19 Şubat’ta yayınladığım “Arabaşı dernekleri” başlıklı yazıma, Ankara Yozgatlı Dernekler Federasyonu ve İstanbul Yozgat Platformu’ndan sonra Akbucak Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Yozgat Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sayın İlhan Öztürk de bir açıklama gönderdi.
Daha önceki açıklamaları yayınlarken yaptığım gibi, önce Sayın İlhan Öztürk’ün açıklamasının tamamını yayınlıyor, ardından görüşlerimi kısaca özetliyorum.
“Merhaba Sürur Kardeşim,
Yazınınızı, federasyon ve platform başkanının yazılarını ve yazılarla ilgili eleştirilerinizi okudum. Ancak eleştirilerinizin insafsız olduğunu düşünüyorum.
Gerek Ankara Yozgatlılar Federasyonu gerekse Yozgat Platformu Başkanının yazısında ‘proje üretmeyelim’ demiyorlar. Mevcut imkânlarla üretilemediğini söylüyorlar. Fikir verebilecek, iş yapabilecek, destek verebilecek kişiler, dernek faaliyetlerini uzaktan seyrediyor ve kimileri de bir şey yapmadığı gibi sadece eleştiriyor. Yapıcı eleştiriler elbette ki fikirleri daha da geliştirir. Ancak eleştirinin maksadı değişince moral bozmaktan öteye gitmiyor.
Proje üretecek, bu işe zaman ayıracak kişiler olmayınca kısıtlı imkânı olanlar dernek faaliyetine “bir katkım olur mu” diye el atıyorlar. Kısıtlı imkânlarla ortaya çıkan sonuç da bu kadar oluyor. Kısıtlı imkânı olanlar da bu tür faaliyetlerden uzak durursa hiçbir faaliyet yapılamaz. Her ne kadar adına “arabaşı gecesi” dense de amaç sadece arabaşı yutmak değil. Birbiriyle görüşemeyen insanları bir araya getirmek, sohbete ve muhabbete vesile olmaktır.
Önerdiğiniz fikirlerin hepsi de güzel. Söylediklerinizin hepsi de yapılabilecek ve yapılması gereken faaliyetlerdir. Biz de dernek olarak projeler üretmek istiyoruz. Ancak proje üretecek ve projeleri yürütecek adam ve kaynak bulmakta zorlanıyoruz.
Masa başında fikir üretmek kolay. Ancak masa başında üretilen fikirleri uygulamak o kadar da kolay değil.
Gel beraber el ele verelim. Ne tür projeler yapılabilir? Bu projeler nasıl hayata geçirilebilir? Projeleri yürütecek ekip nasıl ve kimlerden oluşturulur? Bu ekip nasıl organize edilir? Gel birlikte kafa yoralım ve birlikte bir şeyler yapalım.
İnsanlara ve çevremize somut olarak hiçbir fayda sağlamamaktansa az bir fayda sağlamanın iyi olduğunu, az bir katkıdan da daha fazla katkı sağlamanın iyi olduğunu düşünüyorum. Ama bir işin daha iyisini yapamıyoruz diye az da olsa yaptığımız bir faaliyeti terk etmeyelim diyorum.
Allah’a emanet olmanız duasıyla…”
Cevap
Saygıdeğer İlhan Bey,
Açıklamanızda ifade ettiğiniz bazı hususlara dair kanaatlerimi daha önceki 3 yazımda ifade ettiğim için, onları tekrarlamayacağım.
Yazımın ‘sevimli’ bir yazı olmadığını kabul ediyorum; zira o yazı ‘sevimli’ olmak için yazılmamıştı. Ancak, herhangi bir derneği ya da federasyonu hedef almadan genel olarak Yozgat derneklerine yönelik eleştirilerimin ‘insafsız’ olduğu görüşünüze katılmıyorum.
“Fikir verebilecek, iş yapabilecek, destek verebilecek kişiler, dernek faaliyetlerini uzaktan seyrediyor ve kimileri de bir şey yapmadığı gibi sadece eleştiriyor” diyorsunuz.
Bu konudaki kanaatimi 2 kısımda ifade etmeliyim:
1 – Derneklerin kurucuları, daha kuruluş aşamasında fikir ve proje üretecek kişileri tespit edip onlarla yola çıkmalılar.
2 – ‘Hiçbir şey yapmadıkları için sadece eleştirenler’ sınıfına ben de dahil ediliyorsam, bunu şu sebeple kabul etmem: 2008 yılından bu yana, derneklerin de ilgi ve faaliyet alanlarına giren konularda Yozgat’ın çeşitli meselelerine dair yazılar yazıyor, haberler yayınlıyorum. Gazeteciler, genellikle bu şekilde fikir verir, bu şekilde proje üretirler. Bunlardan istifade edip etmemek, ilgili kişilere, kurumlara ve kuruluşlara kalan bir tercihtir…
“Yapıcı eleştiriler elbette ki fikirleri daha da geliştirir. Ancak eleştirinin maksadı değişince moral bozmaktan öteye gitmiyor” şeklindeki itirazınızdan, eleştirilerimin ‘yapıcı’ olmadığı ve ‘kötü maksatlı’ olduğu sonucunu çıkarmam gerekiyorsa, bunun böyle olmadığını daha ilk yazımda dile getirmiş, sonrakilerde de tekrarlamıştım.
Zaten ‘maksadımın kötü olması’ mümkün değil, zira ne derneklerle rekabet hâlindeki bir pozisyondayım, ne de başkalarını karalayarak temin edebileceğimi düşündüğüm bir beklentim var. Derneklerde fiilî olarak görev almak gibi bir talepte bulunmuyorum; çünkü o zaman objektif olamam; mensubu olduğum bir derneği eleştirmem de şık olmaz… Bunun yanı sıra, 2008 yılından bu yana, Yozgat’a dair herhangi bir konuda fikrimi soran herkese fikirlerimi ve önerilerimi dile getirdim… Bunu, kendime bir önem ve değer atfettiğimden değil, sadece ithamınıza açıklık getirmek için belirtiyorum. Yazılarımı sadece ‘sıradan bir Yozgatlı vatandaş’ olarak yazdığımı daha önce de belirtmiştim. Farz edin ki zurnanın son deliğinden ‘zırt’ diye bir ses çıkmış olsun…
“…moral bozmaktan öteye gitmiyor” ifadenize gelince, bence siz, bu konuda morali bozulabilecek olanların en sonuncularından birisiniz. Çünkü derneğinizi kurmadan önce de, kuruluş aşamasında da, kurduktan sonra da gerçekleştiremeyeceğiniz hiçbir vaatte bulunmadınız. Mütevazı, ayakları yere basan ve gerçekçi bir tutum içerisinde olacağınızı beyan ettiniz. Üstelik, Akbucak Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak, benim de beğendiğim, takdir ettiğim birtakım kültürel projeleriniz olduğunu biliyorum. Bu tür çalışmaları her zaman destekledim, desteklemeye ve katkıda bulunmaya da devam edeceğim.
“Masa başında fikir üretmek kolay. Ancak masa başında üretilen fikirleri uygulamak o kadar da kolay değil” diyorsunuz. Oysa projeler genellikle masa başında üretilir, sonra sahada uygulama aşamasına geçilir. Benim eleştirdiğim husus, Yozgat derneklerinin daha bu ilk aşamaya, yani masa başında fikir üretme aşamasına bile gelememiş olmalarıdır…
Son olarak şunu kaydetmeliyim ki, benim eleştirilerim, pek çoğu bir kahvehaneden öteye geçemeyen, varlığı ile yokluğu arasında pek bir fark olmayan, Yozgat’ın sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan kalkınması adına hiçbir niyeti, teşebbüsü ve projesi olmayan ve bambaşka niyetlerle kurulmuş olan “tabela dernekleri”ne yönelikti. Ne yazık ki, Yozgat derneklerinin pek çoğunun bu durumda olduğunu düşünüyorum. İnanıyorum ki, bu tür dernekler kapanacak olsalar, kimse kapandıklarını fark etmeyecek bile…
İlk yazımdan itibaren söylediğim o sözü tekrarlamak durumundayım; Yozgat dernekleri, “Arabaşı Gecesi” düzenlemenin ötesine geçmedikleri müddetçe, ne kendilerine faydalı olabilirler, ne de Yozgat’a ve Yozgatlılara…
Bu konuda şahsınızdan ve derneğinizden umutluyum. Başarılı ve güzel çalışmalarınızın haberlerini yayınlamaktan memnuniyet ve gurur duyacağım.
Genel olarak Yozgat deneklerine yönelik eleştirilerime duyarlılık gösterip açıklama gönderme nezaketinde bulunduğunuz için samimiyetle teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Zaman zaman bu konuları ele almaya başka yazılarımda devam edeceğim.
Muhabbet ve hürmetlerimle…
06.03.2013
Daha önceki açıklamaları yayınlarken yaptığım gibi, önce Sayın İlhan Öztürk’ün açıklamasının tamamını yayınlıyor, ardından görüşlerimi kısaca özetliyorum.
“Merhaba Sürur Kardeşim,
Yazınınızı, federasyon ve platform başkanının yazılarını ve yazılarla ilgili eleştirilerinizi okudum. Ancak eleştirilerinizin insafsız olduğunu düşünüyorum.
Gerek Ankara Yozgatlılar Federasyonu gerekse Yozgat Platformu Başkanının yazısında ‘proje üretmeyelim’ demiyorlar. Mevcut imkânlarla üretilemediğini söylüyorlar. Fikir verebilecek, iş yapabilecek, destek verebilecek kişiler, dernek faaliyetlerini uzaktan seyrediyor ve kimileri de bir şey yapmadığı gibi sadece eleştiriyor. Yapıcı eleştiriler elbette ki fikirleri daha da geliştirir. Ancak eleştirinin maksadı değişince moral bozmaktan öteye gitmiyor.
Proje üretecek, bu işe zaman ayıracak kişiler olmayınca kısıtlı imkânı olanlar dernek faaliyetine “bir katkım olur mu” diye el atıyorlar. Kısıtlı imkânlarla ortaya çıkan sonuç da bu kadar oluyor. Kısıtlı imkânı olanlar da bu tür faaliyetlerden uzak durursa hiçbir faaliyet yapılamaz. Her ne kadar adına “arabaşı gecesi” dense de amaç sadece arabaşı yutmak değil. Birbiriyle görüşemeyen insanları bir araya getirmek, sohbete ve muhabbete vesile olmaktır.
Önerdiğiniz fikirlerin hepsi de güzel. Söylediklerinizin hepsi de yapılabilecek ve yapılması gereken faaliyetlerdir. Biz de dernek olarak projeler üretmek istiyoruz. Ancak proje üretecek ve projeleri yürütecek adam ve kaynak bulmakta zorlanıyoruz.
Masa başında fikir üretmek kolay. Ancak masa başında üretilen fikirleri uygulamak o kadar da kolay değil.
Gel beraber el ele verelim. Ne tür projeler yapılabilir? Bu projeler nasıl hayata geçirilebilir? Projeleri yürütecek ekip nasıl ve kimlerden oluşturulur? Bu ekip nasıl organize edilir? Gel birlikte kafa yoralım ve birlikte bir şeyler yapalım.
İnsanlara ve çevremize somut olarak hiçbir fayda sağlamamaktansa az bir fayda sağlamanın iyi olduğunu, az bir katkıdan da daha fazla katkı sağlamanın iyi olduğunu düşünüyorum. Ama bir işin daha iyisini yapamıyoruz diye az da olsa yaptığımız bir faaliyeti terk etmeyelim diyorum.
Allah’a emanet olmanız duasıyla…”
Cevap
Saygıdeğer İlhan Bey,
Açıklamanızda ifade ettiğiniz bazı hususlara dair kanaatlerimi daha önceki 3 yazımda ifade ettiğim için, onları tekrarlamayacağım.
Yazımın ‘sevimli’ bir yazı olmadığını kabul ediyorum; zira o yazı ‘sevimli’ olmak için yazılmamıştı. Ancak, herhangi bir derneği ya da federasyonu hedef almadan genel olarak Yozgat derneklerine yönelik eleştirilerimin ‘insafsız’ olduğu görüşünüze katılmıyorum.
“Fikir verebilecek, iş yapabilecek, destek verebilecek kişiler, dernek faaliyetlerini uzaktan seyrediyor ve kimileri de bir şey yapmadığı gibi sadece eleştiriyor” diyorsunuz.
Bu konudaki kanaatimi 2 kısımda ifade etmeliyim:
1 – Derneklerin kurucuları, daha kuruluş aşamasında fikir ve proje üretecek kişileri tespit edip onlarla yola çıkmalılar.
2 – ‘Hiçbir şey yapmadıkları için sadece eleştirenler’ sınıfına ben de dahil ediliyorsam, bunu şu sebeple kabul etmem: 2008 yılından bu yana, derneklerin de ilgi ve faaliyet alanlarına giren konularda Yozgat’ın çeşitli meselelerine dair yazılar yazıyor, haberler yayınlıyorum. Gazeteciler, genellikle bu şekilde fikir verir, bu şekilde proje üretirler. Bunlardan istifade edip etmemek, ilgili kişilere, kurumlara ve kuruluşlara kalan bir tercihtir…
“Yapıcı eleştiriler elbette ki fikirleri daha da geliştirir. Ancak eleştirinin maksadı değişince moral bozmaktan öteye gitmiyor” şeklindeki itirazınızdan, eleştirilerimin ‘yapıcı’ olmadığı ve ‘kötü maksatlı’ olduğu sonucunu çıkarmam gerekiyorsa, bunun böyle olmadığını daha ilk yazımda dile getirmiş, sonrakilerde de tekrarlamıştım.
Zaten ‘maksadımın kötü olması’ mümkün değil, zira ne derneklerle rekabet hâlindeki bir pozisyondayım, ne de başkalarını karalayarak temin edebileceğimi düşündüğüm bir beklentim var. Derneklerde fiilî olarak görev almak gibi bir talepte bulunmuyorum; çünkü o zaman objektif olamam; mensubu olduğum bir derneği eleştirmem de şık olmaz… Bunun yanı sıra, 2008 yılından bu yana, Yozgat’a dair herhangi bir konuda fikrimi soran herkese fikirlerimi ve önerilerimi dile getirdim… Bunu, kendime bir önem ve değer atfettiğimden değil, sadece ithamınıza açıklık getirmek için belirtiyorum. Yazılarımı sadece ‘sıradan bir Yozgatlı vatandaş’ olarak yazdığımı daha önce de belirtmiştim. Farz edin ki zurnanın son deliğinden ‘zırt’ diye bir ses çıkmış olsun…
“…moral bozmaktan öteye gitmiyor” ifadenize gelince, bence siz, bu konuda morali bozulabilecek olanların en sonuncularından birisiniz. Çünkü derneğinizi kurmadan önce de, kuruluş aşamasında da, kurduktan sonra da gerçekleştiremeyeceğiniz hiçbir vaatte bulunmadınız. Mütevazı, ayakları yere basan ve gerçekçi bir tutum içerisinde olacağınızı beyan ettiniz. Üstelik, Akbucak Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak, benim de beğendiğim, takdir ettiğim birtakım kültürel projeleriniz olduğunu biliyorum. Bu tür çalışmaları her zaman destekledim, desteklemeye ve katkıda bulunmaya da devam edeceğim.
“Masa başında fikir üretmek kolay. Ancak masa başında üretilen fikirleri uygulamak o kadar da kolay değil” diyorsunuz. Oysa projeler genellikle masa başında üretilir, sonra sahada uygulama aşamasına geçilir. Benim eleştirdiğim husus, Yozgat derneklerinin daha bu ilk aşamaya, yani masa başında fikir üretme aşamasına bile gelememiş olmalarıdır…
Son olarak şunu kaydetmeliyim ki, benim eleştirilerim, pek çoğu bir kahvehaneden öteye geçemeyen, varlığı ile yokluğu arasında pek bir fark olmayan, Yozgat’ın sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan kalkınması adına hiçbir niyeti, teşebbüsü ve projesi olmayan ve bambaşka niyetlerle kurulmuş olan “tabela dernekleri”ne yönelikti. Ne yazık ki, Yozgat derneklerinin pek çoğunun bu durumda olduğunu düşünüyorum. İnanıyorum ki, bu tür dernekler kapanacak olsalar, kimse kapandıklarını fark etmeyecek bile…
İlk yazımdan itibaren söylediğim o sözü tekrarlamak durumundayım; Yozgat dernekleri, “Arabaşı Gecesi” düzenlemenin ötesine geçmedikleri müddetçe, ne kendilerine faydalı olabilirler, ne de Yozgat’a ve Yozgatlılara…
Bu konuda şahsınızdan ve derneğinizden umutluyum. Başarılı ve güzel çalışmalarınızın haberlerini yayınlamaktan memnuniyet ve gurur duyacağım.
Genel olarak Yozgat deneklerine yönelik eleştirilerime duyarlılık gösterip açıklama gönderme nezaketinde bulunduğunuz için samimiyetle teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Zaman zaman bu konuları ele almaya başka yazılarımda devam edeceğim.
Muhabbet ve hürmetlerimle…
06.03.2013
06.03.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ