Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Tarihi evleri korumak ama nasıl ?

Öncelikle, Tarihi Yozgat Ev ve Konaklarını Koruma ve Yaşatma Derneği (TAYEKDER) adıyla faaliyete geçen Sivil Toplum Kuruluşumuzu (STK) selamlıyorum ve böylesine önemli bir kurumlaşmayı gerçekleştirenleri kutluyorum.
1972 yılında UNESCO tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin de 1983 yılında taraf olduğu “Dünya Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”, duyarsızlıklar nedeniyle yıkılan yakılan bir çok kültürel mirasın korunması yönünde hem hükümetlerarası işbirliği sağlamış hem de yarattığı entelektüel farkındalık ile bireyleri ve toplumları bu mirasların önemi ve korunması yönünde bilinçlendirmişti. 1972 yılında UNESCO’da imzalanan bu sözleşmeden birkaç yıl sonra, Sarıkaya’daki kaplıca tarihini binlerce yıl ötelere götüren iki tarihi yapının “yeni hamam” yapılmak üzere yerle bir edildiğine gündelik hayatı içinde tanık olmuş biri olarak, tarihi yapıları korumada toplumsal duyarlılık ve farkındalığın ne denli önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Yozgat bölgesinin yerleşim tarihi, araştırmaların açıkça gösterdiği gibi, çok eskilere gidiyorsa da kent merkezinin kuruluş hikayesi, buna göre oldukça yenidir. 16. yüzyılda 40-50 haneli küçük bir köy olan Yozgat, Çapanoğulları’nın 18. yüzyılda başlaşan imar faaliyetleriyle 19. yüzyılda önemli bir kültürel ve siyasal güç merkezi haline gelmiştir. Yozgat kent tarihinin bütün korunması gereken yapıları bu süreçte oluşmuştur. Bu nedenle bu tarihi yapılar, Yozgat’ın hem kuruluş hem de büyüme tarihinin canı tanıklarıdırlar ve ne yazık ki bugün sayıları oldukça azalmıştır. Köyünden kasabasına, beldesinden metropolüne bütün Türkiye’de yerleşimin tek seçeneği gibi algılanan “apartmanlaşma” tarihi yapıların da kaderini belirlemiştir ve belirlemeye devam etmektedir.
TAYEKDER, elde kalanların korunması yönünde ele geçen son fırsat olabilir. Bu sivil inisiyatifin başarıya ulaşması için öncelikle halkın büyük bir heyecan ve sorumluluk duygusu kazanması, Bozok Üniversitesi’nin çok farklı koruma ve sürdürme projeleriyle ufuk açması, diğer yandan da Valilik ve Belediye’nin taşın altına ellerini koyması gerekmektedir.
UNESCO’nun 1972 Sözleşmesi, ne yazık ki dünyada genellikle “maddi” kültür mirasının korunmasını hedeflemiş ve uyandırdığı etki ve algı sonucu “maddi olmayan” kültürel mirasın değersizliği gibi bir yanılsama yaratmıştır. Nitekim UNESCO 2003 yılında kabul ettiği Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi ile bu algıları değiştirmiş, gerçekten bir kültür mirasını korumak istiyorsak o mirasın hem maddi hem de manevi boyutunu bir arada düşünmemiz gerektiği yargısını güçlendirmiştir.
Tarihi Yozgat Evleri’nin restorasyonu ve korunması sürecinde UNESCO’nun bu deneyimi iyi özetlenmelidir. Kültürel Miras Koruma Kurulları, restore edilen evin veya konağın “yaşayan ve yaşanan” bir mekan olarak tasarımı konusunda Somut Olmayan Kültürel Mirası bugüne kadar bir kültür değeri olarak tanımlayamamış ve koruma süreçlerine ekleyememiştir. Tarihi Kentler Birliği’nin 250 tarihi kentin çeşitli kademelerdeki yöneticilerinin, görevlilerinin veya sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Tarihi Kent ve Somut Olmayan Kültürel Miras” konulu Kars toplantısına katılmış ve bu konuları tartışmış olmakla elde etmiş olduğum deneyim sonucu, koruma konusunda somut olmayan kültürel mirasın eksikliğinin önemli bir koruma açmazı yarattığını gördüm.
Restore edilen ve korunan her mimarinin bir öyküsü vardır: Bu öykü, orada yaşanan hayatlardır, oradaki kültürdür, oradaki insan ilişkileridir, oradaki beşikten mezara kadar uzanan ama bugün artık bilmediğimiz görmediğimiz ve bu nedenle yokluğunun farkında olmadığımız “somut olmayan kültürel miras” değerleridir. Yapıların korunmasını anlamlı kılan bunlardır. Yozgatlı meşhur şairimiz Hüzni Baba’nın evi yıkılmak üzere, tescil edilmemiş ve koruma altına alınmamış, yarın bu ev ya kendiliğinden yıkılacak ya apartman yapılmak üzere yerle bir edilecek. Bu evin “Yozgat Şair ve Yazarlar Müzesi” yapılmak üzere kamulaştırılması için bu gazetede çok yazdım, çizdim.
Umarım TAYEKDER, bu gibi ev ve konakların tamamının önce koruma altına alınmasında sonra da restore edilip başarılı projelerle “yaşayan kültür” mekanlarına dönüştürülmesinde etkili ve başarılı olur.
Kurban Bayramınız mübarek olsun.

Tarih : 06.12.2008
OKUR YORUMLARI
taha
09.12.2008 22:59:00

hocam,geç oldu ama kusura bakmayın.sizi trtdeki yozgat proğramanızdan dolayı tebrikte geciktim.biz yozgatlıları o gün mutlmu ettiniz.sağolun.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ