İnsan zihninin modernizmin kölesi haline geldiği bu zamanda, benliğimize dönüp asıl soruyu kendimize sormazamanı geldi."İnsan ne içinyaşar?"
İnsanoğlunun kendinden gittikçe uzaklaştığı birdönemdeyiz. İnsanların çoğunun makam, eşya, para, kariyer uğrunda, dizginlerini hırslarının eline vermiş olduğunu görüyoruz. Sözügeçen bu makam, eşya, para, kariyer elbette uzak durulması gereken kavramlar değildir. Burada problem olan insanların bunları araç olarak değil amaç olarak görmesi ve neticede milli manevi değerler açısından, ruhsal yaşantı açısından sıkıntılar yaşamasıdır. Bunun yanında araç olarak görmemiz gereken unsurları amaç haline getirmenin; Allah, insan, evren vediğer canlılarla olan ilişkilerimizi olumsuz etkilediğini görmek hiç zor olmayacaktır.
İnsanoğlu kısacık yaşantısını eğer sağlıklı bir şekilde anlamlandıramazise kendisini bitmez tükenmez bir hengamenin içinde bulacak, yaşayamadıklarının pişmanlığı ve üzüntüsü, geleceğin (kiyaşayacağı sürehakkında herhangibir garantisi olmamasına rağmen) bitmez tükenmez kaygısı içinde adeta kaybolup gitmek zorunda kalacaktır. Bunun yanında insane ne için yaşadığını bilir eylemlerini ve düşüncelerini ona gore yönlendirirse yaptığı ve düşündüğü her şeyin bir anlamı olduğunu bilir ve yaşamaktan da keyif alır.
Maddenin, yükselme hırsının, daha çok eşyayaya da paraya sahip olma mücadelesinin tam da ortasında insanın kendisine artık şu soruyu sorması gerekir. "Ben ne içinyaşıyorum?" İşte bu soru belki hayatın özü, saadet kapısının anahtarı, kronik depresyonların mucize ilacıdır. İnsan ruh ve bedenin bir arada olduğu bir varlıktır. Görünen kısmımızı önemsediğimiz kadar, belki daha çok önemsenmesi gereken bir yanımız varoda ruhumuz. Düşüncelerimiz, eylemlerimiz sadecebe denimizin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olursa, ruhumuzun ilgisiz bırakılmaktan ötürü attığı çığlıkları duyamayacak kadar sağırlaşabiliriz. Oysa insane iki yönlüdür, ruh ve beden. Bedenimiz ruhumuzun kıyafetidir. Bizler bedenimize ettiğimiz hizmeti, ruhumuzu da etmeli, onun da ihtiyaçlarını gidermeli, onu da sağlıklı ve doğru bir şekilde doyurabilmeliyiz. Beden, sınırlıolduğuiçin, sınırlıolanı ister. Ruhi sehep sonsuzluğa yatırım yapmanın derdindedir. Beden, ruhun bu asilisteğini gerçekleştirebilmesi için bir araçtır. Beden insanın maddi yönünü, ruhi semanevi yönünü temsileder. Bedenin asılki maddiyatla doyuruyoruz, o halde ruhumuzu da maneviyat la doyurmamız gerekiyor. Bugün bilimselotoriteler de insanın sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdürebilmesi için hangidine ya da inanca mensup olursa olsun manevibir ritüelinin olması gerektiğini söylemektedirler.
Bir müslüman olarak, konuyu İslam inancı açısından elealmak gerekli. Bizler Allah'I anmak, Allah'I yaşamak, Allah'I anlatmak ve her anımızı O'nun la değerlikılmak için buradayız. Ruhumuzu o'nunla aydınlatmak, doyurmak ancak bizi bu dünyada tatminedebilir çünkü ruhaslasonlu olan hiçbirşeyle tatmin olmaz. Anlamlı idealler uğruna kullanılmayan, ne kariyer ne para ne eşya asla size mutlu etmeyecektir çünkü madde insanı tamamıyla asla mutlu kılamaz.Son yıllardabelki de üçkişidenbirinindilinepelesenkettiği "Canımsıkılıyor, hayattanzevkalamıyorum vb." Sözlerinin kaynağı bumanevi boşluk, ruhun attığı yalnızlık naralarıdır. Bizler dünyada olan her nimeti en güzel şekilde kullanmalı, yararlanmalıyız fakat bunların esiri olmamalıyız. Tam tersine bu nimetleri yaşama amacımızla kıymetlendirmeliyiz. Herşeyin sonluolduğu budünyada, sonsuza doğru kapılarımızı açarsak işte o zaman ne için yaşadığımızı anlayacak ve yaşamaktan keyifalacağız.
Özlem DOĞRU
14.09.2013
İnsanoğlunun kendinden gittikçe uzaklaştığı birdönemdeyiz. İnsanların çoğunun makam, eşya, para, kariyer uğrunda, dizginlerini hırslarının eline vermiş olduğunu görüyoruz. Sözügeçen bu makam, eşya, para, kariyer elbette uzak durulması gereken kavramlar değildir. Burada problem olan insanların bunları araç olarak değil amaç olarak görmesi ve neticede milli manevi değerler açısından, ruhsal yaşantı açısından sıkıntılar yaşamasıdır. Bunun yanında araç olarak görmemiz gereken unsurları amaç haline getirmenin; Allah, insan, evren vediğer canlılarla olan ilişkilerimizi olumsuz etkilediğini görmek hiç zor olmayacaktır.
İnsanoğlu kısacık yaşantısını eğer sağlıklı bir şekilde anlamlandıramazise kendisini bitmez tükenmez bir hengamenin içinde bulacak, yaşayamadıklarının pişmanlığı ve üzüntüsü, geleceğin (kiyaşayacağı sürehakkında herhangibir garantisi olmamasına rağmen) bitmez tükenmez kaygısı içinde adeta kaybolup gitmek zorunda kalacaktır. Bunun yanında insane ne için yaşadığını bilir eylemlerini ve düşüncelerini ona gore yönlendirirse yaptığı ve düşündüğü her şeyin bir anlamı olduğunu bilir ve yaşamaktan da keyif alır.
Maddenin, yükselme hırsının, daha çok eşyayaya da paraya sahip olma mücadelesinin tam da ortasında insanın kendisine artık şu soruyu sorması gerekir. "Ben ne içinyaşıyorum?" İşte bu soru belki hayatın özü, saadet kapısının anahtarı, kronik depresyonların mucize ilacıdır. İnsan ruh ve bedenin bir arada olduğu bir varlıktır. Görünen kısmımızı önemsediğimiz kadar, belki daha çok önemsenmesi gereken bir yanımız varoda ruhumuz. Düşüncelerimiz, eylemlerimiz sadecebe denimizin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olursa, ruhumuzun ilgisiz bırakılmaktan ötürü attığı çığlıkları duyamayacak kadar sağırlaşabiliriz. Oysa insane iki yönlüdür, ruh ve beden. Bedenimiz ruhumuzun kıyafetidir. Bizler bedenimize ettiğimiz hizmeti, ruhumuzu da etmeli, onun da ihtiyaçlarını gidermeli, onu da sağlıklı ve doğru bir şekilde doyurabilmeliyiz. Beden, sınırlıolduğuiçin, sınırlıolanı ister. Ruhi sehep sonsuzluğa yatırım yapmanın derdindedir. Beden, ruhun bu asilisteğini gerçekleştirebilmesi için bir araçtır. Beden insanın maddi yönünü, ruhi semanevi yönünü temsileder. Bedenin asılki maddiyatla doyuruyoruz, o halde ruhumuzu da maneviyat la doyurmamız gerekiyor. Bugün bilimselotoriteler de insanın sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdürebilmesi için hangidine ya da inanca mensup olursa olsun manevibir ritüelinin olması gerektiğini söylemektedirler.
Bir müslüman olarak, konuyu İslam inancı açısından elealmak gerekli. Bizler Allah'I anmak, Allah'I yaşamak, Allah'I anlatmak ve her anımızı O'nun la değerlikılmak için buradayız. Ruhumuzu o'nunla aydınlatmak, doyurmak ancak bizi bu dünyada tatminedebilir çünkü ruhaslasonlu olan hiçbirşeyle tatmin olmaz. Anlamlı idealler uğruna kullanılmayan, ne kariyer ne para ne eşya asla size mutlu etmeyecektir çünkü madde insanı tamamıyla asla mutlu kılamaz.Son yıllardabelki de üçkişidenbirinindilinepelesenkettiği "Canımsıkılıyor, hayattanzevkalamıyorum vb." Sözlerinin kaynağı bumanevi boşluk, ruhun attığı yalnızlık naralarıdır. Bizler dünyada olan her nimeti en güzel şekilde kullanmalı, yararlanmalıyız fakat bunların esiri olmamalıyız. Tam tersine bu nimetleri yaşama amacımızla kıymetlendirmeliyiz. Herşeyin sonluolduğu budünyada, sonsuza doğru kapılarımızı açarsak işte o zaman ne için yaşadığımızı anlayacak ve yaşamaktan keyifalacağız.
Özlem DOĞRU
14.09.2013
14.09.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ