Türk kültürünün dünya çapında anıtsal eseri Dede Korkut Kitabı, içinde bulunan ve “boy” adı verilen on iki ayrı hikayede Oğuz boylarının yaşadığı savaşları, mağlubiyetleri, zaferleri, iç anlaşmazlıkları, alınganlıkları, küskünlükleri, yanlış anlamaları ve bunun sonunda birbirlerine zarar vermelerini “ozanlık sanatı”nın bütün dil ve gösterim ustalığı içinde günümüze nakleder.
Bu kitaptaki on iki hikayenin sonuncusu “Dış Oğuz’un İç Oğuz’a Asi Olup Beyrek’in Öldüğü Boyu Beyan Eder Hanım Hey…” adını taşır. Bu hikayede, İç Oğuz’dan gelen, ancak bütün boyların beylerbeyi olan Salur Kazan, büyük bir şölen verir. Haber mi gitmez, haber gönderilme biçimini Dış Oğuz boylarımı mı beğenmez, sonuç olarak şölene Dış Oğuz gelmez. “Salur Kazan bizi şölene çağırmadı öyleyse bize düşmanlığı var.” diye düşünürler. İç Oğuz da şölene gelmedikleri için Dış Oğuz’a kırılır. Bu kırgınlık zamanla büyür. Salur Kazan’ın dayısı Dış Oğuz’un Beyi Aruz Koca, Oğuz boylarının yiğitler yiğidi, Oğuz boylarının yüzü peçeli dolaşan dört tane yüz güzelinden biri olan Bamsı Beyrek’i yanına çağırır ve “Biz İç Oğuz’a asi olduk sen de bize katıl der”, o da “Salur Kazan’a isyan etmem, size katılmam” der, bunun üzerine öfkeye kapılan Aruz Koca, Beyrek’e saldırır ve öldürür. İç Oğuz, Dış Oğuz’un bu isyanını bastırmak ve suçunu cezalandırmak üzere ordu kurar, Dış Oğuz yenilir, Aruz Koca öldürülür. Oğuz Boyları Beyrek ve Aruz Koca gibi iki yiğitten olur. Daha sonra ortalık durulur mu, birbirlerine karşı kırılan güvenleri tazelenir mi, husumet dostluğa çevrilir mi bilinmez. Çünkü hikaye bundan sonrasını anlatmıyor.
Dede Korkut Boyları orada dura dursun biz haberi Nida Tüfekçi boyundan verelim. Dedem Korkut soylamış… Başına türlü iş de gelse, yüz defa bin defa canı da yansa Oğuz milleti uslanmaz imiş. Oğuz’un Bozok Yaylalarından Nida Tüfekçi derler bir er ozan kopmuş. Bu ozan, Bozok yaylalarının ne kadar türküsü varsa derlemiş toplamış TRT repertuarına kazandırmış. Bununla yetinmemiş Türkiye’yi dolaşmış, Oğuz’un yitip giden güzelim türkülerine ses olmuş, saz olmuş, bunlar “Yurttan Sesler”dir demiş, onlara ölümsüzlük suyu içirmiş. Gelimli gidimli dünya son ucu ölümlü dünya. Ecel aldı yer gizledi. Fani dünya kime kaldı. Günü gelmiş, vakti dolmuş o da uçmağa durmuş. Bütün Oğuz ilerinde ve özellikle Bozok yaylalarında onun ünü sanı duyulmuş, tarzı, tavrı, sesi, sedası yeni ozanların ilham kaynağı olmuş.
Yetkili, sorumlu Oğuz Beyleri toplanmış, “bu yahşi yiğide, bu güzel ozana bir teşekkür edelim, gelecek nesiller de onu tanısın iftihar etsin” diyerek, kendi çağlarının lisanında şükranlarını ifade etmek istemişler. Bozok Yaylasının Yozgat denen yahşi şehrine doğup büyüdüğü yerdir diye onun bir heykeline dikmişler.
Ey ulular, erenler, ey er cilasunlar, yiğitler, ey ağ pürçekli analar, ey kırk belikli ince belli kızlar, ey ağ sakallı babalar işte ne olmuşsa o zaman olmuş. Kimi demiş ben bu heykelin alışına çağrılmadım, kimi demiş ben niye baş köşede değilim, kimi demiş benden gayrisi öne çıkmasın, kimi demiş beylikte geleceğim buna bağlı, kimi demiş bana kara koyun yahnisi verdiler, kimi demiş hüner bendedir onda değil. Hasılı kimi onu demiş kimi bunu. Kim haklı kim haksız ne önemi var? Sonunda yeniçeri misali “kazanlar kalkmış”. Ortalık toz duman olmuş. Kırgınlık olmuş, küskünlük olmuş. Ozanın ruhu azap duymuş.Yozgat’ın geleceği zarar görmüş.
Dedem Korkut gelmiş boy boylamış soy soylamış. Ulu ozan uçmağında rahat uyusun demiş. Ulu ozanın soyundan gelenler onun türkülerini dinlesin demiş. Ocağınıza bunçılayın ozan gelsin demiş. Ocağınıza böyle ozanın kadrin bilen oğullar gelsin demiş. Aruz Koca’nın hikayesini anlatırım yüzyıllardır bir yol beni dinleseniz, ders alsanız demiş. Tanrı Oğuz’u alınganlıktan, küçük çıkar hesaplarından, iç kargaşalardan korusun hanım hey demiş.
NOT:
Kaymakam Kemal Bey Anıtı’nın bu dönemde açılması, tarihe düşülmüş büyük bir nottur. Bu açılaşa Türkiye Cumhuriyeti damgası vurulmalıydı bana göre. Bu damga yöresel, ulusal veya bölgesel değil, küresel bir damga olmalıydı. Eğer bu konudaki tezlerimize inanıyorsak ve arkasındaysak
Tarih : 05.10.2005
Bu kitaptaki on iki hikayenin sonuncusu “Dış Oğuz’un İç Oğuz’a Asi Olup Beyrek’in Öldüğü Boyu Beyan Eder Hanım Hey…” adını taşır. Bu hikayede, İç Oğuz’dan gelen, ancak bütün boyların beylerbeyi olan Salur Kazan, büyük bir şölen verir. Haber mi gitmez, haber gönderilme biçimini Dış Oğuz boylarımı mı beğenmez, sonuç olarak şölene Dış Oğuz gelmez. “Salur Kazan bizi şölene çağırmadı öyleyse bize düşmanlığı var.” diye düşünürler. İç Oğuz da şölene gelmedikleri için Dış Oğuz’a kırılır. Bu kırgınlık zamanla büyür. Salur Kazan’ın dayısı Dış Oğuz’un Beyi Aruz Koca, Oğuz boylarının yiğitler yiğidi, Oğuz boylarının yüzü peçeli dolaşan dört tane yüz güzelinden biri olan Bamsı Beyrek’i yanına çağırır ve “Biz İç Oğuz’a asi olduk sen de bize katıl der”, o da “Salur Kazan’a isyan etmem, size katılmam” der, bunun üzerine öfkeye kapılan Aruz Koca, Beyrek’e saldırır ve öldürür. İç Oğuz, Dış Oğuz’un bu isyanını bastırmak ve suçunu cezalandırmak üzere ordu kurar, Dış Oğuz yenilir, Aruz Koca öldürülür. Oğuz Boyları Beyrek ve Aruz Koca gibi iki yiğitten olur. Daha sonra ortalık durulur mu, birbirlerine karşı kırılan güvenleri tazelenir mi, husumet dostluğa çevrilir mi bilinmez. Çünkü hikaye bundan sonrasını anlatmıyor.
Dede Korkut Boyları orada dura dursun biz haberi Nida Tüfekçi boyundan verelim. Dedem Korkut soylamış… Başına türlü iş de gelse, yüz defa bin defa canı da yansa Oğuz milleti uslanmaz imiş. Oğuz’un Bozok Yaylalarından Nida Tüfekçi derler bir er ozan kopmuş. Bu ozan, Bozok yaylalarının ne kadar türküsü varsa derlemiş toplamış TRT repertuarına kazandırmış. Bununla yetinmemiş Türkiye’yi dolaşmış, Oğuz’un yitip giden güzelim türkülerine ses olmuş, saz olmuş, bunlar “Yurttan Sesler”dir demiş, onlara ölümsüzlük suyu içirmiş. Gelimli gidimli dünya son ucu ölümlü dünya. Ecel aldı yer gizledi. Fani dünya kime kaldı. Günü gelmiş, vakti dolmuş o da uçmağa durmuş. Bütün Oğuz ilerinde ve özellikle Bozok yaylalarında onun ünü sanı duyulmuş, tarzı, tavrı, sesi, sedası yeni ozanların ilham kaynağı olmuş.
Yetkili, sorumlu Oğuz Beyleri toplanmış, “bu yahşi yiğide, bu güzel ozana bir teşekkür edelim, gelecek nesiller de onu tanısın iftihar etsin” diyerek, kendi çağlarının lisanında şükranlarını ifade etmek istemişler. Bozok Yaylasının Yozgat denen yahşi şehrine doğup büyüdüğü yerdir diye onun bir heykeline dikmişler.
Ey ulular, erenler, ey er cilasunlar, yiğitler, ey ağ pürçekli analar, ey kırk belikli ince belli kızlar, ey ağ sakallı babalar işte ne olmuşsa o zaman olmuş. Kimi demiş ben bu heykelin alışına çağrılmadım, kimi demiş ben niye baş köşede değilim, kimi demiş benden gayrisi öne çıkmasın, kimi demiş beylikte geleceğim buna bağlı, kimi demiş bana kara koyun yahnisi verdiler, kimi demiş hüner bendedir onda değil. Hasılı kimi onu demiş kimi bunu. Kim haklı kim haksız ne önemi var? Sonunda yeniçeri misali “kazanlar kalkmış”. Ortalık toz duman olmuş. Kırgınlık olmuş, küskünlük olmuş. Ozanın ruhu azap duymuş.Yozgat’ın geleceği zarar görmüş.
Dedem Korkut gelmiş boy boylamış soy soylamış. Ulu ozan uçmağında rahat uyusun demiş. Ulu ozanın soyundan gelenler onun türkülerini dinlesin demiş. Ocağınıza bunçılayın ozan gelsin demiş. Ocağınıza böyle ozanın kadrin bilen oğullar gelsin demiş. Aruz Koca’nın hikayesini anlatırım yüzyıllardır bir yol beni dinleseniz, ders alsanız demiş. Tanrı Oğuz’u alınganlıktan, küçük çıkar hesaplarından, iç kargaşalardan korusun hanım hey demiş.
NOT:
Kaymakam Kemal Bey Anıtı’nın bu dönemde açılması, tarihe düşülmüş büyük bir nottur. Bu açılaşa Türkiye Cumhuriyeti damgası vurulmalıydı bana göre. Bu damga yöresel, ulusal veya bölgesel değil, küresel bir damga olmalıydı. Eğer bu konudaki tezlerimize inanıyorsak ve arkasındaysak
Tarih : 05.10.2005
05.10.2005
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ