Yozgat’ın Aydıncık ilçesine bağlı Kösrelik köyündeki evini adeta bir folklor müzesine dönüştürmüş olan Raşit Öztürk, ağaç köklerinden orijinal bastonlar, ağaç malzeme kullanarak da at arabası, kağnı gibi eskiden kullanılan ulaşım araçlarının ve tarım aletlerinin maketlerini yapıyor.
İstanbul TÜYAP’ta düzenlenen Emitt Fuarı’ndaki Yozgat standında sergilenen orijinal çalışmalarıyla Aydıncık ilçesini temsil eden Raşit Öztürk, kış aylarında Ankara’daki oğlu Gökhan Öztürk’ün evinde kaldığı için fuara katılamamıştı. Kendisi hakkında önce Emitt Yozgat standında bilgi aldım, sonra da telefonda görüştük. İşte Yozgat’ın keşfedilmeyi bekleyen kabiliyetlerinden Raşit Öztürk…
Emitt Fuarı da olmasa Raşit ustadan habersiz kalacaktık…
Raşit Öztürk adını ilk kez, 24-27 Ocak 2013 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Emitt Fuarı’ndaki Yozgat standında sergilenen dekoratif ahşap ürünlerini görüp de, stant görevlisine ‘Bunları kim yapıyor?’ diye sorduğumda öğrendim. Niyetim, kendisiyle röportaj yapmaktı ama ne yazık ki kendisi fuara katılamamış, eserlerini Aydıncık Kaymakamlığı fuara taşımıştı.
Anadolu insanının ağaç köklerinde gördükleri…
Yozgat standında, ağaç dallarından ve ağaç köklerinden, doğal biçimi, doğal kıvrımları muhafaza edilerek, dekorasyon havyası ve boyalar kullanılarak süslendikten sonra verniklenmiş orijinal bastonlar sergileniyordu. ‘Soyut figürler’ hâlinde çalışılmış bastonların yanı sıra, orijinal biçimiyle boynuzlu bir keçiyi andıran bir ağaç köküne, havya ile yakmak suretiyle bir göz ve burun delikleri ilâve edilerek ‘keçi / koyun başı’na dönüştürülmüş olan somut figürlü baston dikkat çekiyordu. Belliydi ki, tabiattaki ağaç dalları ve ağaç kökleri, Raşit ustanın zihninde çağrışımlar uyandırıyor, o soyut biçimleri somut nesnelere benzeterek algılıyor ve o hâliyle de onlarda ayrı bir güzellik keşfediyordu…
‘Özgün tasarım’ın âlâsı Anadolu’da…
İyiden iyiye merak etmiştim Raşit ustayı. ‘İşte Anadolu’da keşfedilmeyi bekleyen saklı kalmış binlerce kabiliyetten biri daha’ diye düşündüm kendi kendime. İstanbul’da, ithal hediyelik eşyalar ve dekoratif ürünler satan, adı marka olmuş bazı firmalarda bu tür çalışmaların ‘özgün tasarım’ etiketiyle yüksek fiyatlarla satıldığını düşününce, ‘Aslında özgün tasarımların âlâsı Anadolu’da ama kimse farkında değil’ diye geçirdim içimden…
“Hangi birini anlatsam…”
Önce, Aydıncık Kaymakamlığı stant görevlisi, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı personeli Ahmet Semih’ten bilgi aldım. Ahmet Bey, Raşit ustanın, Aydıncık ilçesine bağlı Kösrelik Köyü’nde yaşadığını, bu çalışmaları da ‘hobi’ olarak yaptığını söyledi. Köydeki evinin adeta bir müze gibi olduğunu, eve misafir olan birinin orada sergilenen şeylerden gözünü alamadığını ifade ederek, “Eve gittiğimiz zaman, karşı karşıya oturup sohbet edemiyoruz; çünkü gözlerimizi Raşit ustanın yaptığı şeylerden alamıyoruz. Yapılanları seyretmekle yetiniyoruz. O kadar güzel şeyler var ki yani, hangi birini anlatsam…” dedi. Ahmet Bey, Raşit ustanın irili ufaklı maketler de yaptığını belirttikten sonra, onun çalışmalarını şöyle anlattı:
Kaymakamın evinin bahçesindeki kağnı…
“Meselâ Kaymakam Beyimizin bahçesine bir tane büyük kağnı yaptı. O kadar güzel ki… Eski tarım aletlerinin küçük-büyük maketlerini yapıyor. Hiç unutmuyorum, ağaç kökünden bir tane baston yapmıştı. Bastonun elle tutulan kısmı tıpkı bir aslan başına benziyordu. Giden valimiz (Necati Şentürk) onu çok beğenmişti, kendisine aldı. Bir de, daha önce gövdesi kesilmiş bir ağacın kütüğünü orijinal kökleriyle birlikte sökmüş, onu ters çevirerek kökleri ağacın dallarına dönüştürmüş, her bir dalın ucuna da bir telefon numarası asarak, tamamen doğal ve orijinal bir telefon rehberi yapmıştı. Meselâ başka bir örnek vereyim: Ayva ağacını budamış. Baget tavuk paketlerinin altından çıkan köpükler var ya, renkli köpükler, onları kullanarak, ayva çiçek açmış gibi bir görüntü vermişti. Görünce bakıyorsun, ‘Aa, ayva çiçek açmış!..’ Halbuki suni bir şey...”
Ahmet Bey, Raşit ustanın bu çalışmaları ticarî amaçla değil tamamen kendi sevgisinden dolayı bir el sanatı olarak yaptığını, yaptıklarını zaman zaman ona hayranlık duyanlara hediye ettiğini söyledi. “Onları o kadar seviyor ki, ‘Biri gittiği zaman gelinim evden gitmiş kadar üzülüyorum’ diyor” diyerek, Raşit ustanın eserleriyle arasındaki gönül bağını ifade etti… Tabiatta rastladığı bazı bitkileri kök boyalarıyla boyadığını, buna benzer ilginç çalışmalar yaptığını anlattı:
“Meselâ eski bir kıl kilimi, kesip değişik şekillerde bir araya getirerek dekoratif bir kilime dönüştürmüştü. Makat’ın (sedir’in) üstüne sermişti… Harika bir şeydi… Meselâ iki kağnı tekerleğini sağ ve sol başa yerleştirerek bir kanepe yapmıştı. Çok harika şeyler yapıyor…”
Hakkında hiçbir müracaat kaynağı yok!..
Raşit Öztürk’ü hayli merak etmiştim. Hakkında bilgi edinebilmek için internete müracaat ettim ama saatler süren aramalarıma rağmen ne onun hakkında yapılmış tek bir habere, ne de tek bir fotoğrafına rastlayabildim. Aydıncık Kaymakamlığı’nın web sitesinde de ona dair tek bir satır, tek bir fotoğraf bulamadım. ‘Ne tuhaf!’ dedim kendi kendime; bir adamın eserlerini fuarda sergilenmeye, Aydıncık ilçesini ve Yozgat’ı temsil etmeye değer bulacaksınız ama ona dair hiçbir kaynak oluşturmayacaksınız!.. Yine de, Raşit Öztürk’ün eserlerini fuara taşıyıp bizi ondan haberdar ettiği için Aydıncık Kaymakamlığı’na teşekkür borçluyuz. ...
Sağ olasınız Erol Bey…
Aydıncık Kaymakamlığı’nı arayıp Raşit ustanın bir fotoğrafını temin edebilmek için Ahmet Bey’e ulaştım. Ahmet Bey, kendisinde fotoğrafı olmadığını ama Aydıncık Halk Eğitim Merkezi Müdürü Erol Ateş Beyde olabileceğini söyledi. Söylediği gibi de oldu. Sağ olsun, Erol Bey bana Raşit ustanın, geçen yıl Ankara’da düzenlenen ‘Yozgat Tanıtım Günleri’ fuarındaki Aydıncık standında birlikte çekilmiş bir fotoğrafını gönderdi.
Raşit ustanın telefon numarasını da Erol Beyden aldım ve kendisini aradım.
“Gözüme bir başka gözüküyorlardı…”
1957 doğumlu Raşit Öztürk, Türk Traktör’den emekli olmuş. “Emekli olduktan sonra 7-8 yıldır uğraşıyorum bu işlerle” dedi. ‘Nasıl başladınız bunları yapmaya?’ diye sordum, şöyle anlattı:
“Emekli olduktan sonra köyde, dağda-bayırda, ormanda gezinirken, avcılık da yapıyordum eskiden, gezinirken gördüğüm bu ağaç kökleri dikkatimi çekmeye, hoşuma gitmeye başladı. Gözüme bir başka gözüküyorlardı yani… Topladım, kestim, biçtim, yaktım, boyadım, şekiller verdim… Fındık, kızılcık dallarından, köklerinden bir şeyler yapmaya başladım. Yaptıkça bu işi daha çok sevdim. Zamanla daha güzel şeyler çıkmaya başladı ortaya. Kağnılar yaptım. 200-300 tane kağnı yaptım, hediye ettim yakınlarıma… Hepsi gitti öyle... Önceleri 10-15 santimetre boyunda küçük kağnılar yapıyordum, sonraları 1-1,5 metre boyunda kağnılar yapmaya başladım. Bastonlar yapıyorum, âsâlar yapıyorum, tahta kaşıklar yapıyorum…”
“Ertuğrul Kapusuzoğlu niyetlendi ama…”
‘Raşit Bey, siz bu kadar güzel şeyler yapıyorsunuz ama internette size dair hiçbir bilgi ve fotoğraf bulamadım. Yerel basın hiç ilgilenmedi mi sizinle?’ diye sordum; “Valla ne bileyim, yazan olmadı şimdiye kadar. Bir ara Ertuğrul Kapusuzoğlu gelecekti, konuşacaktık, o da yazacaktı ama denk düşmedi” dedi.
“Oğlum facebook’a bir resim koymuştu ama şimdi onun adresini bilmiyorum” deyince, telefon görüşmemizden sonra facebook’ta ‘Kösrelik” etiketiyle arama yapıp, Öztürk soyadlı isimleri inceledim ve oğlu Gökhan Öztürk’ün sayfasında, Raşit Öztürk’ün köydeki evinde çekilmiş o fotoğrafı buldum. Dedikleri kadar varmış…
Kışın Ankara’da, yazın Kösrelik’te…
Raşit usta, her yıl Aralık ayından Mart ayına kadar Ankara’da oğlunun evinde kalıyor, kışı orada geçiriyor, Mart ayında da Kösrelik köyüne dönüyormuş. ‘Kösrelik kasaba değil miydi?’ diye sorduğumda, son nüfus sayımında nüfusu 2 binin altında kaldığı için köy statüsüne dönüştüğünü hatırlattı…
“Neden olmasın?..”
‘Yaptıklarınızı satışa sunmayı düşündünüz mü?’ diye sordum, yeterince malzemesi olmadığını, sürekli üretim yapmak için daha fazla alet edevata ihtiyacı olduğunu, çalışmalarını satışa yönelik üretime dönüştürebilmesi için kendi imkânlarının yetersiz olduğunu anlattı. ‘Size imkân sağlanırsa düşünür müsünüz?’ soruma da ‘İmkân sağlanırsa olur tabii, neden olmasın?’ diye karşılık verdi.
Artık Kösrelik’i unutmam…
Raşit Öztürk’le tanışmaktan heyecan ve mutluluk duydum. Çalışmalarının çok daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendisiyle zaman zaman irtibat kuracağım ve elimden geldiğince onu ve eserlerini tanıtmaya çalışacağım. Yozgat’a gittiğimde, bir aksilik çıkmazsa, fırsat bulabilirsem, inşallah Aydıncık ilçesinin Kösrelik köyüne gidip, evine misafir olacağım…
04.02.2013
04.02.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
SUZAN
05.02.2013 20:26:00İlahi Sururi Bey;Yazınızı gülümseyerek okudum.Hemde bu yetenekli kardeşimiz adına çok mutlu oldum.Nice değerli eller;nice farklı bakan gözler var ama farkedilmeden,gün ışığına çıkarılıp, etrafını aydınlatmaya mahal vermeden yok olup gidiyorlar.Resimde gördüğüm eserleri eğitim almış heykeltraşlar yapamazlar. Görüyorum ki "basın" bir dehayı gün ışığına çıkarmakta oldukçe etkili olmuş.Bizlerde memleketimizde ne dehaların var olduğunu görmüş olduk.Ne kadar "basının işi tanıtım yapmak mı?" diye kükresenizde...; Basın isterse, var olan şeyi tanıtmakta ÇOK etkili olduğunu şu an ispatlanmıştır.Tabi ki olmayan bişey için basın ne yapsın?
Allah sizden razı olsun.