ERDOĞAN ve 'SAMİMİYET' TESTİ

Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, Parti il başkanlarına video konferans yöntemiyle seslenmiş ve, 2023 seçimlerine değinmiş...

“Türkiye’nin 2053 vizyonunu somutlaştıracak zihni egzersizler, beklenti ve talep tespitleri, analizler, teknik ve siyasi proje hazırlıkları için de şimdiden, ‘Bismillah’ demeliyiz” demiş.

Ardından, “Başkalarının böyle bir derdi, böyle bir hazırlığı olmayabilir ama AK Parti’nin olmak zorunda” diye de eklemiş.

Bence iyi bir taktik.

Geleceğe yönelik anlatacak hikayesi olmayanlar için iyi bir senaryo ve çarıklı uyanıklığı.

Sayın Erdoğan’ın sazı ele alınca duracak hali yok ya…

Yoluna devam etmiş tabii ki.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, il bu kez resmi Twitter hesabından da ‘Türkiye modeli’ başlıklı bir paylaşımda bulunmuş..

“Biz Türkiye’yi, başkaları böyle istediği için değil, milletimiz layık olduğu için kalkındırmaya, geliştirmeye, ülkemizdeki hak ve özgürlükleri en geniş manada tesise çalışıyoruz. Kendimizle birlikte tüm dostlarımız ve kardeşlerimiz için de aynı mücadeleyi veriyoruz. Bunun adı, TÜRKİYE MODELİDİR. Dünyanın hiçbir yerinde, insani değerler üzerine bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulunmamaktadır.”

Bilmeyen de sanır ki “Burası ya İsveç, Ya Norveç ya da İngiltere”…diyeblir…

Oysa bahsettiği yer Türkiye.

Neymiş?

“İnsani değerler üzerine bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi…”

Hem “insani değerler” var, hem de “samimiyet”…

Vay anam vay.

“Adil bir kalkınma modeli”

Bu modelin mucidi, uygulayıcısı malum Damat Albayrak ama adını unutmuş olmalı.

Malum, damat beyin kendileri Hazine ve Maliye Bakanı…

Modeli hayata geçiren damat bey ya…

Sayın Cumhurbaşkanı hızını alamamış.

“Adil bir kalkınma hedefi”

Way way way…

Eğer ben bu ülkede 80 yıldır yaşıyorsam, bu modeli fark edemediğim için dünyanın en aptalıyım.

Bu ülkede zerre yaşamış sayılmamalıyım…

Hız kesmemiş sayın Cumhurbaşkanımız:

“Köklü bir hak ve adalet ideali bulunmaktadır.”

Hak ve adalet deyince durmak lazım…

Nefeslenmek gerekir…

Cezaevlerinde hapiste olan gazeteciler, aydınlar hatırlanmalı…

Adalet dağıtımındaki çelişkiler akla getirilmeli.

Mahkum ve tutuklu sayılarının artışı dikkate alınmalı…

Hapishanelerin yetersiz kalışı düşünülmeli…

Sonra da “Gerçekten köklü bir hak ve adalet ideali bulunmaktadır” cümlesi nasıl kurulabilir diye sorgulanmalı…

Sorgulanmalı ve başta sayın Erdoğan olmak üzere, AKP ve kurmayları, Saray’ın akl-ı evvelleri, yalaka ve yalamaları, danışmanları, gelecek için böylesine gerçek dışı senaryolar yazmaya çalışanları “samimiyet” testinden geçirilmeli…

Aksi halde çok geç olacak, ülke ve halk daha çok kaybedecek demektir.