BOZOK YAZILARI
Yozgat’tan Paris’e uzanan yolda çiğdem gezmesi
Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde “Çiğdem Gezmesi”, “Çiğdem Günü” veya “Çiğdem Pilavı” gibi adlarla tanınan ve çocuklar arasında icra edilen geleneksel bahar şenliği, Yozgat’ta kuşaklar boyunca bilinen ve uygulanan bir kültürel mirastır. Bu günün temel özelliği, sarıçiğdemlerin çıkmasının, baharının gelmesinin sembolü olarak kabul edilmesidir. Çiğdem; Türk kültüründe bilinen öksüz oğlan, kardelen, nevruz, nergis ve lale gibi diğer çiçeklerle birlikte kara kıştan yeşil bahara, soğuktan sıcağa, yokluktan varlığa, kıtlıktan bolluğa, kısırlıktan doğurganlığa ve nihayet kötüden iyiye geçişin simgesidir.
Birçok yerde ve yörede nevruz çiçeği üzerinden sembolleşen bahar, Yozgat’ta sarıçiğdemlerle gelir. Gerek bahar gerekse nevruz veya çiğdem nasıl ki genç ve taze ise, Yozgat’ta onların gelişini kutlama hakkı da öncelikle gençlere ve çocuklara verilmiştir. İlk çiğdemi görmek, Ramazan’da, bayramda hilali görmek gibidir. İlk çiğdemi görenler hemen arkadaşlarına haber verir ve çiğdem gezmesi için çiğdem toplamaya çıkarlar. Kuru ve dikenli dallara sarı ve yeşil renkleriyle can veren çiğdemler çiğdem manileri eşliğinde ev ev gezdirilir ve başta bulgur ve yağ olmak üzere çeşitli yiyecekler toplanır. Bu toplananlarla çiğdem pilavı yapılır, konu komşu, genç yaşlı, kadın erkek birlikte neşe içinde yenir, eğlenilir, baharın ve yeni yılın gelişine sevinilir. Artan pilavlar ve fazladan toplanan yiyecekler yardıma muhtaçlara, hastalara ve fakir fukaraya verilir.
Çiğdem gezmesi, küçük yaşlardaki çocuklar için bir sosyalleşme, yardımlaşma, grup kurarak birlikte iş yapma, topluca eğlenme ve kültürü kuşaktan kuşağa aktarma gibi birçok işlevi bünyesinde barındırır. Ne yazık ki kentlileşen, sanayileşen ve eski kültür mekânlarından göçenler, geleneksel kültürün birçok öğesiyle birlikte çiğdem gezmesini de unutmaya başladı. Bugün yaşları ortalama 40 civarında olanlar hayatlarında hiç değilse bir kez çiğdem gezmesine katıldıklarını söylerken, yaşları 20’nin altında olanların büyük çoğunluğu bu geleneğin adını hiç duymamış. Bu da kültürel mirasın kuşaktan kuşağa aktarılmadığının somut bir kanıtı oluyor.
2009 yılında Türkiye; Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Pakistan ve Özbekistan ile birlikte Nevruz’u merkezi Paris’te bulunan UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne yazdırdı. İlgili dosyada Nevruz’un diğer adları arasında Yozgat’taki Çiğdem Gezmesi de yer almaktadır. UNESCO’nun bu programının ve Sözleşmesinin amacı, kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamaktır.
UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras çalışmalarını Türk kültürünün korunması yaklaşımlarıyla izleyen Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi, 2004 yılından beri üniversite öğrencileriyle yapmakta olduğu çiğdem gezmesini 2010 yılında Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç’in katkılarıyla Çankırı’da gerçekleştirmiş, 2011 yılı çiğdem gezmesi ise Yozgat Valisi Necati Şentürk ve Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer’in sağladığı imkânla Yozgat’a da taşımıştır.
Yozgat halkı, unuttukları, köyde kalması gerektiğini sandıkları eski bir geleneğin Yozgat meydanında canlandırılmasını eski çocukluk günlerini hatırlayarak sevinçle karşıladılar. Yozgat halkı ve basın çiğdem gezmesine, şarkılı türkülü eğlencelere, yarışmalara ve nihayet belki birçoğunun ilk kez tattığı çiğdem pilavına yoğun ilgi gösterdi. Bu ilgi Yozgat’ta atılan mayanın tuttuğunu göstermektedir.
Bu mirasın kuşaktan kuşağa aktarımında okulların ve öğretmenlerin yeri çok önemlidir. Çünkü, artık eski köy toplumu yok ve çocuklar kültürel mirası görenek yoluyla büyüklerinden öğrenmiyorlar. Kültürel miras artık eğitim kurumları kanalıyla genç ve gelecek kuşaklara aktarılıyor. Merkezi Paris’te bulunan UNESCO tarafından da kabul edilen bu güzel mirası derslerde okutmak ve kuşaktan kuşağa aktarmak için bilgi üretmek, farkındalık yaratmak ve uygulama yapmak öğretmenlerimize düşüyor. Onlar bu mirası öğretirler ve sevdirirlerse, geleceğin Belediye başkanlarının 100. veya 500. geleneksel çiğdem gezmesi şenliğini gerçekleştirmesi mümkün olur. Aksi hâlde çocukların ve halkın katılmadığı, paylaşıp sürdürmediği bir kültür kim zorlarsa zorlasın yaşayamaz.
11.04.2011
Birçok yerde ve yörede nevruz çiçeği üzerinden sembolleşen bahar, Yozgat’ta sarıçiğdemlerle gelir. Gerek bahar gerekse nevruz veya çiğdem nasıl ki genç ve taze ise, Yozgat’ta onların gelişini kutlama hakkı da öncelikle gençlere ve çocuklara verilmiştir. İlk çiğdemi görmek, Ramazan’da, bayramda hilali görmek gibidir. İlk çiğdemi görenler hemen arkadaşlarına haber verir ve çiğdem gezmesi için çiğdem toplamaya çıkarlar. Kuru ve dikenli dallara sarı ve yeşil renkleriyle can veren çiğdemler çiğdem manileri eşliğinde ev ev gezdirilir ve başta bulgur ve yağ olmak üzere çeşitli yiyecekler toplanır. Bu toplananlarla çiğdem pilavı yapılır, konu komşu, genç yaşlı, kadın erkek birlikte neşe içinde yenir, eğlenilir, baharın ve yeni yılın gelişine sevinilir. Artan pilavlar ve fazladan toplanan yiyecekler yardıma muhtaçlara, hastalara ve fakir fukaraya verilir.
Çiğdem gezmesi, küçük yaşlardaki çocuklar için bir sosyalleşme, yardımlaşma, grup kurarak birlikte iş yapma, topluca eğlenme ve kültürü kuşaktan kuşağa aktarma gibi birçok işlevi bünyesinde barındırır. Ne yazık ki kentlileşen, sanayileşen ve eski kültür mekânlarından göçenler, geleneksel kültürün birçok öğesiyle birlikte çiğdem gezmesini de unutmaya başladı. Bugün yaşları ortalama 40 civarında olanlar hayatlarında hiç değilse bir kez çiğdem gezmesine katıldıklarını söylerken, yaşları 20’nin altında olanların büyük çoğunluğu bu geleneğin adını hiç duymamış. Bu da kültürel mirasın kuşaktan kuşağa aktarılmadığının somut bir kanıtı oluyor.
2009 yılında Türkiye; Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Pakistan ve Özbekistan ile birlikte Nevruz’u merkezi Paris’te bulunan UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne yazdırdı. İlgili dosyada Nevruz’un diğer adları arasında Yozgat’taki Çiğdem Gezmesi de yer almaktadır. UNESCO’nun bu programının ve Sözleşmesinin amacı, kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamaktır.
UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras çalışmalarını Türk kültürünün korunması yaklaşımlarıyla izleyen Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi, 2004 yılından beri üniversite öğrencileriyle yapmakta olduğu çiğdem gezmesini 2010 yılında Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç’in katkılarıyla Çankırı’da gerçekleştirmiş, 2011 yılı çiğdem gezmesi ise Yozgat Valisi Necati Şentürk ve Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer’in sağladığı imkânla Yozgat’a da taşımıştır.
Yozgat halkı, unuttukları, köyde kalması gerektiğini sandıkları eski bir geleneğin Yozgat meydanında canlandırılmasını eski çocukluk günlerini hatırlayarak sevinçle karşıladılar. Yozgat halkı ve basın çiğdem gezmesine, şarkılı türkülü eğlencelere, yarışmalara ve nihayet belki birçoğunun ilk kez tattığı çiğdem pilavına yoğun ilgi gösterdi. Bu ilgi Yozgat’ta atılan mayanın tuttuğunu göstermektedir.
Bu mirasın kuşaktan kuşağa aktarımında okulların ve öğretmenlerin yeri çok önemlidir. Çünkü, artık eski köy toplumu yok ve çocuklar kültürel mirası görenek yoluyla büyüklerinden öğrenmiyorlar. Kültürel miras artık eğitim kurumları kanalıyla genç ve gelecek kuşaklara aktarılıyor. Merkezi Paris’te bulunan UNESCO tarafından da kabul edilen bu güzel mirası derslerde okutmak ve kuşaktan kuşağa aktarmak için bilgi üretmek, farkındalık yaratmak ve uygulama yapmak öğretmenlerimize düşüyor. Onlar bu mirası öğretirler ve sevdirirlerse, geleceğin Belediye başkanlarının 100. veya 500. geleneksel çiğdem gezmesi şenliğini gerçekleştirmesi mümkün olur. Aksi hâlde çocukların ve halkın katılmadığı, paylaşıp sürdürmediği bir kültür kim zorlarsa zorlasın yaşayamaz.
11.04.2011
11.04.2011
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Serap
11.06.2011 09:58:00değerli hocam yozgatla ilgili çok güzel konuları seçiyor ve yazıyorsunuz ama seyrek yazıyorsunuz.daha sıkca yazarak bizi bu zevkten mahrum etmeseniz olmaz mı?