Ekrem Çelebi
Bozlakların Yanık Sesi
Ekrem Çelebi Ustamın vefatını üzülerek öğrendim. Kendisine Hakk’tan rahmet,ailesi ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum
1952 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı -Akçakent ilçesine bağlı Ömeruşağı köyünde doğdu. İlkokulu köyünde bitirdi, imkansızlıklar nedeniyle eğitimine devam edemedi. Dokuz yaşında rahmetli babası Ferit Çelebi'nin askerlik dönüşü getirdiği sazla müziğe ilgisi uyandı.
Babasının da desteğiyle saz çalmaya devam etti. Yeteneğini geliştirerek düğünlerde aranan sanatçı oldu. Babası bu kabiliyetini görünce daha iyi bir saz alarak müzik sevgisini kamçılamış oldu.
On beş yaşında düğün ve eğlencelerde aranan biri oldu. On altı yaşında (Nuhun Gemisi) adını verdiği ilk plağını yaptı.
Gönül dostlarının, sevdiği bu albümden sonra yeni albümlerle gönüllerde haklı yerini aldı.
Plakdan sonra teknoloji ile birlikte kasetler çıkarmaya devamla otuz beş kasete imza attı.
Artık Türk halk müziginde, sevenlerinin destegiyle profosyonel sanatçı olarak TRT de yerini aldı.
Müzik sevgisi kardeşi Fahri Çelebi ve oğlu Coşkun’da da etki yaptı. Onlar da hâlâ müziğe devam etmektedir.
Sevenlerinin desteğiyle eserlerine uzun yıllar emek vererek ,kendi maharetini kattı. Çalıp söylediği türkülerimizle hislerimize, sevincimize,kederimize tercüman olmaya çalıştı. On yedi yaşında evlendi. Dört çocuk babasıdır.
Eserleri bozulmamak kaydı ile, halk müzigi sanatçıları tarafından söylenmektedir.
Ekrem Çelebi 14 Haziran 2023 günü vefat etti. Bozlaklar susdu, türküler öksüz kaldı,Kırşehir büyük bir Ustasını daha ebediyete uğurladı.Yozgat'ta bir hafta misafirimiz olmuş,gülağacı ve sedefle bezenmiş sazının tınısına koşa ettiği sesi hala kulaklarımdadır.Yerköy alkış tufanına tutmuş,Gezi ve araştırmaya gelen Ahi Evran Gençliğimize,rahmetli türküleriyle,ben de şiirlerimle ortaklaşa bir demet sunmuştuk,Çiçekdağı Küngüş'ün altında.
Mekânı cennet olsun.
Türküler
Ciğerde közlenir yürekte tüter
Dilleri dağlayan yanık türküler
Hasret bahçesinde inleyip öter
Gecenin sesine tanık türküler
Derdini deşende değen tezene
Aralar perdeyi çatar düzene
Baş kaldırır ezilenle ezene
Yalana riyaya kanık türküler
Karalar üstünden kalksa aklanır
Lacivert sulara girip saklanır
Gariptir yurdunda hep yasaklanır
Yargısız infazsız sanık türküler
Yıldıza tutunur güneşe akar
Ya sürgün olur ya kelepçe takar
Çivili gözlerle manasız bakar
Kar yangını yemiş donuk türküler
Şükreder boşluğa diker başını
Göstermez zalime zerre yaşını
Koyar duvarına mihenk taşını
Özcan’ıma her dem konuk türküler
