Yaşar Kemal soğumaz, sönmez.*

Yoksul insanların, mazlum insanların, gölgesiz

insanların; gündelik hayat içerisinde ancak bir can

sıkıntısı olarak hayatımıza değen insanların yenik

hayatlarından nasıl bir destan çıkabileceğini

dünyaya öğreten bir söz tanrısıyla, bir yazı büyücüsüyle,

hayatımızın kocaman bir yankısıyla karşı karşıyayız.

Ağzımızdan çıkan her söz birden mucizeye dönüyor.

Bu mucize taşlara kanat takıyor, sesimize boncuklar

diziyor, göklerin kanatlarını kalbimize çözüyor.

O, Neşet Ertaş için “bozkırın tezenesi” demişti, biz de

O’nun için söyleyelim aynı sözü: Türkçenin tezenesi,

coğrafyanın meydan sazı, mazlumun avazı.

 

“Bir doğa çeşnicisiyim ben alışılmadık (...) Hiçbir ses

yakalayamaz beni / Dağlarda küskün, küçük / Bir ot

parçasının yankısından başka.”* Dağlarda, ovalarda,

bahçelerde küskün, küçük ot parçasının yankısı,

büyüye büyüye Tanrının hizasına varmıştır. Dünya

edebiyatının acıyla güzelleşmiş başyapıtlarına

dönüşmüştür. Doğa, tepeden tırnağa insan olmuştur.

İnsan, doğa olmadan ağzını açamaz olmuştur.

Ağaçlar bulutlarla söyleşir. Irmaklar geyiklerle

dağlara akar. Çakırdikenleri yılanlarla ıslık çalar.

Gelinler karanlığı kirpik kirpik hasretle doldurur.

Çukurova’nın sıcağı acı ekmek olur. Ağrı Dağı

Anavarza kayalarına konuk gelir. Turaçlar eşkıyalara

türküler söyler. Alın teri çiğdemlere rengini verir.

Büyük acılar karıncaların ağzıyla büyük denizlerden

can suları içer. Bütün bunlar bin bir hale girerek,

iyilik ve kötülük halinde dünyanın dört bir

yanına  dağılır.

 

Zulmün artsın, zulmün artsın ki tez zeval bulasın!

Bu söz halkın kalbini, onurunu, öfkesini ve iyilik

duygusunu koruduğu derin bir çığlık, acı bir sığınak

olmuştur. Bu söz Yaşar Kemal’le çağdaş dünyanın temel

insan haklarını, bütün mazlum halklarını, bütün

kimliklerini ve kültürlerini savunmanın yedi renkli

bayrağı olmuştur. O bir Kilikya ağıtıdır. O, yarası suyun

iki yakasında kanayan mübadildir. O, yüzünü güneşe

dönmüş Êzidi’dir. “Korumaya alınmış” gelinlerdir, kızlardır.

Suriye çöllerinde yüz yıldır ıslık çalan Ermeni kemikleridir.

Ninova’dan Kilikya’ya kanatlı bir Asur yazısıdır. Cemaatsiz

bir kilisedir, sinagogdur. Bütün bu acılardan utanan

bir Türk’tür. Haysiyetin, insandan harflere,  harflerden

insana dönüşmüş görkemidir:

 

“Bugün bizim işlediğimiz insan değerleri yok olarak değil,

değişerek, gelişerek, tazelenerek dört yüz, beş yüz yıl

sonraya kadar gidecek. Nasıl eski Yunan'dan bize kadar

gelmişse. Onun için bizim de klasiklerimiz olacak. Kısaltılmış,

uzatılmış metin değil sorun.(…) Gelecek gelecektir, biz oraya

gerçekten kendimizi sağlıklı yollayabilirsek gelişmelere

yardımcı olmuş oluruz.*

 

(OTLARIN UĞULTUSU ALTINDA

*Homeros soğumaz sönmez VİCTOR HUGO

*Edip Cansever

*Yaşar Kemal

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ