“Eğer gerçekten “Yozgat’ın kalkınması” diye bir derdimiz varsa, bu kalkınmayı hangi modeli uygulayarak gerçekleştirebileceğimize karar vermemiz gerekiyor. Tarım ve hayvancılığı geliştirerek mi kalkınacağız, yoksa bundan vazgeçip sanayileşmenin yollarını mı arayacağız? Ben, son 1 yıl içerisinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden bu konuda ciddiyetle dile getirilmiş hiçbir açıklamaya rastlamadım. Çoğu zaman siyasî tavır takınıyorlar. Hangi söz daha çok alkışlanıyorsa onu söylüyorlar… Benim takip edebildiğim kadarıyla, pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da hedef belirlemiş tek kişi var, o da Yozgat Valisi Amir Çiçek…”
Bu yazıda, aynı konuya devam ediyoruz.
Yozgat’ın başına konmuş bir talih kuşu olarak gördüğüm Yozgat Valisi Amir Çiçek’in, geçen Haziran ayında mahallî basında yer alan ve bana göre manşetten verilmeyi fazlasıyla hak etmesine rağmen satır aralarında kaybolup giden bir tespiti şöyleydi:
“Yozgat’ta, kalkınmada önce sanayi kurma ve teşvik konuları üzerinde durulmuş. Organik sanayi, tarıma yönelik sanayi kurulmamış. Tarıma dayalı sanayiyi geliştireceğiz.”
Görüldüğü üzere, bu 3 cümleden oluşan paragraf, Yozgat’ta en fazla yaygarası kopartılan ama somut olarak hiçbir çözüm reçetesi ortaya koymayan tartışmaların ezberini bozacak bir tespit.
Şapkamızı önümüze koyalım, eğri oturup doğru konuşalım. Yozgat’ta neredeyse her kesim, bir “teşvik” lafıdır tutturmuş. Üstelik bu teşvik beklentisi, ağırlıklı olarak sanayileşmeye yönelik bir beklenti. Oysa Yozgat’ta çalışan nüfusun yüzde 70’inin geçimini tarım ve hayvancılıkla sağladığı gibi koskoca bir gerçek orta yerde duruyor.
Bütün beklenti ve talepleri Yozgat’a kurulacak 3-5 fabrikaya bağladığımızda, geride kalan on binlerce çiftçiyi ne yapacağımızı da açıklamamız gerekmez mi? Yozgat’ın çalışan nüfusunun yüzde 70’ini fabrikalarda işe mi yerleştireceğiz? Bu kadar fabrikayı nerede bulacağız ya da hangi parayla kuracağız?
İşte, zurnanın “zırt” dediği yerde Sayın Vali çıkıyor ve o ezber bozan manşetlik tespitini yapıyor. Anladığım kadarıyla, ‘Sanayi ve teşvikle uğraşmaktan, Yozgat’ın gerçek gücü olan tarım ve hayvancılık unutulmuş, kimsenin aklına tarıma yönelik sanayileşme gelmemiş’ demek istiyor ve kendi hedefini özetliyor: “Tarıma dayalı sanayiyi geliştireceğiz.”
Bence mükemmel bir ara formül. “Ara formül” diyorum çünkü “tarıma dayalı sanayi” ifadesi, tarımı da sanayiyi de içine alıyor. ‘Sanayileşelim ama tarıma dayalı, tarıma yönelik olarak sanayileşelim’ diyor. ‘Tarım ve hayvancılık yapalım; ama babadan kalma ilkel yöntemlerle değil, modern yöntemlerle ve teknolojiyi kullanarak yapalım’ diyor.
Bu elbette, “Yozgat’a fabrika kurulmasına gerek yok” anlamına gelmiyor. Kurulabiliyorsa kurulsun, amenna; ama kurulamıyorsa, neden Yozgat kendi öz kaynaklarını çürütüp sonra da büsbütün ortada kalsın?
‘Tarım ve hayvancılığı geliştirelim, enerjimizi o alana yöneltelim’ demek, modern bir şehir inşa etmekten vazgeçmeyi, eğitimi, kültür ve sanatı ikinci plana atmayı da gerektirmiyor.
Ayrıca, Yozgat’ın kalkınma hamlesini sadece ve bütünüyle siyasetçilere, milletvekillerine havale etmesi de, “ilkel” bir yaklaşım. “İlkel” çünkü ‘ben sana oy verdim, sen de bana fabrika yap’ kolaycılığı, artık dünyada çok geçerli ve karşılığı olan bir yöntem değil. Pek çok kişi bana kızacak ve kemikleşmiş önyargılarla, bu sözü milletvekillerini aklamak için söylediğimi düşünecek, biliyorum. Oysa dünya da Türkiye de çok değişti. Dünyada her şeyi devletten bekleme dönemi kapanalı yıllar oldu. Artık şehirler kendi sivil yapılanmalarıyla kalkınıyorlar. Şehirler, zamanla belli ürün ya da hizmet alanlarında markalaşıyor ve o “marka değeri”, sonraki yatırımları da kolaylaştırıyor.
Tercih bizim: Ya “teşvik, ille de teşvik, sadece teşvik” diye feryat edip, on binlerce insanın her seferinde hayal kırıklığı yaşamasına sebep olacağız; ya da ezberlerimizi bozup, Yozgat’ın gizli gücünü ortaya çıkarmak için tarım ve hayvancılığa yönelik sanayileşme teşebbüslerine dört elle sarılacağız.
Ben, bu çalışmaları 2006 yılından beri büyük bir azim ve kararlılıkla sürdüren Yozgat Valisi Amir Çiçek’e destek olmanın, Yozgat için daha hayırlı olacağını düşünüyorum.
Bu konuyu çeşitli boyutlarıyla, somut örnek ve verilerle müzakere etmeye devam edeceğiz.
02.11.2009
OKUR YORUMLARI
çınar
08.11.2009 14:36:00
dediğiniz gibi,yozgat tarımla kalkınır.eğer bu model hayata geçirilmezse yozgat köyleri 10-15 seneye kadar boşalır ve hızlı göçü önlemek imkansızlaşır.yozgat bu kurtuluş modeline hemen sahip çıkmalı,aksi halde durum vahim olur bence...
gülten
08.11.2009 08:59:00
sürur bey,yazılarınızı dikkatle okuyorum ve çok yararlanıyorum.tesbitleriniz,teşhisleriniz ve teklifleriniz çok isabetli.yozgatın sorumluları da bizim gibi yazılarınızrdan istifade etmelidir diye düşünüyoum.hürmetler
mehmet ali
02.11.2009 21:11:00
size aynen katılıyorum.vali çiçek,yozgat için büyük bir şanstır.kıymeti biline...
çınar
08.11.2009 14:36:00dediğiniz gibi,yozgat tarımla kalkınır.eğer bu model hayata geçirilmezse yozgat köyleri 10-15 seneye kadar boşalır ve hızlı göçü önlemek imkansızlaşır.yozgat bu kurtuluş modeline hemen sahip çıkmalı,aksi halde durum vahim olur bence...
gülten
08.11.2009 08:59:00sürur bey,yazılarınızı dikkatle okuyorum ve çok yararlanıyorum.tesbitleriniz,teşhisleriniz ve teklifleriniz çok isabetli.yozgatın sorumluları da bizim gibi yazılarınızrdan istifade etmelidir diye düşünüyoum.hürmetler
mehmet ali
02.11.2009 21:11:00size aynen katılıyorum.vali çiçek,yozgat için büyük bir şanstır.kıymeti biline...