Yozgat, hedef belirlemeye başlıyor

Daha önce, Yozgat’ın hangi kalkınma modeli ile kalkınabileceği konusunu sorguladığım 2 yazı yazmıştım. Bunlardan ilki, “Tarım mı sanayi mi?” başlığını; o yazının devamı olan yazım da “Ara formül” başlığını taşıyordu.

O yazılarda özetle, Yozgat’ın çalışan nüfusunun yüzde yetmişinin geçimini tarımla sağladığına işaret ederek, Yozgat’ın kalkınmasının “tarıma dayalı sanayi” ile mümkün olacağına dair kanaatimi kaydetmiştim.

Yozgat’ta bu konuda hedef belirlemiş tek kişinin Yozgat Valisi Amir Çiçek olduğunu, kendi beyanlarına dayanarak belirtmiştim.

Şimdi, bu hedefi gösteren ikinci bir kişinin daha adını kaydetmemiz gerekiyor: Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Sayın Metin Özışık. Metin Özışık, geçen hafta yaptığı açıklamada, Yozgat’ın, teşvik kanunlarından umduğu faydayı göremediğini belirttikten sonra, şunları söylüyor:

“Yozgat Organize Sanayi Bölgesi’nde mobilya gelişemez, metal işlerini geliştiremezsiniz; çünkü etrafımızda çok köklü ve büyük firmalar bulunmaktadır. Yozgat’ın bir tekstil üssü olması da çok zor.”

Özışık, bu tesbiti yaptıktan sonra da, Yozgat’ın, tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi ile gelişebileceğinin altını çiziyor.

Aklın yolu bir. Ben de yazımda şöyle yazmıştım:

“Tercih bizim: Ya “teşvik, ille de teşvik, sadece teşvik” diye feryat edip, on binlerce insanın her seferinde hayal kırıklığı yaşamasına sebep olacağız; ya da ezberlerimizi bozup, Yozgat’ın gizli gücünü ortaya çıkarmak için, tarım ve hayvancılığa yönelik sanayileşme teşebbüslerine dört elle sarılacağız.”

Yozgat’ın temel problemlerinden birisi, mutabakatla belirlenmiş bir ortak hedefinin olmayışı. Bu bakımdan, bir “kalkınma modeli” üzerinde karar kılma aşamasına gelinmesi, son derece büyük bir önem arz ediyor ve umut veriyor.

Bu arada, ilçelerden de umut veren haberler geliyor. Kadışehri Kaymakamlığı’nın hazırladığı, “Deveci Havzası Meyvecilik Entegrasyon Projesi”, bunlardan birisi. Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Gülümser’in, üniversite ve Ziraat Fakültesi olarak projeye her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söylemiş olması da önemli. Şefaatli Ziraat Odası’nın, mısır kurutma tesisi ve salça fabrikası kurma teşebbüsü de önemli bir gösterge. Belli ki, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve halk, en pratik, en uygulanabilir kalkınma modelinin ne olduğunu zaten farkında…

Bir kalkınma modeli bakımından “tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi” modeli, diğer kaynaklardan vazgeçilmesini ya da ikinci plana atılmasını da gerektirmiyor. Bu bakımdan, Bozok Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nursel Öksüz’ün açıkladığı proje de üzerinde durulmayı hak ediyor.

Bozok Üniversitesi’nin “Bilimsel Araştırma Projeleri” birimi olan BAP ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜBİTAK’ın desteği ile yürütülecek proje çerçevesinde, Yozgat’ın manganez yatakları araştırılacak. Doç. Öksüz, yapılan arama çalışmalarıyla, işletmeye açılması mümkün olabilecek sahaların da tespit edilebileceğini belirtiyor.

Bu örnekler, sadece son 2 hafta içinde gündeme gelen, mahallî basında yer alan gelişmeler. Yozgat Valiliği’nin daha önceki hazırlıkları ve çalışmaları, ayrı bir yazı konusu.

Ben, Yozgat’ın kabuğunu kırabileceğine inanıyorum. Yeter ki, “öldük bittik mahvolduk” diye feryad edip durmak yerine, “Yozgat cezalandırılmak isteniyor” şeklinde komik iddialarda bulunarak arabesk tesellilere sarılıp kalmak yerine, bakış açımızı değiştirebilelim, çözümsüzlük karşısında çözüm üretecek alternatif fikirler üretebilelim.

Yozgat’ta hazırlanan “Tarıma Dayalı İhtisas Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi Projesi”nin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmayıp, Özışık’ın anlattığı şekliyle, “Diyarbakır’daki uygulamanın sonucunu görelim, ona göre bakarız” denerek askıya alınmış olmasını, bir başka yazıda inceleyeceğiz…

16.11.2009