Bu cümle tarihimizin değişik dönemlerinde, halkı yönetime karşı ayaklandırmak için kullanılan ve tahrik ediciliğiyle kayıtlara geçerken, kullanıcıları tarafından da değişken ve çeşitli renklerde yazılmıştır.
Tarihten örneklemeler yaparak okuyucuyu sıkmaya ve boşluk doldurmaya hiç niyetim yok. Ama kabaca kısa bir hatırlatma yapmak, illâki lazım.
O anlamda eski yeniçeri olan, daha sonra hamam tellaklığı ve bir kaç farklı dalda esnaflık yapan, alkol bağımlısı bir zorba Patrona lakaplı Halil ve aynen kendi tıynetinde olmak kaydıyla; o dönemin bir çok meyhane ve sokak kabadayısı zorbalar kullanılarak yapılan isyan!
İşte tarihte, bu suflî ve hatta hiç bir toplumun kabullerine uymayan, uyuşmayan vasıflardaki bir adamın, adını alacak kadar önemle anılan isyandaki en önemli slogan da bu idi: DİN ELDEN GİDİYOR, ŞERİAT İSTERİZ.
Diyenlerin samimiyeti nic’ola ki? Ama dedirten siyasi muhalifler, halkı arkalarına alma yolunun; aman DİN ELDEN GİTMESİN hassasiyetini kaşımaktan geçtiğini çok iyi biliyorlardı.
Haklıydılar veya değildiler ama meramım o değil. Ama Patrona Halil isyanıyla bir devri bitirmişlerdi.
Daha sonraki her yüzyıl içinde de aynı sloganla kalkışmalar oldu. Kimisinde maksada ulaştılar, kimisinde isyancılar akâmete uğradılar. Hepsi siyasî çıkarlar için ayarlanan ve hepsi bölücü maksatlı kalkışmalardı.
Oysa dinin elden gittiği falan yoktu. Zaten elde kalan din, kimin gönlünde neye tahvil edilmekteydi, aslında işin o kısmına bakmak lazım.
Tebliğ edici elçisi Peygamberimiz’in yaşayıp, yaşatarak uygulattığı Kur’ana göre din...
O vefat ettiği andan itibaren başlayan iktidar kavgalarında kullanılan din...
İktidarı türlü katakullilerle ele geçirdikten sonra “İNTİKAM AMAÇLI KATLİAMA” başlayanların kabuğunu bırakıp özünü tedavülden kaldırdığı din...
Daha sonrakilerin anladığı ve yaşatmaya başladığı din, mezhep imamlarına göre din, uydurulan hadislere göre din, inananların öğrenmeleri hep zorlaştırılan ve hatta mümkün olduğunca ASLÎ KAYNAĞI duvarlardaki süslü bezlere sarılarak saklı tutulan din...
Öğrenmeseniz de olur, biz anlatıyoruz ya işte diyenlerin kendi istedikleri renklerle boyayıp dayattığı din!
Edeceğiniz dualar, bizim tarikat şeyhini araya koymazsanız Allah’a ulaşmaz diyenlerin yutturduğu afyonlu din...
“Senin orucuna, namazına karışan mı var” diyenlerin anladığı kişisellikle sınırlandırılan din...
Yüzyıllardır, bedenen ve sadece şahsî sorumluluklar çerçevesinde yapılan ibâdetleri İslâm’ın beş temel şartı olarak algılattırarak; tüm sorumluluklardan kurtuluşun sağlanacağı zannettirilen din...
Sosyal dayanışmayı emreden; yetimi, yoksulu ve darda kalmışı korumayı görev olarak yüklemesine rağmen YÜZDECİLİK ANLAYIŞI YERLEŞTİRİLİP zengini koruma DEREKESİNE indirgenen din...
Cilalı efsaneler anlatılarak beyhude harcanan vakit içinde bacakları uyuşanların; “bitse de gitsek” dediği sırada, hutbelerde adâleti emretmesi bir solukta geçiştirilen din...
“Oku, öğren, aklet, araştır sorgula ve ondan sonra inan” diyen ve yüzlerce emir ve tavsiyeleri yok sayılarak ruhu elinden alınan din!
Koyduğu müritlerini bir kibrit kutusu içinde cennete gidebilme ümidine kaptıracak kadar cehalet batağına saplanmış şuursuz inananlar topluluğunun mensup olduğu, kılıksız maskara şeyhlerin seks menkıbeleriyle komikleştirdiği din...
Zebanilerle mutabakata varmışçasına; filanca tarikatın filan koluna muhabbetim var desen bile cehennemden kurtulursun diyen kefen tüccarlarının paraya tahvil ettirerek itibarı elinden koparılan din...
Türlü kılıktaki şarlatanların; Allah’ın ete kemiğe bürünüp üstatları gibi göründüğüne, cezbelenip naralar atarak dinleyenlerini ikna ettiği din...
HolyWood’un terörizmle mücadele içeren aksiyon filmlerinin büyük çoğunluğunda en zalim, en alçak ve hiç bir insani değere saygısı olmayan teröristler olarak yansıttıklarının kimler olduğunu yazmaya hâcet var mı?
Onların tipleri kadın da olsa, erkek de olsa hep çirkin, itici, pis ve iğrenç alışkanlıkları olan esmerlerdir... İnsan öldürürken Allahu Ekber derler.
Peygamberimiz’in vefatının üzerinden henüz 24 sene geçmeden, iktidar mücadelesi için çözümü KANDA ARAYARAK birbirlerini boğazlarken avazları çıktığınca tekbir getirirlerdi ya hani? Evet, evet o tekbir!
Sıffîn’de başlatıp taaa Afganistan’a taşıtarak birbirini boğazlattıran güçlere şirin gözükmek için atılan, attırılan tekbir! Maksat; müslümanlar vahşidir, İslam vahşet dinidir dedirtmek! Dilim kopa, kalemim kuruyaydı da demez olaydım. Ama maalesef başardılar! Bu arada “DİN SAHİDEN ELDEN GİDİYOR”cümlesi geç kalmıştır. Gitti bile diyenleri duyar gibiyim.
Allah kendi indirdiği kitabını kıyamete kadar koruyacağını belirtmiştir. Ancak İslam Âlemi hayat tarzları, anlama, yorumlama ve uygulamada farklılıklar uydurulup dayatılarak o kitaptan o kadar koparıldı ki, kitap sadece korunuyor! Ellenmemecesine, okunmamacasına, dokunulmamacasına...
Mübalağasız ve herhangi bir kışkırtma cümlesi addedilmemesi için tüm kutsallarımla temin ederim ki DİN, ELDEN GERÇEKTEN GİDİYOR.
Önce dini kendi karakter anlayışlarına ve dünyalık iştahlarına göre tahrif ettiler.
Suistimalleri; akraba korumacılığına indirgeyerek...
Liderleri, kanaat önderi etiketlileri, tarikat şeyhlerini ve cemaat ağalarını putlaştırıp ŞİRK noktasına vardırırcasına ulûhiyyet yakıştırmalarıyla...
Uçkur sapıklıklarını normalleştirebilmek için sürekli fetvâlar üreterek...
Her türlü kepazeliği kendisi yaptığında mubah sayanların, korunmacı dal ve kolları tarafından üstü örtülen herzelerini, VARDIR BİR HİKMETİ SAFSATASIYLA dinin gereği saydırarak...
Yediden yetmişe tâcizlere göz yumarak; bir kereden bir şey olmaz pişkinliğini din kuralı gibi sunarak...
Liyakatin tek ölçüsünü, taraftarlıktaki el öpücülüğüne ve kuyruk yalayıcılığına endeksleyerek...
Günah ve mubah kavramlarını denkleştiren haramlardan korkusuzluk tavırlarıyla...
Devletin tüm hücrelerini işgal eden dindar maskeli vakıf, dernek ve cemaatlerin hiç bir ahlak ve adalet kuralını iplememesiyle!
Bilgiyi, beceriyi, yeteneği, sanatı önemsizleştirerek...
Karşıda tüm olumsuz kanaatleri pekişerek kemikleşen muhalif bir kitle oluşturduktan sonra bütün kutsalların üstünde, diledikleri gibi tepinerek nemalanma yolları buldular.
Maalesef tarih artık yeni bir anlayışı yazmaya yönelmiştir.
Adâletsizlik, iltimas, rüşvet, ihale yolsuzlukları, ahlakî çöküntü ve dindar vasıflarını ön plana çıkaran muktedirlerin sırf taraftar saydıklarını korumaya almasıyla!
...ve toplumun genç kesimine dinlerin gereksiz olduğunu ve insanlık için giderek faydasını yitirdiğini ve hatta hiç bir önemi kalmadığını düşündürtmeye başladılar.
Tıpkı diğer sistemler gibi dinin de çürütülebileceğine ikna edilen yeni nesiller, artık “Allah var ama dinlere gerek yok” demeye başladılar.
“DEİZM” adı konan bu anlayış; en çok da dinin esasını öğretmek üzere kurulan okulların öğrencileri arasında yaygınlaşmakta... Onlar ya o esaslara itimatlarını yitirdiler, ya da o esaslarla yaşananlar arasındaki çelişkiler arasında ikilemde kalıyorlar.
İşin kötüsü samimi dindarlar artık sittîn sene bellerini doğrultamayacaklar. “Aslında şu şöyledir” demeler; cılız birer üflemeden ibaret kalıyor.
Korkarım ki dinimiz de dönüştürüldüğü bu şekilden kurtarılmayı beklediği asırlardır süren kâbusunu yaşamaya maalesef devam edecek.
Çünkü artık doğrusu şudur dediğiniz herşeyin olumsuz ve birden çok yaşanmışlık bağlamında, yaşanmışlıklar dâhilinde karşıt örneği var. Onları alnınızın şakına dayıyorlar.
Dindar kisveli ve istismarcı münafıkların dinimizde açtıkları gedik ve tahrifat zıvanadan çıkmış, içeriğindeki bütün sosyal ve evrensel kuralları kevgire döndürülmüştür.
Namazdan sonra fuhuş, zekâttan sonra işbirlikçiye iş vermek, oruçtan sonra devlet malına el atmak! Al sana Âhiretteki azaptan kurtuluş reçetesi...
İslamı bu şekilde yaşayarak, din muarızlarını haklı çıkarmak için ancak bu kadar ihanet edilebilirdi. Allah müstehakınızı versin!
Ben Kur’an-ı Kerimi okuyan, orijinal dilinden de anlayabilen samimi bir müslüman sıfatıyla diyorum ki:
Dinin, aslî temellerine oturtulması ve mukaddes kitabımızda üstüne basa basa belirtildiği üzere “TAMAMLANMIŞ OLAN APAÇIK KURALLARININ”; ona, buna, şuna, ötekine, berikine, filancaya göre değil... Allah’ın biçimlendirdiği ve sûre ve ayetleriyle hayat nizamı olarak tanzim ettiği ve toplumun ihtiyaçlarına getirdiği çözümlerin aynen yazıldığı gibi anlaşılıp, anlatıldığı haline dönüştürülmesi vakti geçmektedir.
Dînî terimleri siyasî propagandalarının, göstermelik ibadetlerini ticaretlerinin vitrinine koymak suretiyle; kendilerini cazibe merkezi haline getirenlerin sayelerinde DİN ELDEN GİDİYOR vesselam!
Yasin Ali Er
26.08.2021 11:13:48Gerek buradaki köşe yazımın altında, gerek sosyal paylaşım sitelerinde ve gerekse özel mesajla veya arayarak, konuya dair yorumlarla düşüncelerini yazarak ya da bizzat ifade eden okuyucularıma teşekkür ederim. Kıymetli katkılarınızla onurlandırdınız. Bu anlamda yöneltilen soruları bir köşe yazısında cevaplamaya çalışacağım. Hepinize selam ve dua ile saygılar sunarım.
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
21.08.2021 21:32:59Değerli Yasin Hocam, konu seçimi ve bilgilendirme eskilerin dediği gibi efradını cami ağyarını mani yani ne eksik ne de fazla olmuş. Eline sağlık. Evet Gençlik değişiyor hemde öyle bir değişme ki senin de yazdığın gibi değişme sanırım bunların mekteplerinde daha da hızlı. Neden dersen; bindiğim taksinin 50 li yaşlardaki şoförü bana dert yanıyordu. "Benim oğlan İlahiyat fakültesinde okuyor, ben ateistim diyor, ateist ne demek?" Ben de dedimki senin oğlun bunun okulunda okuyor. senden benden daha bilgili. Akşam tatlılıkla sor, o da sana anlatsın. İçimizdeki ahlaksız dindarlar ya da dindar ahlaksızlar sayesinde genç nesil önce iyi ahlaklı olmak gerektiğini öğreniyorlar. Selamlar saygılar.
Ümüt Şahbazaz h
21.08.2021 16:52:57Zamane din adamlarının yeri ne bu durumda hocam
Abbas Yılmazer
21.08.2021 11:10:53Mükemmel kardeşim,kalemine sağlık Teşekkürler