Sezai BAYAR

ANKARA'DAN

KINA YAKIN EMİ...

Türkiye, 82 milyon insanın yaşadığı büyük ve güçlü bir ülke.

Ülkemde 81 il ve 913 ilçe var, 40 binden fazla köy var.

Oysa, Korona virüsün hangi ilden, hangi ilçeden gelip yayıldığı hala bize söylenmedi.

Hangi ilde ve hangi ilçede ölüm sayısı daha fazla, bilmiyoruz çünkü halk bilgilendirilmiş değil.

Çin’de Aralık ayında görülen bu virüs konusunda neden Mart ayına kadar beklendiğini, 4 ay önce neden az da olsa önlemlerin alınmadığını kimse sorgulamıyor.

Umre konusunda gerekli önlemlerin alınmadığı, Türkiye’nin en güçlü bütçesine sahip Diyanet İşleri Başkanlığının ne yaptığı, hangi kararlara imza attığı aydınlığa çıkmış değil.

Umrecilerin sadece karantinaya alındıklarını duyduk. Hepsi bu.

Korona’dan kaybettiğimiz vatandaşlar hakkında anlaşılır ve ikna edici tek kelime duymadık.

Oysa yetkililerin söyledikleri tek şey “Kaybettiklerimizin hepsi yaşlı” oldu.

Hatta “Ölen 35 yaşlının 34’ü 65 yaşın üstünde” diye vurgu yaptı sağlık bakanımız bu yaşlı kesime…

Ancak bu “vurgu”, toplumun tamamında “İyi ki yaşlılara bulaşmış, zaten öleceklerdi” algısına yol açtığı gibi bazılarının da “Yaşadıkları kadar yaşamışlar, daha ne?” cümlelerini kurmalarına neden oldu.

Kına yakın…

Daha neler yaptınız?

Yollarda yürüyen, parklarda güneşlenen, halk otobüslerinin arka koltuklarında kümeleşip zamanlarını sohbet ederek geçirmeye çalışan yaşlılara ısrarla

kameraları doğrultup onları devamlı teşhir etmeye ve “İşte bu (aptal yaşlılar) yüzünden virüs yayılıyor” imajı vermeye çalıştınız.

Fazlasıyla başardınız da…

Kına yakın…

Bu sayede “ çocuk- ergen-genç-orta yaşlı-ihtiyar” diyerek bu milleti bölük pörçük hale getirip “yaşama iştahını” karartınız mı?

Karartınız.

Bu sayede yaşlıların “işte esas bulaşıcı virüs bunlar” vurgusuna neden oldunuz mu?

Oldunuz.

O halde hemen kına yakın.

Yaşlı kesim evlerinde yaşamaktan sıkılmadı, evlerinde geçirdikleri zamandan şikâyetçi değillerdi, günlük yaşamlarını sürdürmek için arkadaşlarıyla kah kahvede, kah parklarda, kah geleneksel yemeklerde buluşuyor, yaşamlarını sürdürüyorlardı.

Ağız tatları yerindeydi.

“Evlere tıkılın”diyerek hastalıktan kurtulacağınızı sandınız.

Ama yanıldınız.

Kına yakın.

Yaşlılar yeteri kadar yaşamış olabilirler. Hatta uzun yaşama alışmış olabilirler, daha fazla yaşamak isteyebilirler. Onlar bu hayatlarında sayısız sınavları geçtiler, bir çok badireler atlattılar, hatta dünya savaşlarına, kurtuluş savaşlarına tanık oldular.

Ama onları evlere tıkayarak, elleri kollarını bağlayarak “bunak” durumuna düşürmeye yine sizler çalıştınız.

Kına yakın.

Sakın unutmayın, şu an dahi yaşlı kuşağın bilgeliği, aklı, eğitimi, deneyimleri ve bu ülkeye bağlılıkları sayesinde ayakta kaldık ve kalmaya da devam edeceğiz.

Bu dünyaya kazık çakacak değillerdi ama onların gururlarını zedelemekten geri kalmadınız.

Onların yaşam şevklerini örselediniz.

Naturalarını bozdunuz.

Kınalar yakın.

“Hayat eve de sığar” diyerek, salakça bir slogan üretmeye çalıştınız ama tutmadı.

Onlar, deneyimleri, yaşadıkları, öğrendikleri ve öğrettikleriyle bu dünyaya hiçbir zaman sığmadılar, sığmayacaklar da…

Yetiştirdikleri evlatlar ve yeni kuşaklar sayesinde bu dünya kendi etrafında yine dönecek. Belki de bu dünyayı yaşlıların evlatları, torunları daha da güzelleştirecek.

Sizler, evlere kapatma kararı ile onları bir gün içinde “ihtiyar” sınıfına sokmaya çalıştınız.

Bir nebze başardınız da…

Bol bol kına yakın.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ