Sürur ÖZTÜRK

EZBER BOZAN

Yozgat ‘sihirli değnek’ bekliyorsa çok bekler

Yozgat ‘sihirli değnek’ bekliyorsa çok bekler.

Yozgat’ın kalkınması konusunda fikrimi soran herkese aynı cevabı veriyorum:

Bir şehrin kalkınmasının en temel unsuru, o şehrin kendi maddî ve manevî dinamikleridir. Eğer bir şehir, kendi mahallî dinamiklerini harekete geçiremiyorsa, kaç milletvekili çıkarırsa çıkarsın sonuç değişmez. İsterse o milletvekillerinin hepsi bakan olsun…

Bir şehrin kendi dinamiklerini harekete geçirebilmesi için, öncelikle bir “şehir kültürü” kazanmış olması ve bu kültürü besleyen mekanizmaları sürekli canlı tutması gerekir. Bunu yapacak olan da, şehrin kanaat önderleridir, medyasıdır, sivil toplum kuruluşlarıdır, işadamlarıdır.

Yozgat’ta en çok tekrarlanan sözlerden birisi, “Yozgat’ın sahipsiz olduğu”dur. Evet, gerçekten de Yozgat “sahipsiz” bir şehir; yaygın ifadesiyle de “Valisi olan bir köy” görüntüsü vermektedir. Fakat bu tesbitteki kusur, Yozgat’ın “sahipsiz” oluşundan şikâyet edenlerin bizzat kendilerinin, “Yozgat’a sahip çıkmak” adına samimi ve ciddi hiçbir teşebbüste bulunmayışlarıdır. Bir başka ifadeyle, “Yozgat’ın sahipsizliği”, bundan şikâyetçi olanların Yozgat’a sahip çıkmayışlarının bir toplamından başka bir şey değildir. Bu açıdan bakılırsa, “Yozgat sahipsiz” demek, “Biz Yozgat’a sahip çıkmamaya devam ediyoruz” itirafında bulunmaktan ibarettir.

Yozgat’taki yaygın eğilim, adeta bir kurtarıcının gelip bu şehri kurtarmasını beklemeye dönüşmüş durumda. Bir taraftan, bu “kurtarıcı”nın bir siyasetçi olabileceği istikametinde bir umut, bir tarafta da siyasetçilerden bir hayır gelmeyeceği, hepsinin sadece kendi menfaatlerinin peşinde oldukları şeklinde bir umutsuzluk var. Aynı toplumun, aynı konuda umut ve umutsuzluğu bir arada taşıyor olması, büyük bir tutarsızlık. Yozgat’ın geri kalmışlıktan kurtuluşunun ancak siyasetçilerin eliyle gerçekleşebileceğine inanılıyorsa, bu umutsuzluk niye? Yok, eğer siyasetçilerden bu memlekete bir hayır gelmeyeceğine inanılıyorsa, bu beklenti niye?

Gözüken o ki, Yozgat, adeta sihirli bir değneğin kendisine dokunmasını ve her şeyin birden bire değişivermesini bekliyor. Ne var ki, bir sihirli değnek Yozgat’a hiçbir zaman değmeyecek; çünkü öyle bir sihirli değnek yok.

Yozgat, ne zaman ki kanaat önderleriyle, medyasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, işadamlarıyla bir “şehir kültürü” tesis eder, Yozgat o zaman, tek bir milletvekili olmasa bile, hızla kalkınmaya başlar.

Bütün bu sözlerim, siyasî mekanizmaların kalkınmadaki rolünü küçümsemek ya da yok saymak anlamına gelmiyor elbette. Fakat milletvekillerine yüklenen bu “kurtarıcı” rolünün çok abartılmış bir rol olduğunu düşünüyorum.

Yozgat’ta bugünlerde herkesin dilinde aynı soru: Acaba 12 Haziran seçiminin sonucu 4-0 mı olacak, yoksa 3-1 mi? Söyler misiniz Allah aşkına, “şehir kültürü”nü tesis etmek için hiçbir ciddi teşebbüste bulunmayan Yozgat’ta, seçim sonucu 4-0 olsa ne olur, 3-1 olsa ne olur?

Daha merkez ilçe ile çevre ilçeler arasındaki sosyal ve ekonomik ilişkilerini rayına oturtamamış; ilçelerin, beldelerin ve hatta köylerin birbirlerine karşı husumet içerisinde olduğu, kanaat önderlerinin kendi kabuğuna çekildiği, sivil toplum kuruluşlarının adeta mezara gömülmüşçesine derin bir hareketsizlik ve sessizlik içinde olduğu, medyasının ajans ve bülten haberciliği yapmaktan öte bir gayretinin olmadığı, işadamlarının Yozgat’ın kalkınmasına katkı sağlamayı sadece bina inşa ettirmek şeklinde anladığı bir Yozgat’ın kalkınması için acaba kaç milletvekili çıkarması gerekiyor?

Lütfen ukalâlık ettiğimi düşünmeyiniz. Yapılan işleri, hizmetleri, hayır hasenatı küçümsemiyorum. Bir şehrin kalkınması, bütün bunların ötesinde bambaşka bir seferberliği gerektirir demek istiyorum.
Bir şehir, öğretmenleri bayrağa el bastırıp yemin ettirerek de kalkınmaz, kaynağını düşünmeden, plansız bir şekilde ‘proje ürettim’ diye kamuoyuna ilân edip, sonra işadamlarına ‘Bizde para yok, gel bu projeyi sen üstlen’ çağrısıyla, hesapsızlığın üstünü örterek de kalkınmaz.

Bence Yozgat’ın en ‘çılgın proje’si, Yozgat’ta bir “şehir kültürü” oluşturmak için kolları sıvamaktır. O kültür oluştuğunda, göreceksiniz, siz milletvekillerinin, bakanların peşinde değil, onlar sizin peşinizde koşacak…


OKUR YORUMLARI
ABDÜLKADİR ÇAPANOĞLU
24.05.2011 12:58:00

Değerli Surur beyciğim. Yozgat nasıl marka şehir olacak konulu inceleme yazınızda ki Sayın Başbakanın şu sözünü Yozgatlı hemşerilerimizin dikkatine sunarım.Sayın Başbakan diyor ki “3 Kasım 2002’de siz, bu harekete sahip çıktınız. Siz, AK Parti’yi bağrınıza bastınız. Yozgat, bu bakımdan bizim göz bebeğimizdir, canımızdır. Yozgat’a hizmet üretmek, bizim gururumuzdur. Yozgat’ı imar etmeye, Yozgat’ı yeniden inşa etmeye devam edecek, bozkırın ortasında, Bozok Ovası’nda bir dünya kenti, bir marka kent oluşturmak için çok daha fazla ter dökeceğiz.”Bu nasıl bağıra basılan, gözbebeği olan bir şehirdir ki,iktidardaki partinin en üst düzey bakanları,başbakan yardımcıları bu şehrin milletvekili olur ama bu şehir ihmalde,işsizlikte,yoksullukta,göç vermekte ,bakımsızlıkta,trafik keşmekeşinde lider bir şehir olur.Bu seçilmişler acaba kaç kere Yozgat’a gelip seçmenlerinin isteklerine kulak vermişler.Ben bile yılda birkaç kez İstanbul dan akrabalarımı görmeye geliyorum.Bu zihniyet. bu vurdumduymazlık, bu vefasızlık devam ettiği sürece Yozgat olsa olsa başkentin hemen yanı başında geri kalmışlıkta marka şehir olmaya devam eder.Makalenizi okuyunca çok üzüldüm içimi size döktüm affola. İstanbul dan selam ve saygılarımı sunuyorum

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ