Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Sarıkaya kaplıcaları

Sarıkaya, 1960’lı yıllarda ilçe oldu. Daha önce Boğazlıyan’a bağlı bir bucak idi. O dönemde bucaklar (nahiye veya kasaba), Bucak Müdürü denilen Valiliğe bağlı idareciler tarafından yönetilirdi. Bugünkü belde’lerden bu yönüyle ayrılırdı. Bucak olduğu dönemde Sarıkaya’nın adı “Hamam” veya “Hamam Pazarı” idi. Boğazlıyan’a bağlı bucağın şimdiki Aşağı ve Yukarı Sarıkaya köyleri de vardı ve yanılmıyorsam,Bakanlıktan ilçe merkezinin bunlardan biri olması kararı çıkmıştı. Hamam’lılar baskın çıktılar ve ilçe merkezi Sarıkaya adını kullanmak kaydıyla Hamam oldu. Böylece ilçenin adını ve özelliğini Türkiye’ye ve dünyaya duyuracak çok önemli ve köklü bir isim unutulmaya terk edildi. Üstelik, ilçenin dört tarafını saran Aşağı Sarıkaya, Yukarı Sarıkıya, Pınarkaya, Kayapınar gibi benzer isimlerin arasında kimliksizleşti.

Hamam adı, Türk hamamı, Roma hamamı gibi tarihsel çağrışımlara sahipti. Ayrıca, herkes bilir ki, 1970’li yıllara kadar, Roma-Bizans dönemine ait olan iki hamam ünitesi vardı ve bunlar halk tarafından kullanılırdı. Biri açık diğeri kapalı bu iki hamamın duvarları mermerdi ve mükemmel sanatsal özellikleriyle binyıllara dayanarak günümüze gelmişti. Bu iki havuzun küçük ve kapalı olanı kadınlar hamamı, büyük ve açık olanı erkekler hamamı olarak kullanılırdı. Bu satırların yazarı, üç-beş yaşındayken ananısın yanında, sekiz-on yaşındayken babasının yanında bu havuzlarda çimmişti. Sarıkaya’nın kültür turizmindeki simgesi olan bu güzelim tarihi yapıları, Belediyemizle Kaymakamlığımızla el ele verip kendi ellerimizle yıktık. Demek ki, o yıllarda henüz “Koruma Kurulları” oluşmamış, henüz altına imzamızı attığımız 1972 Dünya Kültür Mirasını Koruma Sözleşmesi’nin yankısı buralara ulaşmamıştı. Şimdi o iki tarihi yapıdan geriye, dibinde abdest musluklarının yer aldığı bir duvar kaldı.

Geçen geçti, olan oldu. Bugünden yarına bakarak Sarıkaya kaplıcalarını kültür ve kaplıca turizminin bir imgesi haline getirmenin yolları aranmalıdır. Bunun ilk adımı, ilçe merkeziyle hiçbir tarihi uyumu ve anlamı olmayan Sarıkaya adını değiştirmek olmalıdır. İçinde “kaplıca” kelimesi bulunan bir isim seçilmelidir. Belki de halka ilçe çapında düzenlenecek bir halk oylamasıyla “Kaplıcakent” “Hamamkent” gibi adlar önerilebilir. İkinci aşamada, ilçe yönetimi, eski resim, fotoğraf ve veya gravürlerden yararlanarak eski hamamın yerinde bir müze açmalı ve “kaplıca” imgesini Sarıkaya adıyla bütünleştirmelidir. Sarıkaya’nın dışarıyla irtibatını sağlayan otobüs firmaları, kaplıca adını veya simgesini kullanma konusunda özendirilmelidir. Televizyon kanallarının “sağlık”, “kültür turizmi” gibi konulara yer veren programların yapımcıları ile iletişim kurarak, Sarıkaya kaplıcalarının tartışılması sağlanmalıdır. İç Anadolu bölgesine gelen turistlerin Sarıkaya’ya uğramasını sağlayacak rehberlik süreçleri oluşturulmalı, turizm kitapçıklarına kaplıcanın dahil edilmesi için çaba harcanmalıdır.

Bütün bunlar yapılırken de Sarıkaya, kaplıca ve konaklama tesisleri bakımından, en azından üç yıldızlı tesislere kavuşmalı ve yatak kapasitesi güçlendirilmelidir. Sarıkaya, tarih, sağlık, kültür ve kongre turizmi açısından bir potansiyel yaratabilir. Sarıkaya, Ankara’ya 300 Km uzaklıkta ve özel araçlarla ortalama 3-3,5 saat mesafededir. Bu mesafe, bugünkü şartlarda, günübirlik olmasa bile, hafta sonu bir gece kalıp dönmek isteyen Ankaralılar için hiç de uzak değildir.

Sarıkaya’nın böyle bir imgesi ve potansiyeli varken, bunun kullanılmamasını açıklamak gerçekten zor. Bütün eksiklerine rağmen mevcut kaplıca imgesinin yaz aylarında ilçeye nasıl bir canlılık getirdiğini görüyoruz. Daha fazlasını istemek ve yapmak, birazcık öngörü ve biraz da hizmet aşkı filan istiyor.

Tarih : 20.11.2008
OKUR YORUMLARI
Kürşat
05.12.2008 21:06:00

hocam,günbegün proğramını izlemedim.izleyenlerin anlattığına göre,hakkaten yozgatı çok güzel anlatmışsın,binlerce teşekkürler.

CEMAYNUR OKUR
30.11.2008 21:00:00

Memleketimin yedi diyarına selam olsun gönülden selam olsun.T.R.T. nin GÜNBEGÜN programında tanıdım sayın ÖCAL OĞUZu. Bir o kadar da YOZGAT doğumlu oluşu nedeniyle duygulandım.Yozgatın tanıtımının olduğu gün bende gurbette olan kardeşim HÜSNÜ ÖZDİLEKin anneme ve tüm annelere ithafen yazmış olduğu ANA şiiriyle konuk oldum.Çok başarılıydınız sizi can kulağı ile dinledim. Meğer bilmediğimiz ne çok güzellikler varmış.Mesela ben ÇİĞDEM şölenlerinden haberdar değildim.Hıdrellez gibi baharın müjdecisi ve insanlar arası dostluğun,paylaşımın,birlikteliğin oluşumunu sağlaması açısından çok büyük anlam içeriyor.Halk bilimcisi olarak her yöreyi aynı titizlikte araştırıp bize sunduğunuz ve bilgilendirdiğiniz için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.SAYGILARIMLA...CEMAYNUR OKUR 30.11.2008

Hicran
29.11.2008 22:47:00

saygıdeğer hocam, geçen gün trt deki proğramda sizi dikkatmle izledim.Yozgattan sizin gibi bir bilim adamının yetişmesi bizi sevindirdi.Yozgat hakkında çok şeyi bilmiyormuşuz.sayende öğrendik.ağzınıza sağlık.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ