Hatırlar mısınız, 5 Mart’ta yayınladığım “Hoşgörüsüyle dünyaya örnek olabilecek şehir: Yozgat” başlıklı yazımda, vaktiyle Yozgat’ta ikamete tâbi tutulmuş olan Alman aileler Yozgat’tan ayrılırken, Alman kadınların, Yozgatlı kadınlara sarılıp ağlaştıklarına dair kayıtların önemine işaret etmiş ve şöyle yazmıştım:
‘Yozgat Belediyesi, biraz ufkunu geniş tutsa, sırf geçmişteki bu ilişkiler sebebiyle bile Yozgat ile Almanya arasında bir dostluk köprüsü kurabilir.’
Dün Hürriyet gazetesi yazarı Doğan Hızlan’ın “İstanbul’u bir yabancıdan okumak” başlıklı yazısını okuyunca, bu fikrim daha da kuvvet kazandı.
Doğan Hızlan, iki ciltlik “İstanbul Çeşitlemeleri” kitabından bahsederken, kitabın yazarı Alman tıp doktoru Prof. Rupert Wilbrandt’ın hayatı hakkında da bilgi veriyor. Hızlan’ın kaydettiği biyografiden öğreniyoruz ki, Wilbrandt’ın ailesi, 1943 – 1945 yılları arasında Yozgat’ta ikamet etmiş.
Prof. Dr. Rupert Wilbrandt, 1990-2000 arasında Bonn’da Alman-Türk Dostluk Derneği Başkanlığı, 1992’den 2000’e kadar Politik Forum Deutschland Türkei ve 1996’dan 2004’e kadar İstanbul’da Binbirçiçek Özürlü Çocuklar Erken Tanı ve Erken Tedavi Vakfı’nın Başkanlığını yapmış. 1977’de Bursa’dan Fahrî Hemşehrilik beratı almış, ayrıca 1996’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’na lâyık görülmüş.
Prof. Dr. Rupert Wilbrandt, 2000 yılında emekli olup İstanbul’a yerleşmiş.
Wilbrandt, 1935 doğumlu olduğuna göre, ailesinin Yozgat’a geldiği 1943 yılında 8 yaşında, Yozgat’tan ayrılırken de 10 yaşındaydı demektir. Yani Wilbrandt, Yozgat’ta yaşadıklarını bilinçli bir algıyla zihnine yerleştirebilecek yaşlardaymış. Tabiî olarak merak ettim, acaba 1943-45 yıllarının Yozgat’ı nasıldı ve Wilbrandt’ın hafızasında bunlardan hangileri kaldı?..
Alman Hükümeti’nin Türkiye politikasından hiç hazzetmem. Türkiye’ye yönelik birtakım operasyonlarından da her zaman ciddi bir rahatsızlık duymuşumdur.
Fakat bu ayrı bir konu. Uluslar arası ilişkilerde devlet-hükümet ilişkileri ile sivil toplum ilişkileri ayrıdır. Almanya ile Türkiye arasındaki siyasî ve ekonomik ilişkilerin nasıl olması gerektiğine elbette devletimiz karar verecektir. Ama yerel ilişkiler, bunun dışında değerlendirilmeli. Yozgat, Almanya ile geçmişteki ilişkilerinden dolayı sıcak ve dostane ilişkiler geliştirebilir. Bunun sosyal ve ekonomik katkıları olabilir.
Yozgat Belediyesi’ndeki yetkililerin yazılıp çizilenleri okumak ve değerlendirmek gibi eğilimleri olmadığını biliyorum; ama ben yine de kaydetmiş olayım: Yozgat Belediyesi, Almanya ile dostluk köprüleri kurabilir ve bu köprü Yozgat’a çok şey kazandırabilir…
11.06.2011
‘Yozgat Belediyesi, biraz ufkunu geniş tutsa, sırf geçmişteki bu ilişkiler sebebiyle bile Yozgat ile Almanya arasında bir dostluk köprüsü kurabilir.’
Dün Hürriyet gazetesi yazarı Doğan Hızlan’ın “İstanbul’u bir yabancıdan okumak” başlıklı yazısını okuyunca, bu fikrim daha da kuvvet kazandı.
Doğan Hızlan, iki ciltlik “İstanbul Çeşitlemeleri” kitabından bahsederken, kitabın yazarı Alman tıp doktoru Prof. Rupert Wilbrandt’ın hayatı hakkında da bilgi veriyor. Hızlan’ın kaydettiği biyografiden öğreniyoruz ki, Wilbrandt’ın ailesi, 1943 – 1945 yılları arasında Yozgat’ta ikamet etmiş.
Prof. Dr. Rupert Wilbrandt, 1990-2000 arasında Bonn’da Alman-Türk Dostluk Derneği Başkanlığı, 1992’den 2000’e kadar Politik Forum Deutschland Türkei ve 1996’dan 2004’e kadar İstanbul’da Binbirçiçek Özürlü Çocuklar Erken Tanı ve Erken Tedavi Vakfı’nın Başkanlığını yapmış. 1977’de Bursa’dan Fahrî Hemşehrilik beratı almış, ayrıca 1996’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’na lâyık görülmüş.
Prof. Dr. Rupert Wilbrandt, 2000 yılında emekli olup İstanbul’a yerleşmiş.
Wilbrandt, 1935 doğumlu olduğuna göre, ailesinin Yozgat’a geldiği 1943 yılında 8 yaşında, Yozgat’tan ayrılırken de 10 yaşındaydı demektir. Yani Wilbrandt, Yozgat’ta yaşadıklarını bilinçli bir algıyla zihnine yerleştirebilecek yaşlardaymış. Tabiî olarak merak ettim, acaba 1943-45 yıllarının Yozgat’ı nasıldı ve Wilbrandt’ın hafızasında bunlardan hangileri kaldı?..
Alman Hükümeti’nin Türkiye politikasından hiç hazzetmem. Türkiye’ye yönelik birtakım operasyonlarından da her zaman ciddi bir rahatsızlık duymuşumdur.
Fakat bu ayrı bir konu. Uluslar arası ilişkilerde devlet-hükümet ilişkileri ile sivil toplum ilişkileri ayrıdır. Almanya ile Türkiye arasındaki siyasî ve ekonomik ilişkilerin nasıl olması gerektiğine elbette devletimiz karar verecektir. Ama yerel ilişkiler, bunun dışında değerlendirilmeli. Yozgat, Almanya ile geçmişteki ilişkilerinden dolayı sıcak ve dostane ilişkiler geliştirebilir. Bunun sosyal ve ekonomik katkıları olabilir.
Yozgat Belediyesi’ndeki yetkililerin yazılıp çizilenleri okumak ve değerlendirmek gibi eğilimleri olmadığını biliyorum; ama ben yine de kaydetmiş olayım: Yozgat Belediyesi, Almanya ile dostluk köprüleri kurabilir ve bu köprü Yozgat’a çok şey kazandırabilir…
11.06.2011
11.06.2011
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ