Nereden başlamalı, bilmiyor... belleğin oynayacağı oyunlar açısından zor, özel bir zamanda anlatılan güzelliklerin, yıllar sonra birilerini üzme olasılığı açısından zor. Bizim efsanemizdi. Bizim derken, lise yıllarında kitabı, şiiri, devrim düşüncesini hayatının odağı, rehberi, tutkusu haline getirmiş bir avuç gencecik insandan söz ediyorum.
O, başlangıçtan ölümüne kadar şairdi. Bütün bir ülke onu romancı, hikayeci olarak tanıdı. İlk kitapları Gönül Sandalı (1946), Sereserpe (1953), Neco’ya Mektuplar (1957), Gibi (1960), Şey (1966), Esinti (1969), kendi matbaasında bastırdığı şiir kitaplarıydı. Cep kitabı boyutlarında, incecik kitaplardı. Dar bir çevrede okunabildi. Sonradan bunların topluca yeni basımını yaptı. Ancak, ilk ve son göz ağrısının, edebiyat dünyasında hak ettiği yeri alması konusunda pek bir çaba göstermedi. Bir gidişimizde odasının dağınıklığını gösterip “Abbas Amca şunlara bir çekidüzen versen ne olurdu” dediğimde, “yazıyorum, yetmez mi, bir de onunla mı uğraşayım” demişti. Hem anlamıştım, hem anlamamıştım dediğini.
Yılı hatırlamıyorum. 1985-86’lar olmalı. Bayram nedeniyle Yozgat’a gitmiştik. Büyük sinemanın girişi pastane olmuştu. Dört beş arkadaş Lise Caddesi’nde geziniyorduk. Birden Abbas Amca’yı, kasada otururken gördük. Bir arkadaşının pastanesiydi. Gidip tanışalım dedik. Epeyce bir tereddütten sonra “bizi yiyecek değil ya” kararı ağır bastı. Girdik içeri. “Abbas Amca, biz tanışmak istiyoruz” dedik. “Oooo gelin bakalım” dedi. Birlikte bir masaya oturduk. Herkes kendisini tanıttı. O gruptan bir tek Mahmut Dündar aklımda, çünkü daha beş dakika geçti geçmedi, pat diye “Abbas Amca, senin haberin yok ya, senin şiirlerle çok kız tavladım” dedi. Hepimiz o an Mahmut’u boğabilirdik. Biraz önce tanışalım diye kıvranırken, dünyanın en patavatsız sözünü etmişti. Hepimizi Abbas Amca rahatlattı! “Hee, öyledir, iyi p....lik eder benim şiirler!”
Sanıyorum Mahmut’tu öneren; birkaç yıl sonra, Abbas Amca’nın şiirlerinden bir seçki hazırlama fikri doğdu. Şiir kitaplarının baskısı yoktu. Yeni kuşaklar şiirini bilmiyordu. Abbas Amca’yla konuştuk. Sevindi, heyecanlandı. Biz, iki haftada bir, hafta sonları Ankara’dan Yozgat’a, Mahmut’un “serçedes”iyle gitmeye başladık. Uzun yıllardır kardeşlerinin otelinde, bir odada kalıyordu. Saat 11.00 gibi varıyorduk, kapıyı çalıp giriyorduk. Yatıyor oluyordu. “Geldiniz mi, hoş geldiniz” diye kalkıyordu. Böylece rakı saati de başlamış oluyordu! Oda tıklım tıklım kağıtlar, gazeteler, dergiler, kitaplarla doluydu. Biz bu yığının içinden şiirlerin olduğu kaynakları, belgeleri bulacaktık. Kendi yerel gazetesinde basılmış olanlar, bir kağıda yazılıp bir tarafa kıstırılmış olanlar, bu yığının içinde nerede olduğunu, nasıl bulacağımızı bilmediğimiz herhangi bir kitabın herhangi bir sayfasına yazılmış olanlar... toplayacaktık, sarıp sarmalayıp Ankara’ya götürecektik, şiirleri seçecektik, bunlardan hangilerinin kitaba gireceğine Abbas Amca’yla karar verecektik. Bir yıla yakın bir zaman sonra, adını kendinin koyduğu, Boşluğa Takılan Ses tamamlanmıştı.
İş, kitabın basımına gelmişti. Abbas Amca’yı çok iyi tanıyan, seven, Yozgatlı İş Adamı Erdoğan Akdağ’a gittik Mahmut’la. “Bir de saygı gecesi yapalım” dedi. Kitap 1992 yılında yayımlandı. Aynı yıl Hasan Mutlu’nun katkılarıyla Ankara Resim Heykel Müzesi’nin o güzel salonunda, Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın, Cahit Külebi’nin, Gülten Akın’ın, Ankaralı edebiyatçıların da katıldıkları; Vecihi Timuroğlu’nun, Çetin Öner’in konuşma yaptıkları, tiyatro sanatçısı Nurbanu Engindeniz’in, Salih Bolat’ın, benim, Abbas Amca’nın şiirlerini okuduğumuz görkemli bir saygı gecesi yapıldı. Abbas Sayar’la, ölümüne kadar süren, hayatımın en güzel anıları bu çalışma sırasında başladı.
“Şükrü’m yavrum, parayı Beyoğlu bankasına yatırdık” demişti bir seferinde. Öyle bir banka yoktu. Pavyonları kastediyordu. İstanbul yıllarında bir bar kadınına tutulmuş. Kadının işten çıkmasına kadar pavyonda kalır, onu evine bırakır öyle dönermiş evine. Kaçınılmaz ayrılıklar, acılar sonra. Ağır bir şiir yazmış. Şiirin adı Lanetleme idi. “Abbas Amca bari Beddua olsun” demiştim. Seçkide öyle yer aldı.
( Devam edecek )
Muhsin Köktürk
06.03.2020 19:48:36Değerli Şairimiz, Sizleri gazetemiz çatısı altında görmekten çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Yazılarını beğeniyle okuyacağım. Kaleminiz daim, başarılarınız sürekli olsun. Saygılarımla.