böyle görünmüyor. Tarımın motorize olmasıyla birlikte, insan gücüne duyulan ihtiyacın azalmasına bağlı olarak bölgedeki köylü nüfusun azalması ve tarımsal amaçla kullanılan hayvan sayısının azalması doğal bir sonuç iken, tarımsal üretimin düşmesi, tarım devriminin amaç ve ilkelerine uygun düşmemektedir.
Kara sabanla bir çift öküzün ektiği (Latince’den gelen şekliyle kültüve ettiği) toprakların bugün kıraç olması, tamamen insan gücü kullanılarak bel adı verilen araçla tarıma açılan bağların bugün bozulmuş olması, köylüyle göçebeyi, tarımla hayvancılığı uzlaştıran, ekinsel üretimi hayvan tarımı ile dengeleyen koyun sürülerinin önce yaylalardan sonra köylerden çekilirken yerini modern hayvan çiftliklerinin alamaması, dünya köyler bölgesinin yaşadığı ikinci tarım devrimimin pozitif sonuçlarının Yozgat’a yansımadığını göstermektedir.
Köyleri süratle boşaltan Türk insanı, üretim niteliği olmayan “hizmet” sektörlerinde alt veya ara eleman olmaktadır. On bin yıllık tarımsal deneyimin son bin yıllık sahipleri, batan bu deneyimi reddederek hizmet sektörüne kaymaktadır. Bu deneyimi unutmak veya gelecek kuşaklara beceri olarak aktaramamak aynı zamanda üretmeyi bilmeyen eğitimsiz ve üretenlere bağlı kuşaklar yetiştirmek demektir. Diğer yandan, dağınık köyler, bağımsız üretim biçimleri, merkezden kolay kontrol edilemez ve merkezin tüketim alışkanlığını yansıtan marketlere mecbur olmayan yerleşimler, topyekün ulus savunmasında belki de demir çelik sanayinden daha etkili bir korunma veya direnme aracıdır.
Yozgat, -elbette Türkiye’nin büyük bir bölümü ile birlikte- ikinci tarım devriminde neyi “ıskaladığını” tartışmaya açmalıdır.
alpay
11.11.2009 20:54:00yozgat,türkiyenin ikinci tarım devrinde çok şeyi ıskalamıştır.bunun fakında degildir maalesef..