Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Yozgat’ın artıları ve eksileri

Karamsarlık iyi bir şey değildir. İnsanı ümitleri yaşatır ve geleceğe bağlar. Bardağın boş yanını bilmek kadar dolu yanını da görmek lazımdır.
Burdanbakınca Yozgat’ın olumlu birçok yönünün bulunduğunu söylememiz mümkündür:
Birincisi, Yozgat Selçuklu ve Osmanlı çağından beri çok ciddi bir tarım ve hayvancılık tecrübesine ve bundan kaynaklı büyük bir potansiyele sahiptir. Yozgat, şimdilerde hızla yok olan ve bu nedenle de altın değerinde olan yerli hayvan ırkları ve bitki tohumlarını hâlâ kıyıda köşede muhafaza etmektedir. Bunlar, organik tarım ve yerli ırkların yeniden üretimi için yerel yönetimlerin ve üniversitenin öncülüğünde hayata geçirilebilir.
İkincisi, Yozgat Ankara’ya 200 Km mesafede olmasıyla beş milyon nüfuslu bir büyük şehrin yanı başında yer almaktadır. Özellikle kara ve demir yolunun iyileştirilmesine bağlı olarak ilerde banliyö olarak yerleşmek veya günübirlik gidip gelmek açısından son derece elverişli olacaktır. Bir başka açıdan söyleyecek olursak, özellikle Yozgat kökenliler için yeniden Yozgat’a yerleşmek ve Ankara’da çalışmak mümkün hâle gelebilecektir. Yozgat’a yerleşmeseler bile, ulaşımın kolaylaşması onların yatırım ve gelecek planlarını yeniden gözden geçirmelerini sağlayacaktır.

Üçüncüsü, Yozgat doğal, kültürel miras ve kaplıca turizmi bakımından üzerinde durulması gereken bir turizm destinasyonudur. Bozok Yaylası adı bir markadır ve bu ad yayla turizmi ile ilgili yüzlerce farklı hikâyeyi ve yaratıcılığı tetikleyebilir. Yozgat Çamlığından başlayarak Yozgat’ın bütünündeki endemik (sadece burada görülen) bitki ve hayvan zenginliği, yararlanılabilir koruma hikâyeleriyle turizme sunulabilir. Kültürel miras alanından ise bu yazıda sayamayacağım kadar farklı biçimlerde yararlanılabilir.
Dördüncüsü, Yozgat dışında çoğu Ankara’da olmak üzere ülke içinde ve dışında bir milyondan fazla Yozgatlı yaşamaktadır. Olumsuz yönden bakacak olursak Yozgat göç vermiş ve güç kaybetmiştir diyebiliriz. Ama bu nüfusun Yozgat’la bir biçimde bağını güçlendirmek, onların bilgi, deneyim ve kaynaklarının Yozgat’a geri dönmesini sağlayarak göçün zararından kâr elde etmek mümkün olabilir.
Beşincisi, Yozgat’ın sanayi ve fabrika döneminde yatırım çekemediği için göç vermesi olumsuzdur ama topraklarının hâlâ tarım yapılabilir nitelikte bakir kalması, arazisinin betonlaşmaması olumludur. Üretmek ve kendine yeter olmak her zaman iyidir. Betonlaşmanın ve fabrikalaşmanın modasının geçtiği günümüzde tarım yapılabilir topraklara, hayvancılık yapılabilir yaylalara sahip olmanın değerini bilmek ve bundan yararlanabilmek gerekir.

Yozgat’a bunlar gibi birçok farklı açıdan bakılabilir ve olumsuz gibi görülen yönlerden olumlu sonuçlar çıkarılabilir. Yeter ki karamsarlık yerine ümit aşılayan, yol gösteren, teşvik eden ve en önemlisi uygulama modelleri oluşturarak “taklit edilebilir” nitelikte projeler hayata geçiren öncüler olsun.

Bu dönüştürücü öncüler, yerine ve durumuna göre bir yerel yönetici, bir yatırımcı, bir sivil toplum gönüllüsü veya bir akademisyen olabilir. Yeter ki iyi kurgulanmış bir yatırım ve kalkınma hikâyesi olsun bu kişilerin. Ankara’dan hızlı trenle veya otoyolla bir saatte gelinen, yerli tohumlarla organik tarım yapılan, kaplıcalarıyla şifa dağıtan, yayla kültürünü yaşatan, kadim uygarlıklarını ziyaret mekânı olarak iyi anlatan, köy kültürünü ve hayatını özgünlüğünü bozmadan ziyaretçilerine yaşatan ve bunu tarımsal sanayiye aktaran, sokaklarında yabancı görmeye alışan ve onlarla sosyal ilişkilerini güçlendiren bir Yozgat’ın geleceğine olumsuz bakılabilir mi?

Çapanoğlu Süleyman Bey ile Üçüncü Selim arasındaki yazışmaları içeren fermanlardan ve Hüznî Baba’nın (1879-1936) Yozgat Destanı adlı meşhur şiirinden de anlaşıldığı üzere, Yozgat küçükbaş hayvan sürüleri bakımından çok zenginmiş ve İstanbul’u beslermiş. O çağda Yozgat’ın Osmanlı Devletinin güçlü, zengin ve gözde şehirlerinden biri olduğunu da unutmayalım.

Devletin veya devleti yönetenlerin zorunlu ve gerekli alt yapı yatırımları dışında sihirli değneğini beklemek yerine, Yozgat’ın 20. yüzyılın son çeyreğinde bir köşeye fırlatıp attığı çoban değneğini yeni bir üslup ve yorumla eline alması bile çok şeyi değiştirebilir.

Üretimden gelen gücün önünde durulamaz. Yeter ki Yozgat çağı ve geleceği yorumlayabilen öncülerle çalışma ve üretme potansiyelini harekete geçirsin.
Sağlık ve mutlulukla nice bayramlara!

27.07.2014
OKUR YORUMLARI
metin taşkınöz
03.09.2014 11:11:00

sn.hocam.ben 40 yıldır ankara'da yaşayan,ancak yozgat ta kardeşleri,yeğenleri ve akrabaları bulunan bir kişiyim.kamudan emekli oldum özel sektörde çalışmaktayım.yozgat gazetesini günlük okurum.bugün "Yozgat'ın artıları eksileri" yazınızı okudum okurken zevk alabiliyorum.çocukluğumuzun birtakım unsurları gözümüzün önüne geliyor.bağımızdan kopardığımız üzümü yıkamadan yemek,bahçemizdeki eriği suratımızı buruşturarak yemek,anamızın yaptığı yufka ile omaç yapmak,madımağı yufkayla dürüm edip suyunu akıta akıta karnımızı doyurmak vs.,vs.yazınızda organik tarımdan bahsediyor istanbulu besleyen şehir olarak belirtiyorsunuz Yozgat'ı.kulağa hoş geliyor.ama şunlarıda belitmek lazım.Onlarca Tarım il müdürü geldi geçti hangisi bir proje koydu ortaya hepsi makam peşinde veya yerini koruma telaşında.60 ını geçmiş biri olarak çocukluğumuzda neler varsa şimdide aynı.doğru 5 milyonluk ankara ya yakın,mesafe değişmedi fakat yollar,YHT tren özel otoların çoğalması gibi yeniliklerle daha kısa zamanda ulaşılabiliyor.Yozgat'ın zenginleri ankara'ya ya eğlenceye yada üst-baş almaya geliyor,bazılarıda yozgat ta kazanıp büyük şehirlere yatırım yapıp işini taşıyor.diğerleri ise ya ameleliğe yada kapıcılığa geliyor ankara ya.Hocam enson çamlığa ne zaman çıktınız bilmiyorum ama ben söyleyim yürekler acısı orman müdürü ne yapar biliyormusunuz yukarda belirttiğim gibi.Ankara da yaşayan Yozgatlıların kaç tanesi sarıkaya veya yerköydeki uyuz hamamına gitti hiç merak ettinizmi.ben söyleyim Afyon,kızılcahamam veya haymanaya gittiler.size bir anımı anlatayım.ankara dışından gelen misafirlerimle bir hafta sonu beypazarına gittik yemeklerimizi yedikten sonra o ballandırarak anlattıkları 80 kat baklavalarını sipariş ettik,eşim bir lokma aldıktan sonra aynen şöyle dedi;"bune yahu rahmetli kayınvalidem yapardıki buna baklava bile denmez onun yanında" bu ara belirteyim eşimde yozgatlı değil.şimdi soru şu :ankara da beypazarı baklavasını çok yerde bulursunuz ya yozgat baklavası ?.şimdi yozgat ta hanımlar yapmıyor bile hazır baklava alıp misafir ağırlıyorlar.Sn.hocam size sorayım enson nezaman düğürcük çorbası içtiniz ?kaypak çorbasının tadını hatırlayabiliyormusunuz. ankara da kaç esnaf var tandır kebabı yapan hiç merak ettinizmi.hocam hocam fuzuli'nin bir sözü var ;"söylesem tesiri yok,sussam gönül razı değil"diyor nede güzel söylemiş.yozgat'n ve yozgatlı'nın bakış açısının özeti ne biliyormusunuz hocam temmuz ayının sonunda kaleme aldığınız yazının yayın tarihi gazetenin sürmanşetine konu olduğu için 3 eylül.galiba kabahat bizde bardağın boş yanına bakıyoruz hep yada körlükten dolu yanını hiç göremiyoruz.Öcal hocam saygılar.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ