Sezai BAYAR

ANKARA'DAN

YAŞLILAR DOLARA MI EL ATTILAR ?

Corona belasını dünyaya yayan Çin’liler bile şaşırıyorlardır.

“Bu salgına sadece yaşlıların neden olduğunu nerden çıkarıyorsunuz” diye de soruyorlardır sanırım.

Kesinlikle doğru bir soru.

Salgın başladığından bu yana nerdeyse 6 hafta geçti.

Bu ülke nüfusu içinde yüzde 10 oranında olan 65 yaş üstü vatandaşlarımız evlerine kapatıldı.

Yani 8 milyon yakın insan bulundukları mekanlara adeta hapsedildi.

Sokağa çıkamadıkları gibi seslerini de çıkarmadılar.

Tamam, üretime katkıları yok, veya varsa bile az.

Ama hiçbir zaman toplumun dışına atılacak düzeyde vasıfsız, gözden çıkarılacak, dışlanacak bir sınıf değil yaşlılar.

Üstelik kurallara orta yaş veya gençlerden daha fazla uyarlar.

Söz dinlerler.

Yasaklardan ürkerler, hatta korkarlar.

Tek sıkıntıları sadece dışarı çıkmamak değil, yaşın getirdiği alt hastalıklarla da boğuşmayı bilirler.

Ama soluk alma veya günde bir iki sat evleri dışına çıkma hakları altı haftadır nedense dile getirilmiyor.

TV’lerde bu konuya dokunmak isteyen profesörlerin sözleri yarıda kesiliyor.

Ya da hiç dile getirilmiyor.

Yıllardır Ankara’da yaşayan ve şu anda torun-tosun sahibi olan Mustafa Tünay’ın Finlandiyalı eşi Marjstta bile bu konuda isyan bayrağını çekenlerin arasında yer alıyor…

“Artık hiç iyi değilim. Bu altı haftalık karantinaya artık yeter. Daha önce ben iyiydim, hep dışarıya giden biriydim. Ben evde koltukta oturan, baston ile yürüyen "yaşlılardan" değilim. Şimdi tansiyonum yükseldi, doktor daha kuvvetli ilaç vermek zorunda kaldı, fakat yine yüksek. Bu hapishane hayatı devam ederse Coronadan değil kalpten öleceğiz. Daha ne kadar dayanacağım bilmem. Bizi unuttular karar verenler, Önce onlar bir kere olsun 6 hafta evde kalmayı denesinler görelim!

Artık yeter diyorum. Ümidimi kaybettim. Bir de yabancı olarak beni hiç dinlemiyorlar ki, "Bu yabancı kadın karışmasın biz işimizi biliyoruz.” Diyorlar. Hakikaten hayatta ilk kez depresyona girdim. Bize izin verseler dışarıya çıkmak için gençlerden daha iyi kendimizi koruruz. Fakat karar veren artık onlar. Esas yaşlı onlar ve kafaları iyi çalışmıyor.”

Evet, eve kapatılan yaşlıların dertleri bununla da sınırlı değil.

Kapandıkları dünyada vesveseye açık olan yaşlı insanların virüse karşı aldıkları önlem ve eve getirilen yiyeceklere yönelik titiz davranışları ise, orta yaşlılar ve gençlerden çok ama çok farklı.

Kılı kırk yaran yaşlıların günde bir veya iki saat dışarı çıkmalarına izin verilse dünyanın sonu gelmez.

Üstelik geçenlerde, yaşlıları savunurken sözü kesilen bir TV kanalının yöneticileri, eğer konuya değinen profesöre kulak verseydi, hapsedilen yaşlıların kas erimeleri yanında, kemik yoğunluklarının azaldığını da öğrenecekti.

“Bize bir şey olmaz” diyen orta yaşlıların, ilk defa maruz kaldıkları üç günlük yasağa “pes deyip” gece yarısı sokaklara fırlayıp virüs bulaştırmaları nedense göz ardı ediliyor.

Üstelik gece gündüz, yasaklı-yasaksız sokağa çıkanların maske takmamalarına göz yumuluyor.

Adama sormazlar mı:

“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”

Saray ve bu Saray’ın içinde yaşayan bilim adamlarına, Virüs konusunda önlem almakla sorumlu Bilim Kurulu Üyelerine sesleniyorum;

Eğer virüsün yayılmasında kural ihlal eden veya ısrarla yasaklara uymayıp koronayı bulaştıran tek bir yaşlı varsa açıklayın.

Tek bir örnek bulamazsınız.

Çünkü yok.

“Yaşlıların virüsten korunmalarını sağlıyoruz” diye onların evlerde ölmesini öneriyorsanız onu bilmem.

Elinizde “bulaştırıcı” olduklarına dair tek bir kanıt yok.

Sadece “Yaşlıların savunma sistemleri zayıf” diyorsunuz.

Hepsi bu.

Ayrıca, yaşlıları eve tıkmakla, onlara musallat olan bir çok hastalığa da neden oluyorsunuz, bunu da sakın aklınızdan çıkarmayın emi…

Benim Saray yetkililerinden önerilecek olup da şaşırmayacağım bir başka iddia şu olabilir:

“Bu yaşlılar var ya, bunlar dolar kurunun yükselmesine yol açıyorlar. Bir gün değil, bir saat dahi evden dışarı çıksalar, dolar 8 lira (!) olur…”

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ