Çek, senet, mukavele, bono, tahvil, teminat, özellikle kefalet kelimeleriyle tanışalı çok geçmedi. İnsanlığın güven duygusunu yitirmesiyle, itimadın yerini alan bu olgular, bir nevi malın garantisi haline geldi. Ödünç ya da emanet, faiz ile nemanın pençesinde can çekişerek telef oldu. Sağ el, sol yanı çıkarsız kaşımaz vaziyette, özellikle hürmet, iltifat, ikram, ahmaklık, hatta aptallık diye adlandırılıyor.
Kültürel yozlaşma, ahlaki çöküntüye zemin hazırlarken, komşusunun batağına sevinen, seyirci kalan, merhamet hisleri iflas etmiş cinsler ortaya çıktı. Çırağının düzgün yetişmesi için sandalye veya masa altına para bırakarak deneyen, kendisine emanet edilen yetimi koruyup gözeten, “ben siftah yaptım böğrümüzdekine bak!” diyen, seviyeli seciyeli kısacası adam gibi adamların davranışlarından nasiplenerek büyüdük. Kelaynak misali örnekleri kalan bu türün, yardım talebi bile enteresandı. Herhangi bir şeye ihtiyaçları halinde, kendilerine has metayı göndermeleri yeter de artardı; tespih, çakı, yüzük, çakmak, ayna gibi eşyalar dilek sahibinin imzası sayılır, beklenti asla boşa çıkmazdı.
Çeyiz gideri, asker harçlığı, talebe yolluğu, bayram masrafı gibi daha çoğaltacağımız kaygılar beyinleri meşgul etmezdi, zira sakinler “komşu komşunun külüne muhtaçtır” prensibiyle yetiştiklerinden herkes sırasında taşın altına elini severek uzatmaktan kıvanç duyardı. Kibarlık, nezaket, hoşgörü gönüllerdeki tahtına yeniden kurulur, kırmadan, gücendirmeden verilen mesajlar yüreklerdeki yerini alır diye beklemekteyim. Karamsarlığım gördüklerimdendir, inşallah yanılırım, toplum kendine ait hasletleriyle sil baştan barışır da beni utandırır.
Bu bağlamda; Yozgat İli, Şefaatli İlçesine bağlı Dedeli köyünde öğretmenliğim sırasında, Turap’ın odasında bir gezginin sohbetinden dağarcığımızda kalanı paylaşmak istedim: Âşık Ruhsati’ye,” Sümanni Baba mı, sen mi daha mahirsin?” diye takılırlar. Sivaslı, Erzurumlu Ozan’a; Kurban bayramı yaklaştı,“Usta bana bir dana al, kara/sarı/ala/mor/kırçıllı/kahve olmasın” diye bütün renkleri içeren mektubunu gönderir. Üç dört ay sonra “Üstat siparişin temin edildi, “pazartesi/salı/çarşamba/perşembe/ cuma gelme, cumartesi ve pazar sakın uğrama” diye sıralı cevabı ulaşır. Âşık Ruhsati bir zaman sonra, yiğitler diyarına ısmarıcını almaya gider. Baba Sümman “men sene gelip/gelememen gerekli günleri tembihlemiştim kurban, çarşamba değil midir” sualinde. Ruhsati oradakilere “bugün günlerden nedir Dadaşlar” deyince, yarenler hep bir ağızdan “BAYRAM” derler.
Azat
Karıştı sap ile saman
Çitil et de bayram olsun
Tek ağaçtan çıkmaz orman
Şitil et de bayram olsun
Diz belleme dikileni
Gözden ırma büküleni
Kirpiğimden döküleni
Sitil et de bayram olsun
Çiy düşeli kiremite
Şamran koşar Edremit'e
Lamba ya da dinamite
Fitil et de bayram olsun
Dostun parlasın külahı
Gayri ağzından sil ahı
Kendime çektim silahı
Katil et de bayram olsun
Sana derim be sevgili
Boşver çalsın paydos zili
Tutulsun Özcan'ın dili
Tatil et de bayram olsun
Yusuf Özcan