Tamı tamına 18 yıl geride kaldı…
Kurucu kadroların değişti…
Başbakanların, bakanların değişti.
Bürokratların çoğu tarih oldu.
Üç dönemlik milletvekillerinin hemen hepsi emekli durumundalar.
Makamın değişti, Cumhurbaşkanlığı Sarayın oldu.
Saray’ın içi danışmanlarla doldu.
Özel uçak sayıların arttı.
Keza yazlık sarayların da…
Ekonomi ilk yıllarda “enkaz” haldeydi.
Kemal Derviş’in bıraktığı yerden devam etmen isabetliydi.
Batık bankalara yol verdin “Kalan sağlar bizimdir” dedin…
Bankacılık sistemi yenilendi…
Merkez Bankası bağımsız oldu, ekonomi düzelmeye başladı.
Yurt dışından dolarlar akmaya başladı…
İMF’ye borçlar ödendi.
Kasalar daha fazla doldu.
Bir-iki yıl geçmemişti ki…
Hesapsız-kitapsız yatırımlar uç verdi…
Çünkü para şımartmıştı seni ve çevrendeki dalkavukları.
Yollara, otobanlara, hava alanlarına, köprülere –viyadüklere ağırlık verdin, betona yatırdın dolarları…
İstanbul’u “abad” ettin…
Kişi başına düşen milli gelir yavaş yavaş gerilerden, bu kez “mesken” diye tutturup yine demire-çimentoya gömdün kalan dolarları.
Dış borçlar “tavan” yaparken yapısal reformları bir kenara attın.
“Hazıra dağlar dayanmaz” misali Hazine’nin dibi görünürken bu işten anlayan bakanların ikaz ve uyarılarını dikkate almadın be Reis…
Hesapsız-kitapsız harcamalarınla enflasyonu da azdırdın…
Sonunda dibe vurdurdun ekonomiyi…
Siyaset zaten tek yanlı işliyordu.
TBMM devrede değildi.
Üstüne üstlük Saray’ın sözde danışmanlarının dolduruşuna geldin…
Kadroların kalmayınca “Damat”ın kurtaracak sandın ekonomiyi…
O da “kof” çıktı be reis.
Devlet Bankalarının içini bol kepçeden kredi dağıtıp boşaltılırken, özel bankacıları dövmeye başladın.
Sonunda köprüden önceki son çıkışı da geçip gittin.…
Yetmedi…
Bir de virüse yakalandık…
Yandık ki ne yandık !!!
21.04.2020