Feyzi Peker’e
Çocuksun
Siyah bir önlük
Boynuna oturmuş
Kolalı beyaz bir yaka
İçine sığacağın bir tahta çanta.
İlk gün, ilk yalnızlık, ilk korku
Ölene dek elinden düşmeyecek
Bir kalem. Önünde
Defter denilen bembeyaz bir uçurum.
Tanımadığınız bir adam
Seslerin resmini çiziyor tahtaya
Birbirinize bakıp gülüyorsunuz
“Biz şimdi ‘bahçe’ derken
Beş resim mi çıkıyor ağzımızdan?”
Dışarıda çın çın bir gökyüzü
Yüzünde güneşli tarlalar
Elma kokuları, üzüm bağları
Ayçiçeklerinin samanyoluyla söyleştiği
Yalnızlığın büyülü beşiği zamanlar...
Önündeki defter hepsini yutuyor.
Paydos, diyor öğretmeniniz
Ders bitti.
Yolun tozu boyundan aşıyor
Ağaçlar, serçeler, arklardaki sular
Seninle koşuyor
Rüzgârı geçiyorsun
Bulutları geçiyorsun
Sokaktaki köpekler
Senden önce giriyor avluya.
Annen kapılarda bir yumak telaş
Dinliyor dinliyor dinliyor
Öğrendiğin her şeyi
O da ilk kez seninle öğreniyor
Dünyanın öbür ucundan duyulan
Işık ışık bir iç çekişle
Benim oğlum büyük adam olacak, diyor.
Bir gün yaşadıklarını anlatacak
Kimse kalmayacak
Bir gün baban ölecek
Annen seni duymayacak
Ev bir hayalet enkazı
Bir zaman daha duracak
Terkedilmiş avluda
Okul küçülecek, küçülecek
Sen çok uzaklara gideceksin.
Çok sonra öğreneceksin ki
Öğretmenin ölümün resmini
Çizmemiş tahtaya
Büyümenin resmini, acının resmini...
İnsan bunları ancak
İhtiyarlık çağlarında
Yapayalnız öğrenirmiş
Dönüp o çocukla
Bir daha yaşayarak.
Bunu da çok sonra öğreneceksin.
2023