Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

KOLONYA GELENEĞİ

Kolonya ve şeker, Türk kültürünün ve misafirperverliğinin sembollerinden biridir.

Her türlü ikram ve iltifat onunla başlar. Her bayramın hummalı alışveriş telaşının ve listesinin başında onlar olur.

"Bir maniniz yoksa akşam size geleceğiz" denildiğinde, ihtiyaçlar için ilk kontrol edilen onlardır. "Kızım, oğlum misafirlerimize kolonya tut" "veya "kolonya dök" yumuşu kim bir kaç milyon defa buyrulmuştur evlerde?

Yazın hararet bassa kolonyaya sarılırız, ev güzel koksun diye kışın soba, kalorifer üstüne damlatırız.

Bayılsak, etrafımızdakiler hemen kolonya arayışına girer, ilk yardımı ondan alırız.

Hasta ziyaretine kolonya götürür, taziye evinde kolonya ikramı ile karşılanırız.

Ofisimize gelen misafire çaydan, kahveden önce mutlaka kolonya, sonra şeker veya çikolata ikram ederiz.

Özel arabamızın torpido gözünde bulunma ihtimali de yadırganmamalıdır.

Kolonya, parfümden önce erkeklerin tıraş sonrası keyfiydi, evde veya berberde tıraş sonrası kolonya sürülmemesi ciddi bir eksiklik olarak görülürdü.

Lokantacı, kasap, manav, mobilyacı, terzi veya bakkal olmamız fark etmez, selam verip hâl hatır sorana, sandalyemize oturana önce kolonya ikram ederiz. Yemek yemişse çıkarken de kolonyasız göndermeyiz.

Biz ikram etmesek de kolonya tezgâhın, masanın üstünde, görünür bir yerlerde ve herkesin hizmetine zaten hazırdır.

Kimi markadır, meşhurdur ve pahalıdır, kimi şu çiçeğin veya bu bitkinin kokusudur, kiminin yanında akide şekeri vardır, kimine lüks çikolatalar eşlik edebilir.

Rağbetten düştükçe pek çok marka ve pek çok türü ne yazık ki kayboldu. Şimdi onları sayacak olsam onlarca markayı ve türü buraya yazmam gerekir.

Şehirler arası yolculuğa çıkarsınız, muavinin ilk ikramı kolonya ve şekerdir. Umumi tuvaletler bile müşterilerini kolonya ikram etmeden göndermez.

Şeker toplayan çocuğa, evimize gelen işçiye, konuya komşuya her kim ile evde, ofiste, dükkanda temas kursak "merhaba" demenin bir sembolü olarak kolonya ikram ederiz.

Kendisinin son zamanlarda "kolonyalı mendil" şeklinde modernite ile uzlaşma girişimi de yok değildir.

Kolonya da, kahve gibi, çay gibi bir kaç yüzyıllık geçmişiyle hayatımıza sonradan girmiştir ama deyim yerindeyse "bir girmiştir, pir girmiştir." Kolonyayı bizim gibi geleneğe ve kültüre dönüştüren başka bir millet var mı acaba?

Öyle ki kimi markalar ve kimi şehirler bu konuda başı çekmiş, kimi limon, kimi safran, kimi lavanta, kimi tütün, kimi de çay kolonyasıyla tanınmıştır.

Modern zamanlarda bu gelenek, yeni kentte biraz ötelenmeye, unutulmaya ve hatta ayıplanmaya başlanmıştı. Köylülük, eski kültür, gereksiz şey denilerek pek çoğumuz bu ikramı ya kerhen kabul ediyor ya da "benim alerjim var" bahanesiyle reddediyorduk.

Şimdi bakıyorum da bu günlerde "hijyen"den söz eden her anlı şanlı, ünlü sanlı kimseler, Türk kültüründeki bu geleneğe gönderme yapıyorlar, rahmetli annem gibi konuşuyorlar.

Kıssadan hisse: Aşırı modernist tutumlarla geleneği, insanımızın deneyimini bir çırpına "geri", "köylü", "eski" diye ötelememek, örselememek gerekiyor. Bakın gün oluyor, dün burun kıvırdığınıza bugün "çok iyi bir gelenek" diyerek burnunuzu uzatmak zorunda kalabiliyoruz.

 

 

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ