Bugünkü Sarıkayanın eski adı Hamam idi ve Pazar günleri de hayvan dâhil, her türlü mal ve ürünün alınıp satıldığı bölge pazarı burada kurulduğu için halk arasında Hamam Pazarı olarak da anılırdı.
Sarıkayanın bin yıllar boyunca tükenmez bir kaynak olduğu anlaşılan şifalı termal suyu üzerinde ise, tarihi milattan önceki dönemlere uzanan ve yine Hamam olarak adlandırılan, ılıcası, kaplıcası veya termal havuzları vardı.
Biri küçük ve üstü kapalı diğeri daha büyük ve üstü açık iki ayrı bölümden ve iki ayrı havuzdan oluşan, iki bin yıldan fazla bir geçmişe sahip olan bu tarihî hamam, 1970li yıllara kadar ayaktaydı ve kullanılmaktaydı. Büyük havuzun olduğu bölüm erkekler hamamı, küçük havuzun olduğu yer ise kadınlar hamamı olarak kullanılıyordu. Görkemli ve işlemeli taş ve mermerlerden oluşan duvarlarında yankılanan sesler hâlâ kulaklarımdadır. Zira bu tarihî hamamın üç-beş yaşlarında iken rahmetli annemle kadınlar; biraz büyüyünce rahmetli babamla erkekler bölümünde Ramazan ve Kurban bayramlarında arife suyuna pek çok kez girdiğimi hatırlıyorum.
Türkiyenin betona, çimentoya ve demire âşık olduğu, her eski yapıyı yıkıp yenisini yapmayı gelişme, ilerleme saydığı, tarihî eser ve miras bilincinin yaygınlaşmadığı bir dönemde, bu eser de daha iyisi, daha yenisi yapılacak denilerek bizzat Belediye tarafından yıkıldı ve yerine betonarme yeni hamam yapıldı. Halk eski ve küçük olan hamamdan kendilerini kurtardığı için Belediyeye ve bu projeye öncülük edenlere teşekkür etti. Eski hamamın kalıntıları ise taş toprak altında kaybolup, unutulup gitti.
Gel zaman git zaman, dünyada yaygın olan tarihî eserleri koruma ve mirasa sahip çıkma bilinci Sarıkayaya da ulaştı. UNESCOnun 1972 yılında kabul edilen Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşmeye bağlı olarak ilan edilen Dünya Miras Listesine girmek, bu listenin yarattığı saygınlık ve tanınırlıktan istifade etmek her tarihî kentin ve Belediyenin hedefleri arasında yer aldı.
Bu sürece memnuniyetle söylemeliyiz ki son dönemeçte de olsa Yozgat ve Sarıkaya da katıldı. Eski hamamı yeniden ortaya çıkarmak ve ziyaret edilebilir hâle getirmek için çok gayretli ve sonuçları itibariyle başarılı bir süreç yürütüldü. Bunun sonunda tarihî hamam, 2018 yılında Sarıkaya Roma Hamamı adıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine kaydedildi. Hamamın kalıntılarının UNESCO Geçici Listesine kaydı, Yozgatta ve Türkiyede olumlu bir etki yarattı, bu tarihî yapıya haklın, ziyaretçilerin ve basının dikkatini çekti.
İki bin yıldır ayakta olan ve 50 yıl önce zorla ve buldozerlerle yıkılan tarihî hamamı ayağa kaldırmak için gösterilen çabaların ne kadar yerinde olduğu görüldü, daha da olumlu sonuçları görülmeye devam edecektir.
Şimdi yapılması gereken hamamın belirlenen doğal alanını ve tampon bölgesini güçlü bir koruma ve araştırma projesiyle ayağa kaldırmak olmalıdır. Burada yapılacak kazılarla elde edilecek buluntuların açık ve kapalı alanlarda sergilenmesi, kolayca ziyaret edilmesi sağlanmalıdır.
Hamam, iki bin yıllık bir tarihe sahip olmakla birlikte son bin yılında Türkler tarafından korunmuş ve kullanılmıştır. Bu süreçteki mimaride değişiklik olmuş ise bunlar araştırılmalı ve sonuçlar müzecilik teknikleriyle sergilenmelidir.
Bu çalışmalarla birlikte, Sarıkaya kültüründe hamamın yerini, bu alanda oluşan halk kültürünü yansıtan bir müze kurulmalıdır. Bu süreçte halka çağrıda bulunulmalı ve eski hamam ile ilgili bilgi, belge, eşya veya fotoğrafları kurulacak müzeye vermeleri sağlanmalıdır. Bu arada Bozok Üniversitesi, hamam kültürünü çeşitli yönleriyle araştıran çalışmalar yapmalı ve sonuçları kurulacak Hamam Müzesi ile paylaşmalıdır.
Hamamın ve müzenin çevresinde tarihî eser ile uyumlu rekreasyon alanları, hamam ve çevre kültürü ile ilgili yerel ürün ve hediyelik eşyaların satıldığı yerler, yeme içme mekânları tasarlanmalıdır.
Hamamın iyi bir yönetişimle Yozgatın ve Sarıkayanın kültür ve sağlık turizmine çok önemli katkılar sağlayacağı inancındayım.
Bütün okurlarımızın Kurban Bayramını tebrik eder, sağlık, huzur ve mutluluk dolu nice bayramlar dilerim.
Sarıkayanın bin yıllar boyunca tükenmez bir kaynak olduğu anlaşılan şifalı termal suyu üzerinde ise, tarihi milattan önceki dönemlere uzanan ve yine Hamam olarak adlandırılan, ılıcası, kaplıcası veya termal havuzları vardı.
Biri küçük ve üstü kapalı diğeri daha büyük ve üstü açık iki ayrı bölümden ve iki ayrı havuzdan oluşan, iki bin yıldan fazla bir geçmişe sahip olan bu tarihî hamam, 1970li yıllara kadar ayaktaydı ve kullanılmaktaydı. Büyük havuzun olduğu bölüm erkekler hamamı, küçük havuzun olduğu yer ise kadınlar hamamı olarak kullanılıyordu. Görkemli ve işlemeli taş ve mermerlerden oluşan duvarlarında yankılanan sesler hâlâ kulaklarımdadır. Zira bu tarihî hamamın üç-beş yaşlarında iken rahmetli annemle kadınlar; biraz büyüyünce rahmetli babamla erkekler bölümünde Ramazan ve Kurban bayramlarında arife suyuna pek çok kez girdiğimi hatırlıyorum.
Türkiyenin betona, çimentoya ve demire âşık olduğu, her eski yapıyı yıkıp yenisini yapmayı gelişme, ilerleme saydığı, tarihî eser ve miras bilincinin yaygınlaşmadığı bir dönemde, bu eser de daha iyisi, daha yenisi yapılacak denilerek bizzat Belediye tarafından yıkıldı ve yerine betonarme yeni hamam yapıldı. Halk eski ve küçük olan hamamdan kendilerini kurtardığı için Belediyeye ve bu projeye öncülük edenlere teşekkür etti. Eski hamamın kalıntıları ise taş toprak altında kaybolup, unutulup gitti.
Gel zaman git zaman, dünyada yaygın olan tarihî eserleri koruma ve mirasa sahip çıkma bilinci Sarıkayaya da ulaştı. UNESCOnun 1972 yılında kabul edilen Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşmeye bağlı olarak ilan edilen Dünya Miras Listesine girmek, bu listenin yarattığı saygınlık ve tanınırlıktan istifade etmek her tarihî kentin ve Belediyenin hedefleri arasında yer aldı.
Bu sürece memnuniyetle söylemeliyiz ki son dönemeçte de olsa Yozgat ve Sarıkaya da katıldı. Eski hamamı yeniden ortaya çıkarmak ve ziyaret edilebilir hâle getirmek için çok gayretli ve sonuçları itibariyle başarılı bir süreç yürütüldü. Bunun sonunda tarihî hamam, 2018 yılında Sarıkaya Roma Hamamı adıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine kaydedildi. Hamamın kalıntılarının UNESCO Geçici Listesine kaydı, Yozgatta ve Türkiyede olumlu bir etki yarattı, bu tarihî yapıya haklın, ziyaretçilerin ve basının dikkatini çekti.
İki bin yıldır ayakta olan ve 50 yıl önce zorla ve buldozerlerle yıkılan tarihî hamamı ayağa kaldırmak için gösterilen çabaların ne kadar yerinde olduğu görüldü, daha da olumlu sonuçları görülmeye devam edecektir.
Şimdi yapılması gereken hamamın belirlenen doğal alanını ve tampon bölgesini güçlü bir koruma ve araştırma projesiyle ayağa kaldırmak olmalıdır. Burada yapılacak kazılarla elde edilecek buluntuların açık ve kapalı alanlarda sergilenmesi, kolayca ziyaret edilmesi sağlanmalıdır.
Hamam, iki bin yıllık bir tarihe sahip olmakla birlikte son bin yılında Türkler tarafından korunmuş ve kullanılmıştır. Bu süreçteki mimaride değişiklik olmuş ise bunlar araştırılmalı ve sonuçlar müzecilik teknikleriyle sergilenmelidir.
Bu çalışmalarla birlikte, Sarıkaya kültüründe hamamın yerini, bu alanda oluşan halk kültürünü yansıtan bir müze kurulmalıdır. Bu süreçte halka çağrıda bulunulmalı ve eski hamam ile ilgili bilgi, belge, eşya veya fotoğrafları kurulacak müzeye vermeleri sağlanmalıdır. Bu arada Bozok Üniversitesi, hamam kültürünü çeşitli yönleriyle araştıran çalışmalar yapmalı ve sonuçları kurulacak Hamam Müzesi ile paylaşmalıdır.
Hamamın ve müzenin çevresinde tarihî eser ile uyumlu rekreasyon alanları, hamam ve çevre kültürü ile ilgili yerel ürün ve hediyelik eşyaların satıldığı yerler, yeme içme mekânları tasarlanmalıdır.
Hamamın iyi bir yönetişimle Yozgatın ve Sarıkayanın kültür ve sağlık turizmine çok önemli katkılar sağlayacağı inancındayım.
Bütün okurlarımızın Kurban Bayramını tebrik eder, sağlık, huzur ve mutluluk dolu nice bayramlar dilerim.
20.08.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ