Üretim sözcüğü, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde “Belirli faaliyet ve işlemler sonucu yeni bir mal veya hizmet meydana getirme, istihsal, tüketim karşıtı.” olarak tanımlanmaktadır. Bu sözcüğün türetildiği fiil ise üremek ve onun ettirgeni yani yapanı edeni anlamına gelen üretmek. Üretim sözcüğü üretmek fiilinin isimleşmesi. Üretim işinin sonunda ortaya çıkana ise Türkçe’de “ürün” denilir. Türkçedeki bu sözcüklerin öteden beri halk arasında kullanılan Arapça kökenli karşılıkları ise “hasele” kökünden türetiliyor. Yani istihsal, hasılat ve nihayet ürün karşılığı kullanılan “mahsul” sözcükleri, bu köke dayanıyor.
On bin yıllık dünya köy yerleşimi ve deneyiminin önemli topraklarına sahip olan Türkiye’de, ürün ve mahsul kelimeleri daha çok, “tarımsal” alanda kullanılır. Türkçe’de kıtlık üzerine oluşturulan bütün kültür, ürün yani mahsul ile ilgilidir.
Yine on bin yıllık “hayvan evcilleştirme” deneyimine sahip Türk göçer kültüründe üretim, doğurmaya ve çoğalmaya işaret eder. Koyunların kuzuladığı, ilk bahar ayları bu yüzden Anadolu’da “döl döküm ayı” olarak adlandırılır. Hayvanların döl vermeyenine, yani yavrulamayanına “kısır” denilir. Bu kültüre göre kısırlık bir kusurdur. Bu nedenle bugün de gündelik yaşantıda veya politik alanda çok kullanılan “kısır çekişme” deyimi, bir tartışmanın üretimsizliğini vurgulamak için kullanılır.
Kısacası Türkçe’deki “kıt” ve “kısır” sözcükleri, biri başta tahıl olmak üzere yenilebilir bitki tarımında diğeri hayvan yetiştiriciliğinde, “üretimsizliği” anlatır. İnsanlığın sözel kültürel çağında oluşan bu terimler, yazılı ve görsel alanda oluşan “sanayi toplumu”nun, “pazar ekonomisi”nin ve nihayet “küresel ekonomi”nin de dilin diğer olanakları gibi kullanmak zorunda kaldığı sözcüklerdir.
Örneğin politik alanda kullanılan “yeni politikalar üretmek” söz öbeğini ele alalım: Yeni politikalar üretilemiyorsa, akla ilk gelen sözcükler, “kıt” ve “kısır” kavramlarına karşılık gelenlerden seçilir.
Bir akademisyen yazı yazmıyorsa, kitap yayımlamıyorsa “üretim yapmamak”la suçlanır. Bağlı olduğu sistem onu bu yönden eleştirir ve gerekirse cezalandırır.
Örneğin bir yayın evi, yayımladığı kitapları “ürün” olarak sunar.
Fabrikalar, zeytin yağından, kozmetiğe, otomobilden reçele, ayrandan gazoza kadar bütün “tüketime” sunduklarına “ürün” der.
Ürünü üretene “üretici” denilir, üretici ile “tüketici”yi buluşturanlara “aracı”.
Son dönemlerde üretim sözcüğü ilginç bir değişimle “ürünsüz üretim” gibi bir yeni anlam kazandı: “Hizmet üretimi”.
On bin yıllık dünya köy deneyiminin beşiği Anadolu, bu üretim biçimini henüz tanımıyor. Hizmet üreteyim derken, birkaç yıl içinde bakmışsınız “köyün en fazla üreten baş çiftçisi”, topraklarını sattığı zengin “dolar”lının veya “avro”lunun “hizmetçi”si oluvermiş.
Onun için ben, bir “çinik” buğdayı ve ikiz kuzulayan koyunu hâlâ “kıtlığın ve kısırlığın” çaresi olarak görüyorum.
Herkesin tüccar olmaya, herkesin hizmet üretmeye kalktığı bir yerde, doğal olarak üretici ve ürün ortadan kalkar. Ticaretin ve tüketimin devamı için bu sefer ürünler dışardan getirilir.
Son dönemlerde bir “apartman” ve “market” cennetine dönüşen Türkiye’de “ahır” ve “tarla”dan söz etmek “köylülük” olarak tanımlanıp aşağılanır oldu.
Sözün özü, Türkiye’de halkın yeniden tarımsal alandan başlayarak sanayi ve hizmet sektöründe dengeli bir “üretim” ve “ürün” kültürü oluşturması gerekiyor. “Üretici” kıyafetini çıkarana birileri “hizmetçi” üniforması giydirebilir.
Nedense, üretim konusunda Yozgat bana 8-10 yıldır hep bunları düşündürüyor!

Tarih : 30.08.2008
OKUR YORUMLARI
Muttalip TAş
03.09.2008 02:02:00

Sn. M. Öcal Oğuz Beyefendi, Sizinle irtibat kurmak isteyen bir şairim. lutfen e-mail adresinizi bildiriniz. selam ve saygıyla..

Engin
31.08.2008 13:03:00

Hocam, yozgatta maalesef üretim yok,tüketim ve dedikodu üretimi var.Onun için yozgatta üretim hak getire.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ