Türk dilinin Kıpçak kolunda Kartal’a, Bürküt denir. Kartalın Türk mitolojisindeki gücü, etkisi ve yeri tartışılmazdır.
Tibet’i de milletimizin ve kültürümüzün doğduğu geniş steplerin Altay ve Tanrı dağları gibi mitolojimizin görkemli kartallarının yalçın kayalıkları olarak hayal ediyorum.
Belki bu hayal ile denilebilir ki Kartal Tibet, ismiyle ve soy ismiyle müsemma bir sanat insanı olarak rol aldığı veya rol verdiği her sanat eseriyle kültürümüzü ve coğrafyamızı kucaklayarak gönüllere dokundu.
Karaoğlan olarak büyük bozkırda, Tarkan olarak Atilla coğrafyasında olup biteni beyaz perdeye yansıttı; oraları ve oralardaki unutulmuş hayatları günümüze aktardı; bu yolla tarihi genç kuşaklara sevdirdi.
Çizginin Suat Yalaz ve Sezgin Burak gibi iki devinin hayalleri, onunla can buldu, dile geldi, beyaz perdede milyonlarla buluştu.
Onun oyunculuk, senaristlik ve yönetmelik kültüründe mitolojinin kutsalları, motifleri ve alpları kadar uzak yakın tarihin bilindik bilinmedik kahramanları da kendilerine yer buldu.
Karaoğlan ve Tarkan serilerinin dışında yüzlerce tarihî, sosyal ve kültürel şahsiyet, konu veya mesele onun duyarlı ve dikkatli yorumuyla beyaz perdeye yansıdı.
Kemal Sunal'ın şahsında klasikleşen Şaban serisiyle günümüz insanına farklı açılardan ayna tuttu.
Belki de asıl önemlisi, Türk sinemasının 1970'li yılların azgın terör ortamında havlu attığı, "parçacı" sinema salonlarına teslim olduğu bir karanlık dönemde bütün gücüyle evrensel dile sahip nitelikli ve millî sinemayı ayakta tutmak için büyük bir mücadele verdi ve bana göre çok şeyi başardı.
Onun oyunculuğu, senaristliği, yönetmenliği ve sinemaya katkıları elbette sanat ve kültür eleştirmenleri ve konuyla ilgili akademisyenler tarafından daha iyi değerlendirilecektir.
Ben bir yönüyle Karal Tibet’in kaybını Cüneyt Arkın ve Serdar Gökhan ile birlikte yüzlerini tarihe dönen ve sinemada fark yaratan “üç alp”tan birinin kaybı olarak görüyorum. Diğer ikisine Allah'tan sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Yaptıklarıyla övünmeyen, öldükten sonra "beni sade bir törenle uğurlayın" diye vasiyet eden bu büyük sanat insanına Türk milleti olarak minnettar olduğumuzu düşünüyorum.
